Translate.vc / French → Turkish / Zone
Zone translate Turkish
12,098 parallel translation
J'ai une question. As-tu été créé dans cette zone fantôme?
Bu civarda mı doğdun diye sorabilir miyim?
"Le monstre de la zone fantôme".
"Hayalet Şehrin Canavarı."
Ils sont dans la zone fantôme!
Terk edilmiş şehirdeler.
" dans la zone fantôme, qui nous a vaincus.
"... terk edilmiş bölgede acımasız bir canavar ile karşılaştık. "Lakin yok etmeye gücümüz yetmedi."
"d'une force stupéfiante dans cette zone."
"... bölgede güçlü canavarların olduğuna dair söylentiler var. "
T'as entendu parler du monstre de la zone fantôme?
Duydun mu? Hayalet Z Şehri'nde yaşayan canavarlar varmış.
Problème il y a une douzaine de prêteurs sur gages dans cette zone.
Sorun şu ki, o bölgede bir düzine rehineci var.
Ils ont également parlé à un autre couple propriétaire d'une entreprise dans la zone, selon eux, il est toujours calme comme ça.
Evet, bölgedeki bir kaç dükkân sahibiyle görüştüler. Onlar da hep böyle sessiz olduğunu söylemiş.
C'est en zone dangereuse?
- Burası güvensiz bölge mi diyor?
Oui, une zone rouge.
- Evet, kırmızı bölge.
On balaie le verre et on dégage cette zone.
Camları süpürüp bölgeyi temizleyelim.
Nous avons étendu notre zone de recherche, avons trouvé un rapport de police d'une femme échouée sur la rive à 28 km d'où Emilio a vu ta mère sauter.
Aradığımız alanı genişlettik, Emilio'nun annenizin atladığını gördüğü yerden 30 kilometre açıkta bir kadın bulunduğuna dair bir kaza raporu bulduk.
La police a bouclé toute cette zone par sécurité.
Oranın etrafı çevirilmiş vaziyette.
Mon collègue Steve Glynn a sillonné toute cette zone pour essayer de le trouver.
Meslektaşım Steve Glynn arabayla bölgeyi dolaşarak onu bulmaya çalıştı.
Mais il a détecté une zone d'activité inhabituelle, quelque part ici.
Ancak buralarda bir yerde sıradışı etkin bir bölge buldu.
Chaque atome d'ion de cette zone est... inversé, on peut dire ça comme ça.
Bu bölgedeki tüm iyonlar sanırım size göre tersine şekilde.
Mais en gros, il a dit qu'il existait un genre de zone, et qu'il y aurait un passage là-bas ou je ne sais quoi.
Ama aslında bir bölge ve geçit gibi bir şey olabileceğini söyledi.
La cible se dirige vers la zone B.
Hedefi B noktasına yönlendiriyoruz.
Les promesses faites à un petit garçon ne retiennent pas l'eau dans la zone.
Küçük çocuklara söz vermenin elle tutulacak bir tarafı yok.
- La zone autour de la propriété des Avery qui était interdite au public?
- Resmî görevliler dışındakilerin girmesinin yasak olduğu Averylere ait araziye, değil mi?
Tout le monde a pris sa voiture. On avait une carte avec la zone qui nous était attribuée, pour qu'on couvre tout.
Herkes araçlarına binip onlara verdiğimiz haritalara göre belirlenen yollara gitti.
La zone de Manitowoc, près de chez les Avery...
Gidiş geliş. Manitowoc Bölgesinde Averylerin arazisine yakın yolların.
J'ai justement zoomé sur cette zone.
Görüntüyü iyice yakınlaştırdım.
La zone qui a été excavée, quelle taille faisait-elle?
Peki şu kazılan yerin aşağı yukarı büyüklüğü neydi?
Tous les os retrouvés dans cette zone ont été jetés ensemble dans une boîte.
O alandan toplanan her şey tek bir kutunun içinde toplanmıştı.
- Une zone de 1,20 m sur 1,50 m...
Bahsettiğimiz bu 120'ye 150'lik alan...
- Pensez-vous, comme le Dr Eisenberg, que la zone derrière le garage de M. Avery était probablement le lieu de crémation initial?
- Doktor Eisenberg'in cesedin asıl yakıldığı yerin muhtemelen Bay Avery'nin garajının arkası olduğu yönündeki görüşüne katılır mısınız?
Dans cette zone, on trouve de nombreuses taches qui sont... MORPHOANALYSTE DE TRACES DE SANG En gros, ce sont des éclaboussures dues à un transfert de contact.
Bu kısımda çok sayıda kan lekesi var ve tümü temas yoluyla bulaşmış kan lekesi.
Elles se tenaient dans cette zone et attiraient mon attention vers cette rangée de véhicules.
Şu bölgede duruyorlardı ve bana şu sıradaki araçları işaret ediyorlardı.
"J'ai commencé un registre pour marquer le nom des individus qui approchent de la zone autour du véhicule."
"Aracın yakınındaki bölgeye yaklaşan şahısların isimlerini kaydetmeye başladım."
Qui habitait dans cette zone?
- O civarda başka kimler yaşıyordu?
Vous voudrez peut-être rejoindre une zone d'observation.
Manzara Odasına gitmek isteyebilirsiniz.
Je vais à la zone d'Hibernation, vérifier nos modules.
Ben kapsül odasına gidip kapsüllerimizi kontrol edeceğim.
Sauveur 1-0, la zone d'atterrissage est dégagée.
Kurtarıcı 1-0 iniş bölgesi temiz.
Tu l'as toujours, D-Zone.
Sende o ateş hâlâ var ahbap.
Charlie. Dites au commandement de préparer le labo dans la Zone 51.
Charlie komutana 51.
Tous les vaisseaux évacuent la zone.
Tüm savaşçılar patlama alanını boşaltsın.
Ils sont en route pour la Zone 51!
51. Bölge'ye doğru gidiyorlar.
Le point de ralliement pour tout avion restant est désormais la Zone 51.
Kalan tüm uçaklar için buluşma noktası 51. Bölge'dir.
Zone 51.
51. Bölge, 51.
Zone 51.
Bölge.
La zone 51 est encore à 120 kilomètres.
51. Bölge'ye daha 120 km var.
Lieutenant Whitmore, dégagez de la zone d'explosion.
Teğmen Whitmore, patlama alanını temizleyin.
Elle nous emmène droit sur la Zone 51.
Bizi doğrudan 51. Bölge'ye doğru götürüyor.
D'où viens-tu, déjà? Zone deux.
- Nereden gelmiştin?
Il vient de la zone deux.
2. Bölge'den geldi.
Que te dit ton expérience dans la zone deux à propos de ça?
2. Bölge tecrübelerin bu olanlar için ne diyor?
États-Unis d'Amérique Zone du canal de Panama
Amerika Birleşik Devletleri Panama Kanal Bölgesi
Depuis 1903, la zone du canal était un territoire contrôlé par les États-Unis en plein cœur du Panama.
1903'den beri, Panama'nın kalbi olan Kanal Bölgesi, Amerika'nın kontrolü altındaydı.
Frontière entre la ville de Panama et la zone américaine du canal
Hadi. Panama ve ABD Kanal Bölgesi arasındaki sınır
Nous n'avons pas plus le droit ni de raisons de céder la zone du canal de Panama que nous n'en aurions de céder l'Alaska.
Bizim, Panama Kanal Bölgesi'ni vermek için Alaska'yı vermekten daha çok ne sebebimiz ne de hakkımız var.