English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Vous

Vous translate Turkish

2,674,576 parallel translation
Qu'est-ce qui vous prend?
Neyiniz var, efendim?
Dites-le-moi ou vous n'imaginez pas ce que je ferai.
Söyle yoksa ne yapacağımı tahmin bile edemezsin!
Je vous laisserai la vie sauve si vous arrêtez tout de suite!
Beni hemen bırakırsan seni bağışlayacağım!
Vous êtes cinglé!
Sen deli misin?
D'accord! Je vais tout vous dire.
Konuşacağım!
Vous avez enlevé Min-woo pour une transfusion de sang!
Kan nakli için Min-woo'yu kaçırdın!
Je vous ai dit que je n'en savais rien.
Onu tanımadığımı sana söyledim.
Vous comprenez?
Göremiyor musun?
Vous êtes réputé pour dénoncer les hommes d'affaires corrompus.
Şirket yolsuzluklarını ifşa etmekle ünlüsün.
Vous avez dénoncé mon fils.
Benim oğlumu da ifşa ettin.
Vous avez ruiné sa vie pour une dispense de service militaire.
Onu askerlikten muaf ettim diye onu mahvettin.
Vous devez le savoir.
Bilmelisin.
Pourquoi... je vous le dirais?
Neden sana söyleyeyim ki?
Vous avez essayé de me tuer.
Beni öldürmeye çalıştın.
Je vous demande pardon.
Lütfen beni bağışlayın.
Qu'est-ce que vous faites?
Ne yapıyorsun?
Si vous m'aidez, je ferai tout ce que vous voudrez.
Bana yardım ederseniz her şeyi yaparım.
Dites-moi ce que vous savez!
Bildiğiniz her şeyi bana söyleyin!
Si vous survivez à la chute, je vous dirai tout.
Hayatta kalırsan sana istediğin şeyi söyleyeceğim.
Quoi, vous avez la trouille?
Neden? Korkuyor musun?
Vous êtes.
Bu
Je peux vous aider?
Nasıl yardımcı olabilirim?
Où êtes-vous?
Neredesin?
Rendez-vous à votre bureau...
Seninle ofisinde buluşacağım ve...
Il faut vous préparer au pire.
En kötüsüne hazırlanmalıyız.
Ne vous en faites pas.
Endişelenme.
Vous n'avez pas l'air en forme.
Ama çok iyi görünmüyorsun.
Ne vous en faites pas pour moi.
Benim için endişelenme.
J'ai essayé de vous joindre.
Birçok kez aradım.
C'est vous, Yong-hyun Kwon?
Sen Yong-hyun Kwon musun?
Min-woo doit vous croire mort.
Min-woo şimdiye öldüğünü düşünüyor olmalı.
Vous êtes le père de Min-woo?
Siz Min-woo'nun babası mısınız?
OK, écoutez, venez avec moi, s'il vous plait.
Tamam, Bakın, uh, Benimle gelin, lütfen.
Souvenez-vous que Jasper est ici.
Hey, çocuklar, Jasper'ında burada olduğunu unutmayın? Oh, evet.
Alors, vous avez trouvé des infos?
Siz çocuklar, yeni bir şeyler bualbildiniz mi?
Vous savez ce que dise les mexicains à propos du Pacifique?
Meksikalılar oraya ne diyor biliyor musunuz?
Je vous laisse, toi et ta poitrine, un peu d'intimité.
Sana ve göğüslerine biraz mahremiyet veriyim.
Je vous assure, il n'y a aucune chance que Pat nous trouve.
Pat in bizi bulması imkansız.
Les gars, prenez ce que vous voulez, mais moi je prends celui-là.
Hey, biz çocuklar istediğiniz botu alabilirsiniz, ben bunu alacağım.
Mais je voudrais passer cinq minutes chacun à vous dire ce que vous signifiez pour moi.
ama, her kişi için 5 dakika, her kişi derken benim için değerli olanlar.
Je peux vous assurer à 100 %, sans aucune réservation,
Ben yüzde yüz, kesinlikle, pozitif ve hiç bir şeyi rezarvasyona bırakmayacağız
Je vous ai manqué?
Beni hatırladın mı?
Je pense que vous êtes tous ici parce que... vous savez que nous gérons bien votre argent.
Tahminimce, hepinizin burada olma sebebi paranıza iyi bakmamız.
Qu'en dites-vous?
Ne dersiniz?
Je ne vous mentirai pas.
Yalan söylemeyeceğim.
Il vous faisait croire que la crise était la meilleure chose au monde.
Krizin başımıza gelen en iyi şey olduğunu hissetmemizi sağlamıştı.
Il vous intégrait au sein de cette famille... Vous saviez qu'il ferait tout pour prendre soin de vous.
Bu ailenin bir parçası olduğunuzu ve size bakmak için elinden geleni ardına koymayacağını bilirdiniz.
Et je vous promets... que je prendrai soin de vous.
Ve size söz veriyorum size bakacağım.
Amusez-vous bien.
İyi eğlenceler.
Pardon, écartez-vous.
- Affedersiniz, müsaade edin.
Vous voyez ces hommes?
Şuradaki adamları görüyor musunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]