Translate.vc / French → Turkish / Viêtnam
Viêtnam translate Turkish
95 parallel translation
On fait baiser tous les soldats au Viêtnam et tout est réglé?
Vietnam'daki tüm askerlerin birileriyle yatmasını sağlayın bütün Orta Doğu sorunu çözülsün!
Mais j'espêre que ce sera déjà fini, au Viêtnam.
Bilmiyorum. Bana ulaşmadan önce işleri rayına sokmalarını umuyorum.
Au Viêtnam, au début de la guerre. Juste avant sa démobilisation.
Terhisine birkaç gün kala Vietnam'da savaşın başlarında öldürüldü.
Tu sais... Quand j'étais au Viêtnam, je t'imaginais avec Clank.
Vietnam'da bulunduğum süre boyunca, senin hep Clank'ın kızı olduğunu düşündüm.
- Vous avez fait le Viêtnam?
- Vietnam'da savaşmış olmalısın.
Je faisais de l'espionnage militaire au Viêtnam.
Hayır, Vietnam'da ordu haberalmadayken her işe burnumu sokardım.
L'armée mène des missions de destruction, comme au Viêtnam.
Ordu, Vietnam'da olduğu gibi bazı "bul ve yok et" operasyonları yapıyor.
Pendant ce temps, je cavale en plein Viêtnam-du-Nord.
Ama ben Kuzey Vietnam'ın ormanlarında dolaşıyorum.
Depuis cinq ans, comme vous le voyez sur cette carte, le Nord-Viêtnam occupe des positions militaires sur la frontière entre le Cambodge et le Sud-Viêtnam.
Son 5 yılda burada gördüğünüz haritada da gösterildiği gibi Kuzey Vietnam, Kamboçya sınırındaki tüm askeri toprakları,... Güney Vietnam ile birlikte paylaştı.
les conflits d'influence, la théorie des dominos, le besoin d'en imposer aux Nord-Vietnamiens, de faciliter le retrait du Sud-Viêtnam.
Kuzey Vietnam için, tehlikeli görünen güç kavgaları. Bu olayların, Amerikan askerleri üzerindeki baskıyı arttırması.
Il était béret vert. J'ai dit que tu avais été au Viêtnam.
Senin Vietnam'da yaralanmanla ilgili bir hikâye uydurdum ve bu işi yapmasını sağladım.
Votre frère m'a appris votre accident au Viêtnam.
Kardeşin bana Vietnam'daki şanssız deneyimlerinden bahsetmişti.
L'accident au Viêtnam.
Vietnam'daki hadise.
Vous êtes un ancien du Viêtnam?
Sıcak değil mi?
La mitraillette que vous aviez au Viêtnam.
Hani şu, Vietnam'da kullandıklarınızdan mı?
Forcément, parce que t'étais pas là quand papa est revenu du Viêtnam.
Hayır bunu bilemezsin! Çünkü bilmiyorsun, babam Vietnam'dan döndüğünde Çinli korkusu yüzünden bize
Le produit du Viêtnam peut provoquer ça?
Bu boka ne neden oluyor? Vietnam'da kullanılan o bomba olabilir mi?
C'était un tueur au Viêtnam et il vendait du shit.
Vietnam'da kiralık katildi, uyuşturucu işine de bulaşmıştı.
République du Viêtnam.
Vietnam Cumhuriyeti.
Il a manifesté contre la guerre au Viêtnam.
Vietnam savaşı sırasında savaşı protesto etmişti.
Les barricades à Paris, les étudiants aux USA contre le Viêtnam et, pour nous, c'était la Tchécoslovaquie.
Parisli öğrenciler barikatlarda, Amerikalı öğrenciler Vietnam'a karşı ve bizim için de Çekoslovakya'ydı.
Scott croit qu'il est au Viêtnam, se battant contre les insurgés.
Scott'ta, hala Vietnam'da isyancılar ile savaştığını düşünüyor.
Exactement comme tu l'as décrite au Viêtnam.
Tıpkı Vietnam'da anlattığın gibi.
Je me demande quel est le pourcentage de femmes au Viêtnam qui n'ont jamais touché la tête de leur fiancé.
Vietnam'daki kadınların yüzde kaçının nişanlısının kafasına hiç dokunmadığını merak ediyorum.
Un film sur le Viêtnam?
Vietnam filmini mi diyorsun?
C'est le meilleur sur le Viêtnam après "Apocalypse Now".
Apocalypse Now'dan sonra yapılmış, en iyi Vietnam filmi bence.
Mes deux oncles qui ont fait le Viêtnam ont vu
Roger Amcamla, Jerry Amcam Vietnam'da görev yapmışlardı...
Ils ont dit que c'était le meilleur film sur le Viêtnam qu'ils avaient vu.
Gördükleri, en gerçekçi Vietnam filmi... Olduğunu söylediler.
Toujours fier d'avoir dit à Kennedy d'envoyer des conseillers au Viêtnam.
O kadar! Bakıyorum da Kennedy'nin o danışmanları Vietnam'a göndermesi konusundaki tavsiyenden halen gurur duyuyorsun.
La guerre du Viêtnam c'était mon idée.
Elbette öyle. Hatta bütün Vietnam savaşı benim fikrimdi.
Mais 24 heures plus tard, le Sénat votait, à 98 voix contre 2, l'envoi de troupes au Viêtnam.
Ama 24 saat sonra Birleşik Devletler Senatosu Vietnam'a asker göndermeyi... 98'e karşı 2 oyla kabul etti...
J'ai fait le Viêtnam.
Vietnam'daydım.
Le bassiste servit au Viêtnam et fut décoré, suite au siège de Khe Sanh.
TB Player Vietnam'da iki dönem görev yaptı, Khe Sanh'da yaralandı ve madalya aldı.
S'il convainc les Noirs de ne pas faire le Viêtnam, nous perdrons la guerre.
Ve zencileri, Vietnam'da savaşmaktan caydırırsa, savaşı kaybederiz.
L'appareil correspond à un engin repéré au-dessus de Hanoi quand je combattais au Viêtnam, que les Marines n'avaient pas pu descendre.
Araç, ben Şirket'le birlikte Vietnam'dayken,... Hanoi üzerinde görülen, askerlerin uğraşıp da düşüremediği araçla uyuşuyor. - Ya içindeki?
Flip, je t'ai jamais raconté que la guerre du Viêtnam a éclaté à cause d'un pari qu'Howard Hughes avait perdu contre Onassis?
Flip, Vietnam savaşının bir bahisten çıktığını biliyor muydun? Hughes'a karşı Onassis kazanmış bahsi.
J'étais trop jeune pour la Corée et trop vieux pour le Viêtnam.
Kore için fazla genç, Vietnam için yaşlıymış.
- J'ai perdu la vue au Viêtnam.
- Gözlerimi Vietnam'da kaybettim.
Tout a commencé il y a vingt ans quand je suis rentré du Viêtnam.
Şey, Ben... Bu şey 20 sene önce ben Vietnam'dan döndükten sonra başladı.
J'ai pas perdu une jambe au Viêtnam pour servir des hot-dogs!
Vietnam'da bacağımı kaybetmedim, böylece gençlere sandviçlerini götürebilirim.
Base-ball, Viêtnam, Nixon, Pat Boone, la fille de la météo.
Beyzbol, Vietnam, Richard Nixon... Pat Nixon, Pat Boone, hava durumunu sunan kız- - Hayır!
Elle a été touchée au Viêtnam!
Vietnam'da kolundan vuruldu.
Viêtnam, Bosnie et Pérou.
Vietnam, Bosna ve Peru.
Mis en pièces au Viêtnam, il a fait son droit à Georgetown et est devenu cynique. Exact, Major?
- Vietnam'da yaralandı sonra George Town Adliyesine gitti ve avukat olup çıktı.
J'avais demandé le Viêtnam. Pour moi, commander est un privilège.
Taburları yönetmenin ayrıcalığı için yaşadım.
Quelle était l'espèrance de vie pour un sous-lieutenant en zone de combat au Viêtnam en 68?
Binbaşı, 1968 yılında Vietnam'da ateş hattında bulunan bir asteğmenin yaşama şansı nedir biliyor musunuz?
Viêtnam, Beyrouth, Panama, Golfe Persique.
Vietnam, Beyrut, Panama, Basra Körfezi.
Si vous pouvez me donner l'espèrance de vie d'un sous-lieutenant largué dans une zone de combat violente, au Viêtnam en 68, je vous dirai tout ce que je me rappelle sur Ca Lu.
Eğer şimdi bana 1968'de Vietnam'da sıcak bölgeye inen bir asteğmenin yaşama şansını söyleyebilirsen Kalu hakkında hatırladığım her şeyi sana anlatacağım.
- Il n'a pas fait le Viêtnam.
- Vietnam'da falan bulunmuş değil.
- Tout le monde tente d'éviter le Viêtnam.
Almanya'da görev alacak mısın? - Herkes Vietnam'dan kurtulmaya çalışıyor.
Pas de Viêtnam.
Vietnam'a gitmeyeceksin.