Translate.vc / French → Turkish / Vato
Vato translate Turkish
49 parallel translation
On peut faire Guitarland dans Coolland.
Hayır, hayır Vato... Vatoland'ta Gitarland olur.
C'est un sale ripou sans foi ni loi...
Alonzo acımasız, pislik bir vato.
S'il se pointe pas en ville avec le fric... à minuit et pas une minute plus tard... ton pote...
Geçe yarısına kadar şehir merkezinde ortaya çıkmazsa senin vato ölecek.
Il disait la vérité.
Vato doğru söylemiş.
Attends une seconde, vato.
Evine döneceğini sanmıştım. - Bir dakika vato.
Vous avez pas fini d'être déçu.
Hayal kırıklığına uğrayacak olan vato'lar sizsiniz.
T'as attaqué un fourgon de police.
Bugün bir polis aracını soydun, vato.
C'est un coup monté.
Bana tuzak kurdunuz vato'lar!
Il y a un certain Quazi.
Quazi adlı sırım gibi bir vato var.
T'aurais dû envoyer plus d'un mec.
Çok vato yollamalıydın.
Il couve sa femelle, ce vato!
Bu adam, kadınını gerçekten fazla koruyor.
Pousse-toi de là, mec.
Yol dışındasın, vato!
Au lit le Vato. ( * prise de catch / catcheur * )
Uyu bakalım Bonzo.
Tiens ta calotte, vato!
Sıkı tutun oğlum!
- Allez, vato.
- Hadi, oğlum.
J'étais chez une copine. J'ai entendu tirer. J'ai vu 2 vatos.
Kız arkadaşımın evinde oturuyordum silah sesleri duydum, sonra o iki vato'sun uzaklaştığını gördüm.
Ce vato *, McGee, et cette chica * * Israélienne... ( * mec ) ( * * fille ) Tout là-bas, hum... À Silver Spring?
Şu salak McGee ve İsrailli kız ta Silver Spring'de oturuyor.
Et s'il tire de sa caisse avant que vous interveniez?
Ya bu vato arabadan ateş ederse?
C'était un vato, rien de spécial.
Vato, sıradan biri.
Salut, vieux!
Oh, evet! Vato!
Je vais te montrer pourquoi, vato.
İşte bu yüzden, vato.
Faut bien que le dealer vive.
Vato loco'nun yaşam kurması gerek.
Tu as bien entendu, vato.
Aynen öyle dostum.
Et je ne suis pas ton cousin, vato.
Ben de senin "kuzenin" değilim yengeciğim.
C'est "Tête-de-Poulet."
O tavuk kafası demek vato
Un peu soft pour toi, non, vato?
Senin için hafif değil mi?
Grosse erreur, vato.
Büyük hata ahbap.
C'est le signal.
Sıra bizde, vato.
Voilà le sac, Vato.
İşte çanta, dostum!
- Hé, c'est ce Vato, les gars.
- İşte bu herifti.
Mais tu crois que ce Vato va simplement le relâcher?
O serseri Glenn'i paşa paşa verecek mi sence de?
T'as l'air bien jeune, vato. Comment t'as ramassé ce blé?
Baya da genç görünüyorsun, bunca şeyi nasıl elde ettin?
Ce vato l'a vendue pour se faire poser un anneau gastrique.
Midesine kelepçe taktırabilmek için sattı dostum.
- Doucement, vato!
- Takma kafana, Malcolm!
La prochaine fois, ne lésine pas sur la peinture, vato.
Bir dahakinde, boyayı kalın sürme, züppe.
Pourquoi tu pense que la vie de ce vato vaut plus que les notres.
Bu çocuğun hayatının bizimkinden daha değerli olmasını nedeni.
Tu es un tueur cholo vato!
Meksikalı bir katilsin oğlum sen.
Une seconde, vato Juste une.
Bir saniye ahbap. Bir.
Vato. Tout va bien se passer.
Her şey yoluna girecek.
D'un vato à un autre.
Bilirsin, iki Latin anlaşırız biz.
Tu es comme moi, vato.
İkimiz de aynı varlığız dostum.
Il faut qu'on paie ce vato.
O züppeye parasını ödemeliyiz.
Écoute, vato.
Dinle, ahbap.
Ça va, vato?
Hey, naber kanka?
Et toi, vato?
Evet, n'aber kanka?
Joli!
Bu vato yüzünden.
Vato?
- Vato mu?
C'est à ton tour, Vato.
Sıra sende oğlum.
Merle Haggard, vato.
Merle Haggard, kanka.