Translate.vc / French → Turkish / Value
Value translate Turkish
104 parallel translation
II travaille au supermarché de la 15ème rue.
Cadde'deki True Value mağazasında çalışıyor.
Selon des calculs approchés, depuis la guerre, la plus-value des aires constructibles a été d'environ 120 milliards de lires.
Son tahminlere göre savaşın bitiminden bu yana kullanılabilir arazilerin değeri yaklaşık 120 milyar lira oranında arttı.
Et votre or prend une plus-value.
Sen de elindeki altının değerinin kat kat artmasını.
Ce sera une plus-value importante!
Toprağın değeri artar
J'espère votre présence quand je recevrai la distinction pontificale que m'ont value mes œuvres de charité.
Hayırsever çalışmalarımdan dolayı Papanın beni kutsayacağı bu törene umarım gelirsiniz.
Pour réaliser une plus-value?
Emlak piyasasındaki değerlerini yükseltmek için mi?
Vous avez demandé des informations sur les placements immobiliers qui prévoient un amortissement et une plus-value importante par rapport à l'investissement de départ.
Premiere Emlak'tan. Siz ya da muhasebeciniz bizden amortismanı olan ve küçük bir yatırımla ileride sağlam bir getiri yapabilecek bir gayrimenkul konusunda bilgi almak istemişsiniz.
- Vous voulez faire une plus-value?
Bir gün önce aldığın şeyden kar etmek mi istiyorsun?
Que diriez-vous si je prenais 7 % de mes petites capitalisations pour l'investir dans les fonds "Value"?
Küçük şirketlere yatırdığım parayı yüzde yedi azaltıp... ... Value'ya yatırmama ne dersin?
Mais nous n'avons jamais vu des prix aussi bas qu'ici, à... Tech Value Electronics.
Fakat asla Tech Value Electronic Superstore'daki gibi evrensel-çağ değerleri görmedik!
J'ai arrêté un intrus au Value Mart sur la route 60.
Bir hırsız yakaladım. Kapı demir sürgülüydü.
J'aurais voulu discuter de la plus-value et de la différence entre plus-value et profit.
- Tartışmak isterdim. Örneğin ; üretim fazlası değir ve kar arasındaki fark nedir? Bunu daha sonra tartışırız.
cet enchainement m'a value une médaille, un pot de fleur en macramé... et le coeur de ta mére tout dans le méme après midi.
Bu hareket bana aynı gün içinde bir altın.. .. madalya, makrame ve annenin kalbini kazandırdı.
- De chez Value City.
- Value City'den.
Ensuite, il nettoie le quartier et vous revendez avec une plus-value.
Sonra polisleri sokup orayı temizler ve sen de mülkleri fahiş fiyata satarsın.
Notre consultant marketing a fait une étude préliminaire pour déterminer la plus-value du produit.
Bu ürünün en önemli yanını belirlemek için bağımsız bir pazarlama şirketine ön araştırma yaptırdık.
Explique-nous quelle est la vraie plus-value.
Neden herkese ürünün en önemli yanını söylemiyorsun?
- Belle plus-value. - J'espère bien, après le dérangement.
- Bu değeri arttırır.
Ça s'appelle une plus-value.
Buna adalet denir.
Nous les vendons avec une juste plus-value.
Bu ürünlerimizi onlara sunacağız.
Sur le parking du supermarché.
True Value'nun otoparkında.
Ouais, vers le supermaché.
Evet, True Value'nin otoparkında.
Ouais, allons faire nos courses chez Tru-Value!
Evet. Haydi gidip Tru-Value'dan alışveriş yapalım!
At first it s difficult for the mind to accept that there s some... something beyond itself, that there s something of greater value and greater capacity for discerning truth than itself.
Başta zihin için kabullenmesi zordur. Kendinden öte, daha değerli içindeki gerçeği daha iyi ayırt eden bir şey olduğunu kabullenemez.
Je vous le dis, je ne suis jamais déçue au Village des Valeurs.
Daha önce de dediğim gibi Value Village beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
S'il n'y avait pas ce magasin, la plupart de cette famille devrait se promener nue.
Value Village olmasaydı, ailece çıplak gezerdik.
Je t'aurai une plus-value.
Ödediğinden fazlasını alırım.
Te rappelles-tu ce que Karl Marx disait à propos de la plus-value?
Karl Marx'ın artı değer konusundaki yorumunu hatırlıyor musun?
Et vous l'avez vendu plus tard avec une grosse plus-value.
Sonra da büyük paralar karşılığında sattın.
Personne n'a empoché de plus-value sur ces actions.
Henüz bu hisselerin satışından kimse bir kuruş kazanmadı.
La plus-value serait de combien?
Yatırım şansı ne kadarmış?
Tu voudrais que je mette ça sur ta carte de fidélité?
Aldıklarını True-Value kartına işleyelim mi?
Si on arrive à ce que la mairie oublie cette baraque, il partagera la plus-value avec moi quand il revendra.
Eğer belediyenin yıkım ısrarından vazgeçmesini sağlarsam o da evi sattığı zaman kârını benimle paylaşacak.
120 millions de dollars de plus-value pour 4 mois de travail.
Dört aylık çalışmana karşılık 120 milyon Dolar kâr.
Car c'est une sacrée plus-value pour 4 mois de travail.
Dört ay için muazzam bir kâr da ondan.
".. être en mesure d'apporter une plus-value à votre société! "
Şirketinize değerli birşeyler kazandıracağıma eminim. "
Je vais me faire une super plus-value.
Büyük bir kar yapacak olan sen değilsin.
Ecoutez Monsieur. Ça va faire une plus-value sur l'immeuble.
- Bakın beyefendi, binanın değeri artacak.
J'ai pris de la plus-value.
Değerim artmış.
Moins value de l'immobilier, des deux côtés de la rivière. Parce que l'industrie a besoin de notre eau sur la route 9.
Nehrin iki yakasında beş para etmez emlak bölgeleri.
Je comprends ce que tu veux dire, et je value ton opinion,... mais je vais ignorer ton conseil.
Ne demek istediğini anlıyorum ve söylediklerin yabana atılacak şeyler değil ama tavsiyeni göz ardı edeceğim.
Plug depth stable at default value.
Kapsülün yerleşim durumu kararlılığı olması gereken düzeyde.
Nette diminution de l'impôt sur la plus-value mobilière et les dividendes, suppression des droits de succession.
Bush yönetimi yatırımdan elde edilen kazançlar ve hisse senedi gelirleri üstündeki vergiyi indirdi ve veraset vergisini kaldırdı.
Ca a value le coup.
Denemeye değerdi.
Ca en a value la peine.
Ama buna değdi.
Ensuite, boum, on se croise dans la file chez True Value puis boum, nous voilà en train de faire l'amour.
Sonra birden hırdavat dükkanında karşılaşıverdik ve bir bakmışsın sevişiyoruz.
On pourrait faire une super plus value.
Çok pahalı olmasın. Satış fiyatı daha yüksek olabilir.
Il y a un peu de peinture mais ils peuvent faire une plus value.
Kâr elde etmek istiyorlarsa hâlâ biraz tamirata ihtiyacı var.
La plue-value latente d'une entreprise est toujours a priori subordonnée aux moins-values éventuelles de la concurrence.
Ama işin ilginç yanı bu görüntülerde hep Anne-Sophie'nin olmasıydı. Gözümü kapasam da kapamasam da onu görüyorum.
Je cherche pas une plus-value.
- Kâr istemiyorum.
Hygard Pharmaceuticals compensera la moins-value de la collecte de fonds... jusqu'à 100 % de la projection originale du comité.
- İşte teklifim...