English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Vas

Vas translate Turkish

175,459 parallel translation
En attendant, tu vas devoir... Tu vas devoir te battre.
Ben gelene kadar senden savaşmanı istiyorum.
Vas-y.
Haydi, git.
Vas-y.
Git.
Vas-y!
Git!
Tu vas me virer les sous, fissa.
Bana hemen PayPal'le göndereceksin.
Tu vas me raconter ce qui s'est passé ou continuer à esquiver avec tous tes mots?
Neler olduğunu anlatacak mısın yoksa laf salatasıyla geçiştirmeye devam mı edeceksin?
Genre : "Tu vas voir."
"Sana göstereceğim" der gibi.
Tu vas te faire tatouer quoi?
Sen ne yaptıracaksın?
Où vas tu?
- Nereye gidiyorsun?
Où vas-tu, Fille du Ciel?
- Nereye böyle Gök kızı?
- Tu vas pouvoir parler?
- Konuşabilecek misin?
C'est toi qui t'en vas. Pas moi.
Sen gidiyorsun bebeğim.
Tu vas peut-être galérer avec la bretelle, à cause des petites attaches.
Bu askı sana biraz sorun çıkartabilir. Şu küçük klipsler...
Tu vas réessayer?
Yine deneyecek misin?
- Dis-moi que tu vas réessayer.
- Bir daha deneyeceğini söyle.
Tu vas les cacher ici?
Burada mı saklayacaksın?
Où tu vas?
Sen nereye?
Tu le sais pas encore, mais un jour, quand tu regarderas une photo de ton père qui porte un t-shirt débile avec une moto, tu vas regretter que personne t'ait dit : " Tu sais quoi?
Şimdi öyle hissetmiyor olabilirsin ama gün gelecek, bir fotoğrafa bakacaksın fotoğrafta babanın üstünde boktan bir motorcu tişörtü olacak ve o zaman birinin sana şöyle demiş olmasını dileyeceksin, " Aslında var ya, o ceketi atma.
Dis-moi que tu vas bien.
Merhaba. Lütfen iyi olduğunu söyle.
Tu ne vas pas aimer ça.
Beğenmeyeceksin.
Tu vas la laisser sur mon lit?
Yatağımda oturmasına izin mi vereceksin?
Donc, comment tu vas depuis...
O zamandan beri nasılsın, ıııı...
Tu vas demander au voyageur que tu viens de baiser de t'aider?
Seyahat etmesini isteyecek misin, yardım etmek için mahvettin değil mi?
Tu trempes son doigt dans son verre pour le nettoyer, et... tu le mets dans ta bouche, tu t'en vas, et tu restes une emblème dans son cœur pour toute la vie.
Siktiğimin parmağını, sanitasyon için içkisine daldırın ve... Ağzına koy, uzaklaş, bir ömür boyu kalbinde kalsın.
Emori, tu vas bien?
Emori, iyi misin?
C'est toi qui as décidé que tu vas vivre et Harper va mourir.
Senin yaşayıp Harper'ın öleceğini... söyleyen kişi sensin.
C'est toi qui vas trop loin et qui se sert de la même vieille justification...
Eski bir gerekçeye dayanarak... "Bu halkımız için." diyerek ileri giden sensin.
Raven, parle. Tu vas bien?
Raven rapor ver, iyi misin?
Tu vas te faire tuer!
Kendini öldürteceksin!
Tout va bien. Tu vas bien.
İyisin, bişeyin yok.
La vraie question est comment vas-tu vendre ça à ton peuple?
Asıl soru, koltukların yarısını verdiğini nasıl söyleyeceksin?
Tu vas bien?
Bellamy, iyimisin?
Si ça explose, tu vas détruire tout le vaisseau.
Eğer patlarsa. Tüm gemiyi yoketmiş olursun.
Hey, tu vas bien?
Hey, hey, hey, iyimisin?
Alors tu vas adorer ça.
O zaman buna bayılacaksın.
Alors vas y.
- O zaman gidelim.
Tu vas pas croire ce que je suis entrain de regarder.
Ne gördüğüme inanamayacaksın.
Rob, j'ai un truc à te dire, et tu ne vas pas être content.
Hey, Rob, sana bir şey söyleyeceğim ve pek hoşuna gideceğini sanmıyorum.
Seigneur, tu vas bien?
Aman Tanrım. İyi misin?
Eh bien, tu vas rire!
Şey... Komik bir öykü!
- Vas-y, alors!
- Öyleyse otele geri dön!
Tu vas me filer ce costard.
Lanet takımı bana vereceksin.
Tu vas me filer ce costard!
Lanet takımı bana vereceksin.
Tu vas péter un plomb et tenter de me frapper.
Şimdi çok sinirlenip bana vurmaya çalışacaksın.
Tu vas me dire ce qui m'est arrivé hier soir?
Dün gece bana ne olduğunu söyleyeceksin Benny! Ne oldu?
Cody, tu vas abîmer ton costard.
Cody, takımını mahvedeceksin.
Oh, tu vas tricher!
Demek hile yapacaksın!
El, tu vas bien?
El... El, iyi misin?
Tu vas m'aider à ramasser ça? C'est quoi?
Bunları seçmeme yardım edeceksin değil mi?
Où vas-tu?
Nereye gidiyorsun?
Attends, tu ne vas pas...
Bekle, yapmayacaksın...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]