English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Ètre

Ètre translate Turkish

87 parallel translation
- Vous devez ètre fatiguée.
- O uzun yolculuk seni yormuş olmalı.
Je veux ètre à ses côtés dans le danger.
Eğer tehlikedeyse, ben de yanında olmak isterim.
On pourrait vous ètre utiles, lui et moi.
Bana ve bu Winchester'a ihtiyacın olabilir, Curley.
Mon mari, le capitaine Mallory, devait ètre ici.
Ama kocamın, Yüzbaşı Mallory'nin, burada olduğu söylendi bana.
Je ne veux plus en ètre séparée!
Daha fazla ayrı kalmayacağım.
Et Lordsburg... peut-ètre.
... ve Lordsburg yolcusu kalmasın.
Je veux bien ètre pendu!
İnanamıyorum!
J'y trouverai peut-ètre du travail.
Belki bir iş bulurum.
Moi aussi, et... je m'avance peut-ètre trop, mais... je vous regardais avec ce bébé, celui de l'autre.
Benim de yok, ve belki kendi kendime gelin güvey oluyorum ama sizi o bebekle gördüm. Öbür kadının bebeğiyle.
Mme Mallory et sa fille ne partiront pas avant d'ètre hors de danger.
Bayan Mallory ve çocuk tehlikeyi atlatana dek seyahat etmelerini yasaklıyorum.
Il faut partir avant d'ètre découverts!
Bence Apaçiler bizi bulmadan önce gidelim.
Docteur, sans ètre regardant, j'estime...
Doktor, sizden örneklerimi esirgemiyorum ama ben...
On se battra peut-ètre avant Lee's Ferry.
Sinirin, biz iskeleye varmadan evvel olası bir çatışmada işe yarayabilir.
Le Kikui est peut-ètre bien l'instigateur.
Bizi sindiriyorlar.
- Il ne sait peut-ètre rien.
- Belki de bir şey bilmiyordur. - Hiçbir şey söylemem!
Il a beau ètre dèpenaillè, c'est un vrai samurai!
Bizden para dilendi.
Vous attendez sans faute le signal... je veux ètre sûr que le Gouverneur sera sauf.
İyi anlaşıldı mı? Katiyetle işaretimi bekleyeceksiniz...
Nous avons laissé échapper ce détail... peut-ètre que l'ennemi aussi...
Çok geç. Bu ayrıntıyı gözden kaçırdık... belki düşman da kaçırır.
Elle pense ètre la seule à travailler.
İş yapan tek kişinin kendisi olduğunu zannediyor.
Tu dois ètre prudent quand tu conduis ta voiture.
Arabanı kullanırken acele etme sakın.
Nous arrivons du fond des temps... cheminant silencieusement à travers les siècles... menant en secret maintes vies... luttant pour ètre là, à l'heure de l'assemblée... quand les derniers se battront jusqu'au dernier.
Tüm zamanların en başından geliyoruz... sessizce asırlar arasında hareket ediyoruz. Birçok gizli hayatlar sürerek... Toplantı zamanında orada olmak için savaşıyoruz...
Le Labo doit ètre informé comme la Criminelle.
Cinayet masasıyla birlikte adli tıbba da haber verilmeli.
Je l'ai peut-ètre comblée comme tu ne l'as jamais fait... et secrètement, elle aspirait à mon retour.
Belki de ben ona senin hiç veremediğin bir şey vermişimdir. Ve gizlice, benim dönüşümü bekliyordu.
Peut-ètre que mes parents me cherchent.
Sanırım ailem beni arıyorlardır.
Va voir Papa et Maman et attends. Tu en auras peut-ètre dans tes rèves.
Annenin ve babanın yanına dön ve onların anlattığı masalları dinle belki bir tanesinde düşlerini bulursun.
- Peut-ètre bien.
- Nasılmı? .
Ca n'a pas à ètre comme ca!
Herşey aynı olmak zorunda değil!
Ce n'est pas bien de le faire ainsi. Ce devrait ètre avec quelqu'un- - Avec quelqu'un que tu aimes, d'une certaine facon.
Unut gitsin.O biriyle birlikte olacaktır senin gibi onu seven biriyle.
C'était peut-ètre, euh- - Ce couple de petits vieux, les Schumachers.
Belkide şey... o yaşlı Schumacher çifti yapmıştır.
Peut-ètre vont-ils te scier en sept morceaux maintenant.
Düşünüyorumda herhalde şimdi seni daha mutlu görecekler!
J'irai peut-ètre au ciné.
Belki sinemaya giderim.
Je devrais ètre jalouse?
Kıskanmalı mıyım?
Tu n'aimerais pas ètre raccompagnèe chez toi, je me trompe?
Bu akşam iş çıkışı seni eve bırakmamı istemezsin herhalde.
Elle doit ètre en train de faire les courses.
Alışverişe falan gitmiştir.
J'ignore qui tu es mais je sais que tu n'es pas celui que tu dis ètre.
Senin kim olduğunu bilmiyorum ama söylediğin insan olmadığını biliyorum.
Tu avais peut-ètre une poussière dans l'oeil qui te faisait larmoyer.
Belki gözüne bir şey kaçmıştır. Gözün sulanmıştır.
Tu ne peux pas ètre amoureux de cette fille.
Bu kıza aşık olamazsın.
Je ne suis pas d'humeur à ètre poli!
Kibar olmak niyetinde değilim!
C'ètait peut-ètre le vent?
Belki de rüzgardı?
- Qui ça peut bien ètre?
- Kim olabilir acaba?
Mon fils est blessè. ll va peut-ètre mourir.
Oğlum çok kötü yaralanmış. Ölebilir.
Elle dit ètre la mère de Charles.
Charles'ın annesiymiş.
Il devait être réveillé, j'étais assoiffé et il devait l'ètre aussi.
Simon! Ortalık aydınlanır aydınlanmaz aşağı ineceğini düşünüyordum. Çünkü ben korkunç derecede susamıştım.
Il semble manger quelque chose, ou peut-ètre a-t-il un peu bu.
Bir şeyler yiyor gibi görünüyor, belki de biraz sarhoştur.
Je travaillais dans les laboratoires de Mom pour la troisième fois, après m'ètre rendu compte deux fois de sa méchanceté et avoir juré ne jamais plus travailler pour elle.
Üçüncü kez Mom'ın laboratuarında çalışıyordum. Daha önce iki kez, onun ne kadar şeytan olduğunu anlamama ve bir daha asla onun için çalışmamaya yemin etmeme rağmen.
La planète a fini par ètre tant minée qu'elle était une coquille vide, et mon peuple a dû évacuer.
En sonunda, madenlerden dolayı gezegenin içi boşaldı insanlarım tahliye edilmek zorunda kaldı.
" J'en suis peut-ètre l'instigateur...
Bana bakıp, güldü :
Donc je ne peux ètre influencé par leur apparence.
Ne onu, ne de gerisini tanıyorum.
Il ne craint pas d'ètre traité d'idiot par toi. Bravo!
Size aptal yerine koymasından korkmayın.
Je vais ètre obligé de te capturer!
Neden?
Comme le Grand Inspecteur réunissait ses troupes ici, j'ai pensè que tu y étais peut-ètre...
Nasıl ki Büyük Müfettiş adamlarını burada topluyorsa... ben de senin burada olabileceğini düşündüm...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]