Translate.vc / French → Turkish / Zoom
Zoom translate Turkish
824 parallel translation
Je me demande si c'est bien d'observer un homme avec des jumelles et un zoom.
Bir adamı dürbün ve uzun odaklı mercekle izlemek ahlaka sığar mı bilmiyorum.
Reconnecte le tuyau d'arrivée d'essence et... zoom.
Sadece yakıt hortumunu takıyorsun ve o... pssst.
Elle s'est penchée pour vous passer le café. Vous l'avez enlacée et... zoom!
Kahveyi almak için eğildi sen de onu yakalayıp mutfak masasına yatırdın ve yapıştırdın.
Est-ce qu'il y a... un zoom?
- Şeyi var mı... zoom'u?
Oui, je vais vous montrer comment ça marche.
Zoom'un nasıl çalıştığını size göstereceğim.
Zoomez jusque là-bas. D'accord.
Haydi odanın öteki ucuna zoom'layalım, tam oraya.
Zoom back camera.
Kameraya bakın.
Mais faisons un zoom sur la zone.
Ama bölgeye yakından bakalım.
- Donnez-moi un zoom.
Vizörü verin.
Caméra deux, zoom arrière sur la fenêtre.
- Sonra geniş açı alıyoruz.
Tu sais ce que c'est? Un zoom.
Zum objektifi.
Avec le zoom, tu fais ça.
Şimdi zum yapıyorum...
Et là, vous avez une caméra qui a un zoom de 1 à 100.
TV kameran burada, 1 00'den 1'e zum mercekli.
- Essaye le zoom. - Le zoom.
Zum yapmaya çalış.
Fais un zoom.
Yaklaş.
- Ka-za-zoum!
- Ka-za-zoom!
- L'autre caméra...
- Evet. - Diğeri de zoom mercekli.
Cela sert à prendre des plans serrés.
Zoom merceği var.
Puis on zoom sur l'orignal.
Sonra ren geyiği kafasına zoom yapmalıyız.
Tu as un zoom?
Yakınlaştıran objektifin var mı?
Zoom avant.
Yaklaşabilirsin.
Zoom arrière... sur une brindille, une branche, pour finir sur la forêt immaculée.
Sonra bir filize odaklanacağız... bir ağaç dalına... ardından da koskoca bakir ormana.
- Un zoom pour fêter ça.
- Kutlama zoom'u.
Savoir que le japonais avait juste l'image avec son appareil-photo mais dans la réalité qui utilise le zoom comme un télescope.
Onun benim başka yerlerimi çektiğini çok iyi biliyordum.
Vas-y, zoom.
Yakınlaştır.
Ingeborg, fais un zoom sur la tête de ce saoulard.
lngeborg, şu sarhoşun kafasına yakınlaştır.
Le zoom, tu connais?
Nasıl yakınlaştıracağını biliyor musun?
C'est un zoom numérique.
Dijital zoom yapılmış!
C'est ce qu'il a utilisé.
Geri zekalı dijital zoom kullanmış.
Il y en a des centaines avec un tel zoom.
Dijital zoomu olan kaç kamera vardır? 5.000? 10.000?
J'ai trouvé. "Zoom numérique : la partie centrale de l'image..."
Burada : "Dijital zoom, tam yakınlaştırma, çarpı on büyütme."
Zoom numérique!
Dijital zoom. İşte burada.
Bien-sûr, laisse-moi sortir le zoom.
Olmaz! - Mikroskobik canlılar belgeseli çekelim.
Comment c'est, le zoom arrière?
Bekle, Zoomu nasıl kapatıyoruz?
Essaie un zoom arrière.
Küçültmeye çalış.
Essaie encore un zoom arrière.
Uzaklaştır.
- Zoom vers la gauche.
- Sola zum yap.
Zoom avant!
Ön plan.
- Zoom avant.
Yakın plan.
- Faites un zoom là-dessus. On dirait un encodeur américain.
Amerikan kodlayıcısına benziyor.
Et donne-moi un beau zoom bien lent... en commençant par un gros plan médium sur la queue.
Güzel bir yakın çekim yap. Ve sen, çok güzel yavaşca zoomla, dalgaya hafif yakın çekimden başla, geniş açı alırken tüm çekimi göster.
Je vais faire un zoom avant... supprimer le fond sonore, et on verra ce qui nous reste.
Sadece görüntüyü büyütmem... ve arka plandaki gürültüyü yok etmem yeterli.Bakalım elimizde ne var.
Zoom sur la livraison.
Attığı yeri odakla.
Zoom, par trois.
Yaklaşın.
- Faites un zoom, s'il vous plaît.
- Yakınlaştır, lütfen.
- Comment c'est, le zoom arrière?
- Nasıl uzaklaştırıyoruz?
- Mulder, allez à l'entrée ouest. - Faites un zoom.
Mulder, batı girişini al.
Zoom de la caméra.
Kamera yakınlaşır.
Tu ne peux pas pénétrer mon cerveau avec un zoom.
Hiçbir şey anlamıyorsun ve ömür billah anlamadın da! O yaklaştırıcı mercek ile beynimin içine giremezsin!
" Zoom.
"Zum"
Zoom.
Yakınlaştır.