Translate.vc / French → Turkish / Écoutez
Écoutez translate Turkish
41,667 parallel translation
Bryan, écoutez, ne regardez pas ici.
Bryan bak, etrafa hiç bakma. Bana bak.
et écoutez ça... il dit que je vais aller loin.
Ve mesleğimde ilerlediğimi söylediler.
Écoutez, si vous m'aidez, j'irai gentiment jusqu'à Phoenix.
Bana yardım edersen ta Phoenix'e kadar tıpış tıpış gelirim.
J'aurais du vous écoutez quand vous m'avez averti pour Mick mais je voulais croire qu'il pouvait changer.
Mick'e güvenme konusunda beni uyardığınızda sizi dinlemem gerekirdi ama değişebileceğine inanmak istedim.
Il y a pire. Écoutez.
Daha da kötüleşiyor.
Écoutez, j'apprécie vraiment que vous m'ayez laissé vous voler, mais... je dois me partir.
Dinleyin, bu gece sizi soymama izin verdiğiniz için müteşekkirim, - ama gitmem gerekiyor. - Hadi ama.
- Écoutez, papys...
- Dinle ihtiyar...
Écoutez, nous allions envoyer ceux-ci, mais je voulais que vous avez une annonce de naissance en premier.
Bunları postayla yollayacaktık, ama doğum duyurusunu ilk senin görmeni istedim.
- Écoutez, c'est elle qui..
- Bak, o yap... - Ne...
Écoutez, ce papier ne va pas vous dire pourquoi je peux faire ce travail.
O kağıt, bu işi neden yapabileceğimi söyleyemez size.
Écoutez, Vic, je comprends.
Vic, anlıyorum.
Non, non, écoutez Franck.
Hayır, Frank, dinle.
Écoutez, cela en vaudra la peine...
Dinle, zamanının karşılığını vereceğim...
Vous devez m'écoutez, d'accord?
Beni dinlemen gerek, tamam mı?
Écoutez, vous me prenez pour quelqu'un d'autre.
Bak, beni başka biriyle karıştırıyorsun.
Écoutez. Allez trouver Dean.
Çocuklar.
Écoutez, je veux juste connaitre la vérité.
Bak sadece gerçeği öğrenmek istiyorum.
Écoutez, il faut arrêter cette opération.
Dinleyin, bu ameliyatı durdurmalıyız.
Écoutez, c'est... à propos de l'argent?
Dinleyin... Sorun para mı?
Monica, écoutez, je vais être claire, car je n'ai pas beaucoup de temps.
Bak Monica, açık konuşacağım çünkü fazla vaktim yok.
Tout le monde, écoutez.
- Herkes buraya baksın.
Très bien. Écoutez!
Pekâlâ, kulaklarınızı dört açın!
Vous, les Américains, vous n'écoutez pas.
Siz Amerikalılar insanı hiç dinlemiyorsunuz.
- Écoutez, Garde.
- Pekâlâ Park.
Lizzie, écoutez-moi.
Tamam. Lizzie, beni dinle.
Écoutez, je pense qu'on essaie tous les deux de trouver comment se sentir bien dans nos nouveaux uniformes.
Bak, sanırım ikimiz de bu yeni üniformalarımızı üzerimize uydurmaya çalışıyoruz.
Maintenant, vous m'écoutez.
Şimdi beni iyi dinle.
Écoutez, tout que je dis est que je n'ai pas perdu le défi si les biscuits salés qui étaient l'intégrale au défi, été capturé par les criminels internationaux. Je vous achèterai quelques-uns plus de boîtes demain s'il restera cette bouche a fermé.
Dinleyin, tek söylediğim krakerler, ki cesaret cezası için tamamlayıcıydı,... uluslararası suçlularca çalınırsa cesaret cezasını kaybetmiş sayılmam.
Et écoutez ça.
Şuna bakın.
Écoutez, je sais que ce studio a fait du très mauvais boulot sur la production de "Heatwave" mais croyez-moi, je me suis battu pour votre vision des choses.
Biliyorum, bu stüdyo Heatwave'i yaparken zayıf bir iş çıkardı... ama inan bana vizyonun için mücadele verdim.
Écoutez.
Dinle.
Écoutez, je suis venu pour vous apaiser.
Bakın, ben buraya size biraz iç huzuru vermek için geldim.
Écoutez, je ne veux pas que mes... collègues connaissent ma vie privée, pouvons-nous éviter de parler de Jason et moi?
İş arkadaşlarımın özel hayatımı bilmesini istemiyorum o yüzden Jason'la evimde olanlardan bahsetmeyelim, olur mu?
Écoutez, je vous dis la vérité.
İnan yalan söylemiyorum.
Écoutez...
Dinleyin...
Écoutez-moi.
Pekala, dinleyin.
Écoutez, je suis déjà plus détendu grâce au traitement.
İlaç tedavisi altındayken şimdiden bile daha sakin hissediyorum.
Écoutez-la.
Onu dinle, Bill.
Non vous écoutez.
Hayır, sen beni dinle.
Écoutez, j'ai lu l'article disant que Anderson avait changé de bureau récemment.
Gazetede okuduğuma göre Anderson dükkanı taşımış galiba.
Écoutez, les gars je vous connais à profiter de ce qui se passe avec les joueurs.
Dinleyin siz oyunculuklar arasında böyle bir sıkıfılık var biliyorum.
Mme Wesley, écoutez moi.
Bayan Wesley, beni dinlemeniz gerek.
Ecoutez Elliot, dites à Randy de grandir et de rompre par message.
Bak Elliot, Randy'e bir yetişkin olup mesajla ondan ayrılmasını söyle.
Ecoutez moi : Tout le monde connaît la réaction de combat ou de fuite.
"Savaş ya da kaç" ı herkes bilir.
Ecoutez, personne ne devrait être traité comme vous et votre sœur l'avaient été.
Bak, kimseye sana kardeşine yapıldığı gibi davranılmamalı.
Ecoutez, les amis, je suis écrivain, donc croyez-moi quand je dis que si le méchant se rend, ce n'est vraiment pas satisfaisant.
Bakın, dostlar, ben bir yazarım yani inanın bana, eğer düşman teslim olursa hiç de tatmin edici olmaz.
Écoutez-moi.
Beni dinle.
Dolls, écoutez.
Hey Dolls, dinle.
Ok. Ecoutez.
Tamam, dinleyin.
Ecoutez?
Bir dinler misin? Tamam.
Écoutez-le.
Şu adam yok mu ya.