Translate.vc / French → Turkish / Valen
Valen translate Turkish
82 parallel translation
Cleve Van Valen, pour vous servir, à votre disposition jusqu'en Californie.
Cleve van Valen, Bayan Prescott, hizmetinizdeyim. Buradan Kaliforniya'ya kadar, her sözünüz bir emirdir.
Au revoir, M. Van Valen.
Güle güle bay Van Valen. Güle güle.
J'aurai votre mort sur la conscience?
Ölümünüze sebep olmayı istemezdim, Bay Van Valen.
Et assumerez-vous les devoirs liés à mon bien, M. Van Valen?
Öyle mi, peki benim mal varlığımın sorumluluğunu taşımak için de hazır mısınız, Bay Van Valen?
De l'or, M. Van Valen.
Altın, Bay Van Valen.
" M. Cleve Van Valen,
" Bay Cleve van Valen, San Francisco...
Excusez-moi, Mme Van Valen. - Quoi?
- Affedersiniz, Bayan Van Valen.
Par Valen, c'est bien Kalain!
Valen adına, Kalain.
La tradition veut que l'invité mette de côté un morceau de flarn... en souvenir de Valen... à la place qu'il occupera à son retour.
Daha sonra, âdetlere göre konuk Valen'in gelişi için hazırlanan yere bir parça flarn ayırır.
Pour l'amour de Valen!
Valen adına.
Par Valen!
Valen adına.
- Pour l'amour de Valen...
Valen adına.
Valen est avec vous, Delenn.
Valen yanında olsun, Delenn.
Telle est la loi établie par Valen.
Bu kuralı koyan bizzat Valen'dir.
Tu as subi la transformation... promise par Valen, dissous le Conseil et créé un vide gouvernemental.
Valen tarafından öngörülen bir değişim geçirdin, Konsey'i dağıttın ve bir otorite boşluğu yarattın.
Au nom de Valen.
Valen adına.
Voir un humain invoquer le nom de Valen... et prêt à mourir pour l'un des miens... alors que je m'apprêtais à abattre l'un des miens... m'a fait comprendre la vacuité de ma cause.
Bir insanın Valen'in adını anması ben kendi türümden birini öldürmeye yeltenirken bir insanın halkımdan birini korumak uğruna canını vermesi ne kadar yanlış yolda olduğumu gösterdi.
Ecartez-vous pour lui et pour moi ou bien... au nom de Valen, je détruis ce vaisseau jusqu'à ce que je les trouve.
Onun ve benim adımın karşısında geri çekilmezsen Valen adına yemin ederim onları bulana kadar gemiyi ellerimle parçalarım.
Le Conseil s'est égaré. S'il ne gouverne plus... si nous avons oublié notre alliance avec Valen... alors, que le Conseil soit dissous... comme le veut la prophétie.
Konsey doğru yoldan ayrılmışsa bize önderlik edemiyorsa Valen'le yaptığımız anlaşmaya uymuyorsa o zaman kehanette söylendiği üzere konsey parçalanmalı.
Delenn a dit que leur leader Valen s'était présenté à la même époque.
Delenn, büyük liderleri Valen'in de aynı zamanlarda ortaya çıktığını söyledi.
D'après Lennier, Valen est un Minbari non né Minbari.
Lennier de Minbari olarak doğmamış bir Minbari olduğunu söyledi.
Mon nom est Valen, et un long travail nous attend.
Adım Valen ve yapacak çok işimiz var.
Depuis leurs débuts, il y a 1000 ans... quand ils ont été créés par Valen... les Rangers ont été notre première ligne de défense contre les Ombres.
En başından, 1000 yıl kadar önce Valen tarafından oluşturulmalarından itibaren Kolcular, Gölgeler'e karşı cepheye sürdüğümüz ilk savunma hattı olmuşlardır.
Merci Valen, je vous ai trouvée avant votre départ.
Valen'a şükürler olsun, gitmeden önce seni bulabildim.
Zathras est resté dans le passé.
Zathras Valen'la geçmişe gitti.
C'est pour cela que Valen l'avait créé.
Valen, Konsey'i bu yüzden kurmuştu.
Mais c'est justement ce qui s'est passé avant Valen.
Ama Valen'dan önceki devirlerde de böyle şeyler olmuştu.
Les conflits entre les castes... y étaient résolus avant Valen et le Conseil... les nouveaux chefs y étaient élus pendant la guerre.
Valen'dan ve Konsey'den önce üç sınıfımızın arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için savaş esnasında seçilen liderler orada toplanırdı.
On y choisissait nos guides avant Valen.
Burası, Valen'dan önce liderlerimizi seçtiğimiz yer.
Si la caste des guerriers rejette la sagesse de Valen... et regrette les moeurs passées... elle doit alors respecter la loi des Anciens.
Savaşçı sınıfımız Valen'in bilgeliğini artık tanımıyorsa eski yöntemlere dönmek istiyorlarsa o zaman atalarımız tarafından konulan kanunlara uymak zorundalar.
Valen a dit :
Valen şöyle demiş :
J'appelle les Neuf... comme Valen les a rassemblés ici il y a bien longtemps.
Valen'in uzun zaman önce yaptığı gibi Dokuzları yeniden çağırıyorum.
Ils étaient la paix promise par Valen.
Valen'in söz verdiği barışı getirdiler.
Valen a dit qu'il serait brisé lors de la grande Guerre contre les Ombres.
Valen büyük Gölgeler Savaşı'ndan önce Konsey'in dağılacağını söylemişti.
Valen ne savait que ce que Sinclair savait.
Valen'in bildikleri Sinclair'in bildikleriyle sınırlıydı.
Mais cette fois, par Valen, que ça ait l'air d'un vieux container.
Ama bu sefer lütfen eski bir muhafazaya koyun.
Par Valen.
Valen adına.
Quand je pense que Valen lui-même s'est tenu à la même place, il y a tant d'années!
Valen'ın da uzun yıllar önce tam burada durduğunu düşünmek... Beni heyecanlandırıyor.
Nous vous aidons, en tant que partie de notre identité culturelle, de notre dette à Valen, depuis 1 000 ans.
Korucuları Valen'e adanmış bir borç olarak, kültürel bir kimlik şeklinde, 1000 yıldır sırtımızda taşıyoruz.
Valen mena notre peuple à la victoire dans la grande guerre contre les Ombres.
Valen, gölgelere karşı verilen büyük savaşta, zafer için insanlarımıza yol gösterdi.
et qui ne croient pas en la prophétie de Valen.
Bunlar Valen'a ve kehanete inanmayanlardır.
Valen a créé le Conseil Gris avec des membres de toutes les castes, guerriers, ouvriers et religieux, afin qu'aucune caste n'ait sur les autres une influence excessive.
Valen Gri Konsey'i üç Klan'ın üyelerinden yarattı. Savaşçılar, işçiler ve ruhbanlar. Böylece hiçbir Klan'ın diğerinin üzerinde etkisi olmayacaktı.
Valen a dit que les Ombres reviendraient d'abord chez elles, à Z'ha dum, avant de nous attaquer.
Valen, gölgelerin... Üzerimize gelmeden önce, anavatanları Z'ha'dum'a gideceklerini söyledi.
Et pas seulement cela, il a l'âme de Valen.
Ve herhangi bir Minbari ruhu değil... Valen'in ruhu.
Valen doit s'être réincarné sous cette forme pour nous dire que les Humains sont importants.
Valen bu şekilde yeniden doğup, bize İnsanların ne kadar önemli olduğunu söylemek istemiş olmalı.
Au nom de Valen et de celui qui est son ombre dans cette vie, nous ne pouvons pas les tuer.
Valen'in kutsal adı üzerine... Ve Valen'in bu hayattaki gölgesi olanın hatırına, onları öldüremeyiz.
Que Valen lui vienne en aide!
Valen herkesin yardımcısı olsun.
Les mauvaises nouvelles passent mieux après un bon repas.
Güzel bir yemek kötü haberlerin etkisini azaltır. Valen'a göre...
- Par Valen!
- Valen adına.
Valen disait que...
- Lennier.
Par le nom de Valen!
Valen adına!