Translate.vc / French → Turkish / Y
Y translate Turkish
1,344,067 parallel translation
Il est mort en service il y a une semaine.
Önceki hafta görev başında öldürüldü, hanımefendi.
On y va. On nous traque.
Avlanıyoruz.
Mais Julie... sache qu'il n'y a pas d'endroit plus sûr qu'ici, pour Mary et toi.
Ancak Jules, bilmen gerek ki sen ve Mary için olduğumuz yerden daha güvenli bir yer yok şu anda.
Il y a un an, vous auriez pu y mettre un terme.
Bir sene önce, bu eroin işine bir son verebilirdin.
On pourrait y aller.
Belki gidebiliriz diye düşünmüştüm.
J'ai du mal à voir Patricia.
Patricia'yı beni kiraladığından beri çok az gördüm.
- Je veux vous voir.
Buluşmalıyız..
Sinon je peux lancer un avis de recherche du FBI. Il y a du monde qui le cherche.
Veya Büro'da kayıp kişi formu doldurup her türlü kaynağın onu aramasını sağlayabilirim.
Vous avez eu 6 ans pour régler ce compte.
Bu pisliği gömmek için altı yılın vardı.
Tâchez d'éviter la catastrophe.
Yıkıcı olmasına izin verme.
Mon unité n'y peut rien.
Takımım bu konu hakkında bir şey yapamaz.
Je me fais servir mon café par des généraux, capitaine.
İki yıldızlı generaller bana kahve yapıyor... Yüzbaşı.
On y revient.
- Yeniden başladık.
Qu'est-ce qu'il y a?
Neyin hakkında?
Pendant ce temps, j'ai des affaires urgentes aux États-Unis et aucun moyen de m'y rendre.
Bu arada Amerika'da acil bir işim var ve oraya ulaşmanın bir yolu yok.
- Vous êtes sûr? - J'ai passé 30 ans à bâtir un réseau d'espions, d'informateurs, de patriotes, de traitres.
- Yıllardır casuslardan, muhbirlerden vatanseverlerden, hainlerden oluşan bir istihbarat ağı kurdum.
Juste l'histoire d'un meurtre il y a 15 ans, d'une fille de sénateur qui a acheté de la cocaïne coupée avec de la kétamine.
Sadece kokain kullanan, senatörün kızı hakkında bir yıl önceki bir cinayet hikayesi.
15 ans après, c'est un miracle de trouver quelque chose.
15 yıl sonra ha? Bir şey bulursak, bu bir mucizedir.
Elisabeth, vous pouvez remuer tous les contacts du Bureau, mais quand il s'agit de la mort et de l'autopsie... il n'y a qu'une technicienne qui a des capacités parfaitement inégalables.
Elizabeth, bürodaki her Rolodex'e hayran olabilirsin. Ancak iş, ölüm ve doğum olaylarına gelince eşi benzeri olmayan, Allah vergisi becerilerle donanmış bir teknisyen var.
- Dommage collatéral. Pour attraper Raymond, il me faudra peut-être accéder à ses ressources, y compris vous.
Raymond'ı alt etmek için sen de dahil olmak üzere ona imkan sağlayanları da alt etmem gerekebilir.
Je ne le suis pas non plus, surtout après tout ce que nous avons essayé pour anéantir Reddington.
Ben de istemem. Özellikle Reddington'u yıkmaya çalıştığımız onca şeyden sonra. Fakat Keen'den bahsetmiyorum.
J'ai subi un lavage de cerveau en pensant que le conseiller de la sécurité nationale du président avait enlevé un témoin oculaire sur le meurtre qu'elle a commis.
Başkanın güvenlik danışmanının katili olduğu bir cinayetin tanığını kaçırdığını düşündüren bir beyin yıkama operasyonu geçirdim.
Le lavage de cerveau, hein?
Beyin yıkama, ha? Hadi ama.
Allons-y.
- Nereye gidiyoruz Julian?
Allez, depuis combien de temps on le traque?
Kaç yıldır onu takip ediyoruz değil mi?
Il y a danse à l'école ce soir.
Bu gece okulda bir dans var.
Qu'y a-t-il ici, madame Grant?
Burada ne var Bayan Grant?
Pryor a pu sortir en soins palliatifs à Baltimore il y a deux semaines.
Pryor, iki hafta önce Baltimore'da bir hastaneye serbest bırakıldı.
Si il y a un accord à passer, je le ferai avec l'Agent Ressler.
Bir anlaşma yapılacaksa, Ajan Ressler ile yapacağım.
- Clairement vous voulez continuer comme ça, c'est pourquoi il y a un accord à conclure. - Il ne sait rien.
Hiçbir şey bilmiyor.
Impossible. Quand il s'agit d'instinct de survie, il y a une seule personne à qui je suis plus dévoué que Raymond, et vous le recherchez.
Kendi kendini koruma söz konusu olduğunda Raymond'dan daha fazla bağlı olduğun tek bir kişi var.
Je suis membre d'une équipe qui n'existe pas.
Var olmayan bir ekibin parçasıyım.
Six ans pour accident de la route, dehors après quatre pour bonne conduite.
Ağırlaştırılmış araç saldırısına altı yıl. İyi davranış için dört yıla düştü.
Mais il n'y a pas vraiment de marché pour le sadisme.
Ancak açık sadizm için gerçekten bir pazar yok.
Les crimes de revanche, par contre? Il y a une mine d'or.
Öte yandan suçların intikamı işte tam bir altın madeni.
Il n'y a presque rien aussi satisfaisant que la vengeance, vouloir blesser quelqu'un parce que vous avez mal.
İntikam kadar tatmin edici hiçbir şey yoktur. Zarar gördüğün için birine zarar vermek istemek.
Jusqu'à ce que vous vous rendez compte qu'il n'y a pas de Dieu et que vous avez commis des péchés pour lesquels il n'y a pas de pardon.
Ta ki Tanrı diye bir şeyin olmadığını ve kefareti olmayan günahlar işlediğini anlayana kadar.
Étonnamment applicable après toutes ces années.
Bunca yıl sonra bile şaşırtıcı derecede geçerli.
Je veux croire qu'il y a une autre façon.
Başka bir yol olduğuna inanmak istiyorum.
Terminé. Reddington, il doit y avoir un autre moyen.
Reddington, başka bir yolu olmalı.
Il y a en un autre sur notre aile au sud.
Güney tarafımızda bir tane daha var.
Il y a des snipers dans les arbres.
Ağaçlarda keskin nişancılar var.
Cela fait plus d'un an que vous refusez.
İlk reddedişinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti.
Je pense que la vieillesse y est pour beaucoup, on devient indifférent.
Ayrıca yaşlılığın bir tür önyargısızlık getirdiğini düşündüm.
Quand j'ai commencé mes études à la FAAP, il y avait beaucoup d'homosexuels, c'était très bohème.
Orada pek çok homoseksüel vardı ve bu oldukça iddialıydı.
T'y vas armé?
Hey, o sebepten dolayı mı taşıyorsun onu?
J'ai déjà essayé.
Geçen yıl ölmüş.
Allons-y.
Nereye gidiyoruz?
J'y vais maintenant.
Şimdi oraya gidiyorum. Sadece bir çanta toplamam lazım.
- Bien, bien. tu as eu un lavage de cerveau, non?
Beynin yıkandı ha?
Je suis sorti de prison il y a deux semaines.
Bayan, hapishaneden iki hafta önce yeni çıktım daha.