Translate.vc / French → Turkish / Vît
Vît translate Turkish
14,373 parallel translation
Où on vit, ce que l'on fait, qui on est.
Yaşadıklarımız, yaptıklarımız, kim olduğumuz, biz...
Tu te souviens comment on vit.
Nasıl yaşadığımızı hatırla.
Vous vous rendez compte que douche zombie cerveau jouet de garçon vit dans votre maison, baignant dans votre baignoire, manger vos boucles de M. Froot.
Ve defalarca benim ayak saplama. Bunu zombi duş beyin çocuk oyuncak farkında mısın , Senin teknenin içinde banyo, evinde yaşıyor Senin Froot döngüler yeme.
L'un vit, l'autre meurt.
Biri yaşar, biri kalır.
Le mec de Superman vit ici?
Süpermen'deki adam burada oturuyormuş!
Tu es la seule ici qui a exercé la magie de Merlin et qui vit encore pour en parler.
- Çevrede Merlin'in büyüsünden kurtulup yaşamını sürdürebilen bir sen varsın.
Vit sur Kirkwood, juste au coin.
Bu civarda yaşıyormuş.
Pas d'offenses, mais je ne veux juste pas que la vie de Sylvester soit dans les mains d'un type qui vit comme un Gremlin.
Alınma ama Sylvester'in hayatını Gremlin'de yaşayan birine emanet etmek istemem.
- Il vit?
- Yaşıyor mu?
Il vit.
- Yaşıyor.
Seul Dieu décide de qui vit.
- Kimin yaşayacağına karar veren Tanrı'dır.
- Il est allé au paradis, donc il vit.
- Cennete gitti bu sayede hayatta kaldı.
- Il vit?
- Ne gibi haberler?
Tu n'autorises rien. Il vit. Seul Dieu décide de qui vit.
- Bence Tanrı'nız sizi asılı bıraktı bayım.
- Il est allé au paradis, donc il vit.
Şu cennetten bahsedildiğini duymuştum.
Quelqu'un vit ici.
Birisi burada yaşıyor. - Evet.
C'est là où vit ma famille.
Ailem orada yaşıyor.
Mais elle l'est. Elle vit dans tous les ténébreux.
O, bütün Karanlık Olanlar'ın içinde yaşıyor.
On vit au 21e siècle, dans un pays civilisé, et nos députés votent à main levée?
21. yüzyılda medeni bir ülkede yaşıyoruz meclistekiler el kaldırarak mı oy verecek?
Oui, elle vit hors de la ville.
Aynen öyle. Kasabanın biraz dışında yaşıyor.
Elle vit à une heure d'ici.
Bir saat uzaklıkta kalıyor.
Le service immatriculation a son adresse il vit à Brooklyn. - Allons-y.
Motorlu Taşıtlar'a göre, Brooklyn'de oturuyor.
Où vit-elle?
Nerede oturuyor?
Il vit dedans, je pense, à Manhattan.
Orada yaşıyor, Manhattan'da.
Sa mère vit hors de la ville.
Annesi taşrada yaşıyor.
Est-ce que quelqu'un d'autre vit ici? Non, que se passe-t-il?
- Burada yaşayan başka biri var mı?
Je pourrais trouver son nom d'utilisateur ou Ana pourrait nous dire où il vit.
Savunma Bakanlığının yardımı ile Dark Web'de Blockchain'deki Bitcoin kullanımını takip ederek kullanıcı adına ulaşabilirim.
Là où vit Shawn, c'est comme cette incroyable maison fortifiée.
Shawn'ın mekanı yüksek teknoloji ile kuşatılmış kaleler gibi.
ou Ana pourrait nous dire où il vit.
Ya da Ana bize nerede yaşadığını söyler.
Il vit avec moi depuis que mon papa est mort et l'heure de ses pilules arrive...
Babam öldüğünden beri benimle yaşıyor. Haplarını alma saati gelmek üzere.
S'il vous plait, ne lui donnez pas miséricorde tant qu'il vit.
Lütfen ölmeden önce merhamet göstermeyin.
Uhtred, elle vit et est actuellement détenu dans le nord.
Uhtred o hayatta ve kuzeyde bir yerde tutuluyor.
Mais maintenant, je sais que cela est vrai. Elle vit.
Kız kardeşin yaşıyor.
Tu votes pour moi aujourd'hui et l'entreprise de ta sœur vit.
Bugün benim lehime oy ver ve kız kardeşinin şirketi ayakta kalmaya devam etsin.
Dites-moi qu'il vit.
- Hayatta olduğunu söyle.
Elle vit, pour commencer.
O yaşayacak bu da bir şey.
Il vit ici seul?
Burada yalnız mı yaşıyordu?
D'après une recherche internet, il a 24 ans, et il vit à Opal City.
İnternette yazılana göre, 24 yaşında Opal City'de yaşıyor.
40 ans, vit seul.
Tek başına yaşıyormuş.
Elle vit à Key West.
Key West'te oturuyor.
Pendant des années, j'ai entendu l'histoire de la fille qui vit- - mais personne n'a pu la trouver.
Yıllar boyunca sağ kalan kızın hikâyesini duydum. Onu kimse bulamıyordu.
Qui que ce soit, il vit hors du réseau.
Bu adam kimse göz önüne pek çıkmıyor.
On vit ou on meurt ensemble.
Beraber yaşa ya da beraber öl.
Mon contact vit dans le Sprawl.
Sprawl'da bir adamım var.
Ce gars, il vit comme un SDF, mais il se la joue comme Mayweather.
Bu adam, evsiz biri gibi yaşıyor ama Mayweather kadar eşyaya sahip.
C'est à quelques kilomètres de Tavullia, où vit Valentino Rossi.
Valentino Rossi'nin Tavullia'daki evinden birkaç km uzakta yaşıyordu.
Sa famille vit toujours dans le Punjab.
Ailesi hala Pencap'da yaşıyor.
Et deuxièmement, vous devez être conscient du cauchemar orwellien dans lequel ce pays vit actuellement.
Ve ikincisi şu anda bu ülkenin Orwell'in kabusunu yaşadığının farkında olmak lazım.
J'ai trouvé des retraits concordants depuis un DAB dans son voisinage, mais il vit à 16km de là.
Bu mahalledeki bir ATM'den düzenli para çekme aktivitesi buldum ama şahıs yaklaşık 15 kilometre uzakta yaşıyor.
Il y a 3 ans, ils ont achetés un appartement sur Ludlow Street. Devinez qui vit là-bas.
Üç yıl önce Ludlow Sokağında bir mülk satın almışlar.
Je ne sais pas grand chose sur toi, et ce que tu sais sur moi n'est pas très flatteur, alors maintenant qu'on vit ensemble, on devrait peut-être apprendre à se connaître un peu mieux.
Bak, ben seni fazla tanımıyorum,... ve benim hakkında ne biliyorsan muhtemelen çok iyi değildir,... yani şimdi beraber yaşamaya başladığımıza göre,... ben belki birbirimizi daha iyi tanımaya başlarız diye düşündüm.