Translate.vc / French → Turkish / Éréction
Éréction translate Turkish
829 parallel translation
Affaire d'érection, de séduction...
Kanın ve dölsuyunun dolmasıdır bu.
Un petit homme entre sur scène avec une énorme érection.
Küçük bir adam sahneye kocaman bir ereksiyonla çıkar.
Je ne me rappelle pas tous les baisers. Reste! Mon ami n'a plus d'érection.
Dinle, benim burada arkadaşım var sadece ikimizin arasında ki onun asası bir işe yaramaz.
Je n'étais pas inquiet... mais tout de même... j'avais quelques problèmes... personnels... tu sais... pour avoir une érection.
Fazla endişelenmedim, yine de bu küçük sorun... benimle ilgili. Sertleşemiyordum.
Un gars nu poursuit une pépée avec un couteau de boucher et une érection... je peux supposer qu'il ne quête pas pour la Croix Rouge!
Bir erkek, şehvet içinde, bıçakla bir kadını izlerse sanırım sokakta Kızıl Haç için yardım toplamıyordur.
Aussi pénible que ce soit pour une femme, un homme a d'autres désirs... quelque chose d'un peu moins éphémère qu'une érection.
Kadınlar pek kabul etmek istemez ama, erkekler başka şeyler de arzu edebilir. Mesela ereksiyondan daha az zevk veren küçük şeyler.
Je ne sais pas si vous le saviez, mais il est le premier... à avoir mesuré les ondes produites par une érection.
Bilmem biliyor musunuz ama o ereksiyon sırasında ses dalgalarını ölçen ilk kişiydi.
- Déclenchez l'érection.
- Ereksiyonu sürdürün.
Y a moyen d'avoir une érection?
Ereksiyona geçebilir miyiz lütfen?
S'il n'y a pas d'érection, quelque chose ne va pas.
Eğer bir ereksiyon yaratmazsanız terslik olabilir.
Poursuivez l'érection.
Ereksiyonu sürdürün.
Il me faut une érection.
Bize bir ereksiyon lazım.
Érection à 45 degrés.
45'lik bir ereksiyon elde ettik.
L'érection se maintient à 45 degrés.
Ereksiyon 45 derecede ve istikrarlı.
On perd l'érection.
Pörsüyoruz.
Tu m'obliges à coucher avec toi parce que tu n'as pas d'érection avec les autres.
Ne olursa olsun beni sevişmeye zorluyorsun. Benden başka bir kadınla sevişemediğini söylüyorsun.
L'érection était l'un des mystères impénétrables de l'évolution sexuelle.
Penis ereksiyonu, cinselliğin anlaşılmayan evrimsel gizemlerinden biridir.
Pendaison impliquait souvent érection.
İdam edilenlerin çoğu ereksiyon halinde ölür.
Dans le cadre des travaux de May, nous allons tenter de relier l'excitation et l'érection.
Yaratık üzerinde May'in araştırmalarının parçası olarak, yine erotik uyarı ile ereksiyon arasındaki bağlantıyı bulmaya çalışıyoruz.
Après une inspection minutieuse, j'ai constaté qu'il n'avait plus d'érection.
Dikkatlice muayene ettim, ve hiç ereksiyon olmadığını farkettim.
Je suis incapable d'une érection.
Erekte olamıyorum.
J'ai une érection.
Erekte oldum.
On n'introduit pas une érection dans un mariage pour la désavouer!
Woodford, ereksiyonunu evliliğimin ortasına getirip sonra da "Benim değil!" diyemezsin!
Tandis que je pense à tout ça... j'ai une érection absolument fantastique.
Tüm bunları düşünürken olağanüstü bir şekilde sertleşiyorum.
Quand Elliott avait une érection... et que Bobbi prenait le contrôle en essayant de tuer... quiconque réveillait sa masculinité.
Elliot'ın erkekliğini uyandıran herkesi öldürmeye çalışarak.
Tu n'as même pas une bonne érection.
Düzgün bir sertleşmen bile olmadı.
Une nuit... érection... beau...
Bir gece, her zamanki gibi ereksiyona geçince üstüne çıktım.
Pour des raisons médicales, il avait une érection constante.
Bir de, anlayamadığım tıbbi sebeplerden, sabit bir ereksiyon hâli vardı.
Il dormait mais son érection continuait toujours.
Uyuyordu. Ama her zamanki gibi ereksiyon halindeydi.
tu loueras des films cochons et t'essaieras d'avoir une érection.
O malum yere gidip rezil filmler seyredip belsoğukluğu kapacaksın.
Et bien sûr, de permettre la tension et l'érection du pénis de l'homme.
Ve ayrıca, erkeğin penisinin kalkmasını ve sertleşmesini sağlar.
Comme vous pouvez le voir, le pénis est à présent plus ou moins en érection.
Gördüğünüz gibi penis az çok sertleşmiş vaziyettedir.
Elles regardaient et elles voyaient l'érection de Billy.
Oraya baktıklarında kendilerine sopa kaldırmış Billy'i görürlerdi.
L'érection d'une aile nouvelle... dans ce magnifique édifice... nous permet d'abriter une plus large sélection de spécimens... dont beaucoup furent récoltés durant mon expédition en Afrique occidentale... entreprise entièrement dans l'esprit de Charles Darwin... pour nous aider à comprendre l'origine de nos espèces.
Waterhouse'un muhteşem binasına yeni bir bölümün eklenmesi bana kısa süre önce Batı Afrika'ya yaptığım gezide elde ettiklerimi sergileme fırsatı veriyor. Charles Darwin'in öğretisi doğrultusunda bir girişim türümüzün geldiği yeri anlamamıza yardımcı oluyor.
Il faut donc essayer d'éviter l'érection et faire des exercices de resensibilisation.
Bunun için, ereksiyonu önlemeye çalışmalısınız. Şimdi biraz tensel temas denemeleri yapalım...
Jouez et jouissez avec. Mais pas d'érection et pas de pénétration. L'anxiété disparaîtra.
Oyna onunla ve eğlenmene bak ama sertleştirmek ya da boşaltmak yok ve şehvetini yok et.
S'il a une érection?
Sertleşirse mi?
Une érection!
Voov, çok sıkıymış.
Et cette érection que j'ai eue?
Peki ereksiyon olmuş penisim hakkında ne diyeceksin?
Quant aux oignons... administrés en faible quantité, chauds et humides... ils prolongent l'érection... de ceux qui n'ont pas prononcé nos vœux, bien sûr.
Soğanlara gelince küçük miktarlarda, ılık ve nemli iken alındığında erkek ereksiyonunu uzatmaya yarıyor. Bizim yeminimizi etmemiş kişilerde elbette.
Une érection?
Ereksiyon.
" et eu une nouvelle érection.
" ama sonra tekrar sertleştim.
Il a une érection une fois par an... si le vent est bon!
Rüzgar doğru yönden eserse yılda bir kez kadın tavlayan bir adam.
Que pensez-vous de la loi de l'Arizona qui fait un crime d'une érection? - Qu'est-ce que vous en pensez?
Arizona'da giyinikken ereksiyon olmanın adi suçtan sayılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mais quand elle a quitté la pièce... j'ai perdu mon érection.
Ama sonra o odadan çıktı ve ben... Yani... Yıkıldım.
C'est vrai, mais ce matin j'ai menacé de descendre une femme nue avec mon érection.
Bu doğru... ama bu sabah, çıplak bir kadını tehdit ettim. Hem de ereksiyonumla.
Enfin, je n'ai pas... Je n'ai pas d'érection en présence d'une autre personne.
Evet, şey gibi, ben... başka birinin yanında sertleşemiyorum...
Louis, tu as une érection.
Lou, sertleşmişsin!
Sa cravate en érection. Ses fesses fermes avides de s'échapper de cette camisole de gabardine.
Rüzgarla ahenk içinde dans eden kravatı pantolonundan kurtulmak için bekleyen, o diri poposu!
Pas en érection.
Birde ereksiyon halindeyken!
Dans un des romans, je ne sais plus lequel, il décrit une érection comme un morceau de plomb avec des ailes.
Bir romanında, hangisiydi hatırlamıyorum... bir ereksiyonu kanat takmış bir parça kurşuna benzetir.