English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Window

Window translate Turkish

47 parallel translation
Combien vaut "Ce chien dans la vitrine"?
"Doggie in the Window?" ne kadar sattı?
La dernière fois qu'on parlait de lui, il était vers Window Rock. Mais qu'est-ce qu'il fait par ici?
Son duyduğumda, Window Rock'ın oralarda görülmüştü.
Ce soir, nous allons montrer un de vos films, Rear Window, avec lequel Alfred Hitchcock a remporté un grand succès peu après.
Bu akşam filmlerinizden Arka Pencere programımızda. Birkaç hafta sonra Alfred Hitchcock onunla büyük başarı sağlamıştı.
Come on over here at the window, l wanna show you something.
Pencereye gelin, size bir şey göstereceğim.
Elle a été rétrogradée comme guichetière.
She got demoted to drive-up window teller.
- Dans le foyer, par la fenêtre.
- I was in the rec room. It came in the window.
Vendredi soir, j'étais sous ta fenêtre sous une pluie battante... hurlant ton nom des heures durant.
Friday night I stood outside your window in the rain screaming your name.
- On. - Window heat.
- Pencere ısıtıcılar?
Il faisait ce truc que l'on appelle "window washer".
Gözü sürekli onun üstünde olurdu.
Ce qu'ils aimaient c'était "How Much is that Doggie in the Window?"
How Much is that Doggie in the Window? türü popüler şarkılardı.
Nigga, you s a window shopper
Zenci, sen ancak vitrinlere bakarsın
Nigga, you s a window shopper ln the jewelry store Looking at shit you can t buy
Zenci, sen ancak vitrinlere bakarsın Mücevher dükkanında Satın alamayacağın şeylere bakıyorsun
Nigga, you s a window shopper ln the dealership Trying to get a test drive
Zenci, sen ancak vitrinlere bakarsın Araba satıcısında Deneme sürüşü yapmak istiyorsun
l think I know why Nigga, you s a window shopper
Nedenini biliyorum galiba Zenci, sen ancak vitrinlere bakarsın
On n'a pas fait ça depuis le magazine Balboa Bay Window.
Balbow Bay Window Dergisi'nden beri yapmamıştık bunu.
BALBOA BAY WINDOW Préservons sa pureté!
GERÇEKÇİ OL
Le premier exemple, Saboteur. Rear Window.
İlk örnek Saboteur,... Rear Window.
♪ He rolls down his window and he started to say ♪
# Camını indiriyor ve söylemeye başlıyor
You're a candle in the window On a cold, dark winter s night
* Sen soğuk bir kış gecesinde * * camda titreyen bir mumsun *
- Le canne hache. - Le caniche.
"Window-Hammer."
Want you in my rear window Baby, it s sick
* Dikiz aynasında görmek istiyorum seni güzelim, hastasın sen *
Rear Window *. Je sais.
Rear Window gibi, biliyorum.
Looking out of the window
* Pencereden bakarak *
Avec la chanson de Melissa Ethridge, Come To My Window.
Melissa Ethridge'den "Come To My Window" söyleyebiliriz.
"M. Wu est un laveur de vitres maintenant" Rien que pour toi, George
"Mr. Wu's A Window Cleaner Now." Al bakalım George.
[Yeah, just a heads-up on the car window deal.] Ouaip, les affaires de la fenêtre de la voiture auront la tête haute.
Araba penceresi hakkında bilgi vereyim.
C'est comme si soudain mon jugement était passé par la fenêtre.
It's like suddenly my judgment's gone out the window.
♪ If I just listened to it ♪ ♪ Right outside the window ♪
* Eğer dinlersem sesini, penceremin yanı başında *
J'ai fait sauter le N. ( widow : veuve, window : fenêtre )
N'yi silin.
♪ The music up, the window s down ♪
* Müzik bangır, bangır, camlar açık *
" Now you re smiling out the window of that crummy hotel
"Şimdi Washington Square'e şu döküntü otelin camından gülümseyerek bakıyorsun."
C'était un numéro du magazine Bay Window qui lui nuirait le plus. Contre le mariage gay, elle marie un gorille
Aslında Lucille'in itibarını eşcinseller nezdinde en çok zedeleyen şey The Bay Window dergisinin bir sayısıydı.
Tellement sexy qu'un prêtre pourrait faire un trou dans un vitrail.
'çok seksi, he'd make a priest kick a hole in a stained-glass window.
J'ai justement regardé "Fenêtre sur cour" la semaine dernière.
Daha geçen hafta "Rear Window" u izledim.
Putain de Windows de merde!
Sıçtığımın Window $'u!
Let's sit by the window.
Pencere tarafına oturalım.
♪ moon in the window and a bird on the pole ♪
# Penceredeki ay ve direkteki bir kuş #
Il y a une séance samedi matin de Rear Window, ils le jouent à cet ancien théâtre...
Bu Cumartesi gölün oradaki eski sinemada " Arka Pencere'nin matinesi var.
Il y a une merveilleuse dernière phrase. "The sky out of my window has gone real blue now."
Bu güzel bir son cümle. "Penceremden görünen gökyüzü masmavi oldu şimdi."
Outside my window
♪ Outside my window ♪
Le-window.
Le-pencere için.
Nous devons juste sortir rapidement d'ici and quietly... we can, we can go out the window.
Buradan bir an önce çıkmalıyız. Sessizce camdan çıkabiliriz.
" "IN THE WINDOW OF A DEPARTMENT STORE" "
Getir! Haydi!
Ep.1-18 Rear Window
Tru Calling :
# Put a candle in the window PointCorp soupçonnée de corruption
Yozlaşma Soruşturmasının Hedefi PointCorp
On l'appelle le guichet anonyme.
It's called the anonymous window.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]