Translate.vc / French → Turkish / Vers
Vers translate Turkish
45,158 parallel translation
Et je dois dire que, si j'étais devant l'autel, avec cette chose venant vers moi, je me jetterais à travers un vitrail.
Ve şunu söylemeliyim ki, eğer sunakta olsaydım, şu şey bana doğru gelseydi kendimi pencereden dışarı atardım.
Tu vas nous parler, Lowell, ou je laisse Marcy te tirer les vers du nez?
Evet, bize anlatacak mısın Lowell yoksa Marcy'nin yapmasına mı izin vereyim?
Jetez vos oreillettes au sol vers moi.
Kulaklıklarınızı bana doğru yollayın.
Il prend à gauche, à droite, et se dirige vers l'est.
Cadde'den. Sola döndü, şimdi sağa, şimdi de doğuya gidiyor.
Ce matin, vers 10 h,
Bugün, sabah on sularında
C'est un beau chemin vers la Maison-Blanche.
Beyaz Saray'a gitmenin mükemmel bir yolu.
TRANSFERT VERS LE DISQUE DUR
HARD DİSKE AKTARILIYOR
MacLeish dirigeait une équipe de Rangers des forces spéciales vers un village afghan isolé à la sortie de Marjah.
Yüzbaşı MacLeish, bir Komando Özel Harekât birimini Marja'nın dışındaki uzak bir Afgan köyüne götürdüm. Harekete geçer geçmez bir patlayıcıyla vurulduk.
Pouvez-vous me montrer les bandes du 26 janvier, vers 15h32?
26 Ocak kayıtlarını açar mısınız? Saat 15.32 civarı olacak.
Chuck, cette pièce 7... Elle donne vers l'est ou l'ouest?
Yedi numaralı oda doğuya mı bakıyor, batıya mı?
Candidats, veuillez vous diriger vers les salles d'entretien.
Adaylar, lütfen mülakat odalarına gidiniz.
Elle tend la main vers lui.
Eline uzanıyor.
Quand on est désespéré, on va naturellement vers la personne qui nous est la plus chère.
Çaresiz olduğunda doğal olan sana en yakın olan insana uzanmak.
À présent, fermons les yeux et imaginons-nous en train de partir vers l'Autre rive.
Şimdi gözlerimizi kapatıp hayal edelim... Kendinizi Diğer Taraf'a giderken hayal edin.
"Zéro" est vers le haut, "un" vers le bas.
"Sıfır" yukarı demek, "bir" aşağı.
- Vers 19 h...
- Yaklaşık 7...
RAFAEL EN ROUTE VERS LES 3 %... veuillez vous rendre au jardin pour passer le Rituel de Purification.
RAFAEL, % 3 OLMA YOLUNDASIN... lütfen Arınma aşamasından geçmek için bahçeye geliniz.
Vous devez rester dans votre chambre jusqu'au transfert vers l'Autre rive!
Açıklar'a nakil olana kadar odanızda kalmak zorundasınız.
Zapata, prends l'équipe Beta vers l'Est.
Zapata, Beta ekibiyle doğu tarafına git.
Va vers cette voiture.
Arabanın yanına git.
Quand les jeunes noddis quittent leur nid, ils transportent ces graines voyageuses vers d'autres îles.
Yavru kırlangıçlar giderken bu otostopçu tohumları da başka adalara taşıyorlar.
Et il n'y a pas que la boue... 2 d'entre eux, en descendant vers leur lieu de pêche, ont tendance à prendre ma tente pour des toilettes.
Sadece çamur da değil. Avlanma noktası seçmek için buralara inen şu elemanlar çadırımı tuvalet belledi.
S'ils se mettent à courir vers la mer nous demanderons vite à Jérôme de venir avec le bateau.
Denize koşmaya başlarlarsa tekneyi getirmesi için Jerome'u hemen çağıracağız.
Si le van a un système télématique, il peut avoir un double lien vers un service relayant les données GPS.
Minibüsün telematik sistemi varsa, GPS verilerini aktaran bir servis sağlayıcısına çift yönlü bir bağlantı kurabiliriz.
Selon la conservation de la quantité de mouvement, quand la pierre plonge dans l'eau et pousse vers le bas, la pierre est forcée de remonter vers le haut
Momentumun korunması ilkesi der ki, taş suya girip aşağı doğru baskı yaparsa yukarı doğru çıkmaya zorlanır.
Toby, une vague de chaleur a empêché le dioxyde de carbone de tourner vers le lac Clementine à côté.
Toby, bir sıcak hava akımı karbondioksitin yakınlardaki Clementine Gölü'nden çıkışını önledi.
Maintenant, je sais que c'est contre la tradition, mais je me demandais si, au lieu de descendre à travers le ravin, nous pouvions changer de direction et aller au nord, vers l'école élémentaire de Megan?
Geleneğe aykırı olduğunun farkındayım fakat nehre doğru gitmek yerine rotamızı değiştirip kuzeye Megan'ın ilkokuluna doğru gitsek nasıl olur acaba?
Mais il ne va pas vers toi, Walter.
Ama size doğru gelmiyor Walter.
Ça va droit vers le cimetière.
Evet, dosdoğru mezarlığa gidiyor.
Nous allons vous rejoindre maintenant pour évacuer les infirmes, mais nous devons amener le reste de la ville à courir vers le sud.
Yürüyemeyecek durumda olanları tahliye etmek için size doğru geleceğiz ama kasabanın geri kalanını güneye doğru götürmemiz gerek.
On aurait du partir vers le sud, il y a au moins dix minutes.
Bakın, on dakika önce falan güneye doğru gitmemiz lazımdı.
Nous allons envoyer le câble vers le bas, l'envelopper autour et la bouger lentement.
Aşağıya bir halat sarkıtıp, aracın kasasının etrafından dolayıp, yavaşça oynatacağız.
Pointe-la vers la fenêtre du conducteur
Sürücü canımdan dışarı doğru tut.
Ce serait mieux de se dépêcher. Retournons à la cabane avant qu'ils viennent vers nous.
Harekete geçsek iyi olacak, adamlar peşimize düşmeden kulübeye dönelim.
Sam se dirige vers un tronc sur lequel il était assis un peu plus tôt.
- Sam evvelce üstünde oturduğu bir kütüğe doğru hızla gidiyor.
Un réservoir collecte la pluie, puis l'évacue vers les toilettes.
Bir tankta yağmur suyunu topluyor ve tuvaletlere pompalıyor.
Nous devons trouver un moyen de faire passer un message vers l'extérieur.
Dışarıya mesaj göndermenin bir yolunu bulmalıyız.
Tu te souviens ce que j'ai dit quand je marchais vers toi?
Sana doğru yürüdüğüm anı hatırlıyor musun?
Ils se dirigent vers la sortie nord.
Kuzey çıkışına gidiyorlar.
Et souviens-toi... Même si jamais tu passes le Détroit du Pardon un jour, il y a une torpille lancée vers toi par le S.S. Ménopause.
Ve şunu hatırla bir gün Affetme Boğazından geçersen, Menopoz gemisinden atılan bir torpido karşına çıkacak.
Je suis venu ici espérant parler au sous-directeur Weller, mais à la place on m'a envoyé vers vous.
Yardımcı Direktör Weller ile konuşmayı umuyordum ama sana gönderdiler.
À la sonnerie de l'alarme, les gardes se seraient dirigés vers l'hélicoptère sur le toit.
Alarm çaldığında güvenlikler çatıdaki helikoptere gideceklerdi.
Donc la dernière fois que vous avez vu Jane et Weller, Ils allaient vers une cadillac noire.
Yani son gördüğünde Jane ve Weller siyah bir Cadillac'a gidiyorlardı.
Pas de plaques, mais on l'a traquée pendant cinq minutes. Elle se dirige vers la 87 Nord.
Plakasız ama bir mil boyunca izledik.
Le voisin qui promenait son chien a aperçu Amanda vers minuit.
Köpeğini gezdirmeye çıkarmış bir komşu Amanda'yı gece yarısı gibi görmüş.
Juste au coin de Mott et Hester, il se rend vers le sud de Mott.
Mott ve Hester'ın köşesinde Mott'tan güneye gidiyor.
On a reçu un tuyau sur la présence du Rossignol dans les parages, et l'homme qui se dirigeait vers vous correspondait à sa description.
Nightingale'in burada olduğuna dair bir ihbar aldık ve bu adam da tarif edilene uyuyordu.
Enfin, regarde-moi. C'est étrange de la voir aller vers toi et Lewis pour demander de la mettre enceinte.
- Hayır, sadece Lewis'e de onu hamile bırakmasını söylemesi biraz garip.
Les mères choisissent le chemin le plus sûr vers le bas.
Anneler aşağı inen en güvenli yolu seçiyor.
Tous à travers ces montagnes, grizzlis font leurs tanières d'hiver 10.000 pieds vers le haut dans la neige profonde des versants sous le vent.
Tüm bu dağlarda, bozayılar kışlık inlerini rüzgâraltının derin karlarında, 3 kilometre yüksekte kurarlar.
Le viscache sont contraints de se diriger vers l'ombre.
Dağ tavşanları gölgeliklere gidiyor.