Translate.vc / French → Turkish / Vic
Vic translate Turkish
3,014 parallel translation
Bien sûr, Vic veut arrêter Shane. Mais j'ignore pourquoi ils étaient à l'hôpital ni comment Vic les a retrouvés.
Elbette Vic, Shane'ni karakola getirmek istiyor ama neden hastanede olduğundan haberim yok.
Vic n'est plus là.
Vic tarih oldu.
Vic et moi avons découvert que Shane a tué Lem.
Vic'le ben, Lem'i Shane'in öldürdüğünü öğrendik.
Kavanaugh a mis que Vic et moi.
Kavanaugh sadece Vic'le benim takipte olduğumu yazmış.
Vic pense que Shane l'attendait chez lui en personne.
Vic dün gece Shane'nin evinde beklediğini düşünüyor.
Si je l'avais pas appelé après les tirs, Vic pourrait être mort.
Saldırıya uğradığım sırada onu aramasaydım Vic şu an ölmüş olabilirdi.
Vic est donc allé à l'hôpital se venger. Non.
Yani, Vic hastaneye intikam için mi gitti?
Vic veut qu'il soit attrapé.
Vic, Shane'in yakalamasını istiyor.
Vic, vous n'êtes plus flic.
Vic, sen artık polis değilsin.
- Chez moi? - Vic est là?
Senin benimle derdin ne?
Ça ne suffira jamais pour Vic.
Vic'e hiçbir zaman yetmez.
Vic a tenté de nous tuer, ce soir. Et tu l'as aidé.
Vic bu gece bizi öldürmeye çalıştı ve sen ona yardım ettin.
Il t'a rendue complice dans une tentative de meurtre. Tu es devenue une criminelle, tout comme Vic.
Cinayete teşebbüste seni suç ortağı yaptı artık sen de Vic gibi bir suçlusun.
Car c'est pour ça que Vic a rendu son insigne.
Umarım, Vic bu yüzden rozetini teslim etmemiştir.
C'est ce type, Vic Tooner.
Vic Tooner'dan geliyor.
VIC TOONER - LES FLICS SONT IMPUISSANTS, PAS NOUS
POLİSLER ONU DURDURAMAZ.
- Vic Tooner.
- Vic Tooner.
Vous connaissez un certain Vic Tooner?
Vic Tooner adında birini tanıyor musun?
Ce malade de Vic Tooner.
Vic Tooner denen ucube.
Les frères jumeaux, Rick et Vic qui s'entendait bien en mer, mais on ne sait pas pourquoi, une fois le pied à terre,
Brody ikizleri, Rick ve Vic. Denizdeyken iyi anlaşıyorlardı ama karaya çıkınca nedense birbirlerine tahammül edemiyorlardı.
J'ai dit adieu aux jumeaux, à Vic Brody, et à Mike Clark, capitaine du chalutier "Le Chelsea."
İkizlerden Vic Brody'e ve Chelsea römorkörünün kaptanı Mike Clark'a veda ettim.
- Et je ne me cache pas. - Bien.
Merhaba Vic.
Je vais aller chez Trader Vic's pour nous chercher quelque chose.
Trader Vic'in yerine gidip kalanlardan bir şeyler alıp geleceğim.
Vic Power.
Vic Power.
Vic était noir, comme toi.
Ve, Vic siyahmış. Yani, senin gibi.
Vic s'est penché vers elle et a dit :
Vic de, garsona eğilip şöyle demiş...
Vic, replie la grand voile.
Vic, ana yelkeni indir.
Vic!
Vic!
Attendez Vic ici.
Vic'i bekleyin.
On ne veut pas de leçon d'histoire.
Vic, buraya tarih dersi dinlemeye gelmedik.
Pourquoi Vic Moritz t'a donné son numéro?
Vic Moritz, sana numarasını neden verdi?
- Va débriefer les autres, Vic.
- Diğerleriyle ilgilen Vic.
Combien de temps on va poireauter?
Daha ne kadar beklemek zorundayız Vic?
Il déchire vraiment?
- Vic'in dediği kadar iyi mi?
- Vic, où es-tu?
- Vic, neredesin?
Vic, c'est moi. Je sais ce que tu fais ce soir.
Dinle Vic, benim ne işler çevirdiğini biliyorum.
Vic dit que vous assurez pas mal.
Vicky sizin bu konularda iyi olduğunuzu söyledi.
Vic, tu l'as senti.
Vic, sen de orda bir tuhaflık olduğunu hissettin.
Il y a un ennemi là-dedans. Tu es à peine formé au combat.
Vic, orada bir düşman var ve senin hiçbir savaş tecrüben yok.
Vic?
Vic?
On est bloqués ici.
Bizi burada yalnız bıraktılar Vic.
Viens, Vic.
- Hadi Vic.
Je suis vraiment désolé.
Vic ben... Ben üzgünüm. Gerçekten.
- Viens.
- Hadi Vic.
- Vous lui avez dit de pas venir,
Vic orada mı?
- Je comprends pourquoi Vic a menti.
Vic'in neden yalan söylediğini anlıyorum.
Danswich.
Dans-viç.
- Vous êtes Vic Moritz?
Adın Vic Moritz, değil mi?
L'Américain?
Amerikalı Vic, öyle mi?
Viens voir!
Vic!
Maintenant, je peux te stocker.
Vic. Şimdi seni paketleyelim.