Translate.vc / French → Turkish / Widow
Widow translate Turkish
60 parallel translation
Dans le canot de sauvetage, une superbe blonde vêtue en "Veuve Joyeuse".
Barın tepesindeki filikada da Merry Widow kıyafeti giyen çok güzel, sarışın bir bayan oturuyordu.
L'homme sort un accordéon de sa poche et joue la valse de "La Veuve Joyeuse".
Gemideki bir adam cebinden akordeon çıkarttı ve Merry Widow valsini çalmaya başladı.
Je me souviens t'avoir vu jouer la Veuve Twankmey au théâtre de Birmingham, en 189...
Komutan, 1890'da Royal Tiyatro'da Widow Twenkey rolünü oynadığınızı hatırlıyorum.
On allait le faire chier à mort... mais la Veuve l'a allumé!
Eh, ona hayatı dar edeceğiz! Gerçi Widow ufak bir ders vermiş ama!
La Veuve, ça va?
Hey Widow, iyi misin?
C'est bon de vous revoir.
Seni gördüğüme çok sevindim, Widow.
Veuve Tartine! Montrez-vous!
Widow, dışarı çık!
La semaine suivante, la veuve Winship.
Bir hafta sonra, Widow Winship.
Apportez la veuve! C'est invraisemblable!
Widow'u içeri alın.
La veuve Winship était enceinte.
Widow Winship, bebek bekliyormuş.
Comment saviez-vous pour la veuve?
Gel. Widow Winship'in bebek beklediğini nasıl bilebildiniz?
Les Van Garrett, la veuve Winship, ton père, Jonathan Masbath.
Van Garrett'lar. Widow Winship. Baban Jonathan Masbath.
Et que la veuve était enceinte mais n'a pas dit de qui.
Widow'un hamile olduğunu biliyordu.
Il a refait son testament juste avant sa mort en faveur... de la veuve Winship?
Van Garrett ölmeden önce yeni bir vasiyetname yazmış. Şey adına... Widow Winship mi?
Il l'avait épousée en secret et tout légué à elle et à l'enfant qu'elle portait.
Van Garrett gizlice Widow'la evlenmiş. Her şeyini doğmamış çocuğuna bırakmış.
Surgit une veuve qui réclame l'héritage. Sa tête tombe.
İlk başta bunun hesabını Widow verecekti.
La veuve devait mourir, puis le valet Masbath.
Widow, elbette ölmeliydi ve tabii bir de Masbath vardı.
Et l'autre jour, la sotte sage-femme me dit que la veuve avait un secret.
Ertesi gün o beyinsiz ebe Killian, bana Widow'un kendisine bir sırrını açığını anlattı.
Si je vois Widow, je lui dirai que t'es dehors.
Widow'u görürsem çıktığını söylerim.
- Faut que j'y aille. - Hé, Widow.
Artık gitmeliyim.
Si tu pensais ce que tu disais, tu sais que ce sera pas facile.
Widow. Teklifinde samimiysen, bu hiç kolay olmayacak.
C'était juste mon ex. Je vous en ai parlé : Widow?
O, sana bahsettiğim eski erkek arkadaşımdı Widow.
Je voulais pas que vous le voyiez parce que Widow, il a pas toujours été parfait, et je savais que vous trouveriez à dire.
Widow, mükemmel biri olmadığı için onu görmeni istememiştim. Benden şüpheleneceğini tahmin etmiştim.
Je peux pas croire que Widow m'ait fait ça.
Bunu bana Widow'un yaptığına inanamıyorum!
- Ouvre, Widow m'attend.
- Kapıyı açın.
Widow, c'est entre toi et moi.
Bu ikimizin arasında bir mesele.
Par sa veuve.
- His widow.
Oui, on a de la "Blue Miss" et de la "White Widow", mais euh... tu vas devoir attendre pour la "OG Kush".
Evet, Blue Miss ve White Widow var ama... OG Kush için biraz bekleyeceksin.
Que faites-vous dehors si tard, Veuve Tartine?
Widow, gecenin bu saatinde ne yapıyorsun?
Veuve, vous prenez le commandement.
Widow, sen komuta edeceksin.
Ici Veuve Noire.
Konuşan, Widow.
Bones S03E01 "The widow s son in the Windshield"
Sezon 3 Bölüm 01 Araba Ön Camındaki Dul'un Oğlu
De quoi faire des veuves.
Uzun mesafeli, widow maker var.
C'est de la White Widow.
Buna Beyaz Dul derler.
Un mélange afghan de Wild Widow et d'AK-47.
Vahşi Dul ve Kaleşnikof harmanı.
Elle portait une robe blanche et un chapeau Merry Widow.
Annemde beyaz bir elbise ve şen dul şapkası vardı.
une autre nuit blanche à Widow's peak.
Geçen gece Widow Tepesi'nde olanlardan.
Man : véhicule abandonné a l'extérieure de widow's peak.
Widow Tepesi'nde terkedilmiş bir araç var.
J'ai fait sauter le N. ( widow : veuve, window : fenêtre )
N'yi silin.
- Frank! - Widow.
- Frank!
- Widow.
- Dul.
Précédemment dans "Red Widow"...
Red Widow'da daha önce...
Et quand tu dis "fumer de la beuh", tu veux dire fumer cette ganja de ouf mélangée avec de la White Widow.
Ot tüttürmek derken asıl demek istediğin şeydi "sağlam bir cigaralığı White Widow'a karıştırıp tüttürmek"
- Black Widow a besoin d'aide.
- Black Widow yukarıda.
Toi, Thor, Hawkeye et Widow pour l'une.
Birinde sen, Thor, Hawkeye, ve Kara dul.
Widow...
Dul...
Punisher et Black Widow.
Cezalandırıcı ve Kara Dul.
La veuve Winship.
Widow Winship.
ENVOI... 2x02 Black Widow
NCIS : Los Angeles # 02x02 - Black Widow
"K-19, The Widow Maker" ( K-19 :
" K-19 :
- Que fais-tu ici, Black Widow?
Burada ne işin var Kara Dul?