English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Âs

Âs translate Turkish

4,514 parallel translation
- Non, je suis comme toi, je suis pas amoureux.
Değmez. Senin gibiyim. Âşık olmadım.
- Je suis pas amoureuse de toi.
Çünkü sana âşık değilim.
Vous me faites suivre. A moins que vous ayez le béguin pour moi, je présume qu'il y a une raison.
Ya bana âşıksın, ya da beni takip ettirmenin başka bir sebebi var.
A moins que vous ayez le béguin pour moi, je présume qu'il y a une raison
Ya bana âşıksın, ya da beni takip ettirmenin başka bir sebebi var.
Tu étais amoureuse de lui.
Ona âşıktın.
Rose veut voir un couple heureux un couple chaleureux, qui communique, deux personnes qui s'aiment.
Rose bu söyleşide mutlu, sıcak, birbirine bağlı bir çift birbirine âşık iki insan görmek isteyecektir. Onların istediği siz değilsiniz.
Et là, vous pourrez vous embrasser et tomber amoureux
Sonra öpüşüp, birbirinize âşık olup...
Elle me fait penser à une jolie petite italienne au lycée dont tous les irlandais étaient amoureux.
Bana, lisede İrlandalı oğlanların hepsinin âşık olduğu güzel İtalyan kızı hatırlatıyor.
On ne choisit pas de qui on va tomber amoureux.
Kime âşık olduğunu kontrol edemezsin.
Pourquoi m'avoir dit que tu m'aimais?
Öyleyse neden bana âşık olduğunu söyledin?
Vous étiez amoureux.
Siz birbirinize âşıktınız.
Je pense qu'un jour, tu rencontreras quelqu'un de nouveau et tu tomberas follement amoureux et tu l'oublieras sans même le réaliser.
Bence bir gün yeni birisiyle tanışacaksın ve ona sırılsıklam âşık olacaksın. Ve fark bile etmeden onu geride bırakmış olacaksın.
En tant que famille, que ton unique frère encore vivant, je demanderais que tu me fournisses cette opportunité de ressentir, de me soucier, d'aimer.
Ailen, hayattaki tek erkek kardeşin olarak bana bir şeyler hissetmek, bir şeylere değer verme, âşık olma fırsatını sunmanı isterim.
Je pense que Michael est toujours amoureux de vous
Bence Michael hâlâ sana âşık.
Il y a ce garçon. Je suis totalement amoureuse de lui.
Benim de çok âşık olduğum bir çocuk var.
Sache que je n'ai jamais été amoureux de Pia.
Sana söylemek istedim, Pia'ya hiçbir zaman âşık olmadım.
Oui. Si je te demande de changer trop de choses en toi, tu ne seras plus l'homme dont je suis tombée amoureuse.
Kendinle ilgili birçok şeyi değişmeni istersem âşık olduğum adam olmayacaksın ki.
Je l'aimais.
Ona âşıktım.
Nous avons été mariés durant 20 ans, et nous nous aimions, Inspecteur.
20 yıldır evliyiz ve birbirimize âşıktık, Dedektif.
Vincent et moi étions amoureux.
Vincent'le birbirimize âşıktık.
Aimer quelqu'un, se faire confiance.
Birine âşık olduğunda onlara güvenmek zorundasın.
Quand tu étais alors avec un autre homme... un... un homme que tu aimais, par exemple.
Sen başka bir adamla olduğun zamanda ; âşık olduğun bir adamla, örneğin.
Mlle Susan, je n'ai jamais su ce que c'était de m'allonger avec un homme que j'aime.
Bayan Susan, âşık olduğum bir adamla yatmanın nasıl bir şey olduğunu hiç bilemedim.
Je pense qu'ils sont amoureux.
- Bence birbirlerine âşıklar.
Tu as fait tous les mauvais choix, et de tous les choix que j'ai fait, celui-ce sera probablement le pire, mais je ne suis pas désolée d'être amoureuse de toi.
Hep yanlış seçimler yaptın ve benim yaptığım tüm seçimler arasından bu en kötüsü olacak ama sana âşık olduğum için üzgün değilim.
J'ai été amoureux.
Ben âşık oldum.
J'ai craqué pour le mauvais type, et... il m'a brisé le cœur.
Yanlış adama âşık oldum ve o kalbimi kırdı.
Je suis amoureuse de toi, pas de ton frère.
Ben sana âşık olmuştum, ağabeyine değil.
Ça peut sembler terrible, mais les mecs tombent très facilement amoureux de moi.
Kulağa çok korkunç gelecek ama erkekler bana çok kolay âşık oluyor.
Et quand c'est le cas, ils...
Âşık olduklarında da bir türlü durmuyorlar.
Nous sommes amoureux.
Biz birbirimize âşığız.
Je suis un peu amoureux d'elle.
Ona âşık oldum galiba.
Je l'ai vu, j'ai adoré.
Gördüm, âşık oldum.
J'ai vu, j'ai adoré.
Gördüm, âşık oldum.
Il est amoureux de moi.
O bana âşık.
Pour qu'il tombe amoureux de moi et m'offre un collier.
Bu sayede bana âşık olsun da bir kolye versin diye.
C'est pas comme si on était amoureux ou quoi.
Âşık falan değiliz sonuçta.
Tu es amoureux d'elle ou tu es amoureux de moi?
Ona mı âşıksın yoksa bana mı?
Je veux dire, tu ne peux pas raisonner à être amoureux ou pas.
Ne mantıklı düşünüp âşık olunur ne de o aşktan vazgeçilir.
Parce qu'aimer est la meilleure chose que nous faisons.
Çünkü yapabildiğimiz en iyi şey âşık olmak.
Parce qu'une liste de voeux ne peut couvrir une vie où j'évolue et je change avec toi, où j'élève des enfants avec toi où je tombe de plus en plus amoureux de toi chaque jour qui passe,
Çünkü belli sayıdaki yemin seninle gelişeceğim değişeceğim çocuklar yetiştireceğim ve her geçen gün daha da âşık olacağım bir ömre yetmez, Lily Aldrin.
Parce l'amour est ce qu'on fait de mieux.
Çünkü yapabildiğimiz en iyi şey âşık olmaktır.
Elle est folle de moi aussi.
O da bana deli gibi âşık.
Un Don Juan!
Bizim oğlan âşıkmış.
Il est canon et amoureux de moi.
Adam hem yakışıklı hem de bana âşık.
Je suis amoureux de cette interne, mais je ne lui dirai pas.
Dışarıdaki stajyere âşığım ama bunu ona söyleyemiyorum.
Ouais, bien, non, je.... je savais... que j'allais tomber amoureux de toi.
Aslında emin oldum. Sana âşık olacaktım.
Le côté positif, en attendant, on est toujours amoureux.
Bu esnada, biz de birbirimize yeniden âşık olabilme şansına sahibiz.
Qu'est-ce qui t'en rend si sûr?
Âşık olacağımızı nerden biliyorsun?
Je lui ai dit qu'on était amoureux.
Âşık olduğumuzu söyledim.
On était assis sous les étoiles et j'ai vu cette étincelle que j'aimais dans ses yeux.
Yıldızların altında oturuyorduk ve ona âşık olduğum zamanlarda gördüğüm o parıltıyı gördüm gözlerinde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]