Translate.vc / French → Turkish / Ömer
Ömer translate Turkish
399 parallel translation
Omar.
Ömer.
Rubaiyat d'Omar Khayyâm
Ve dedi ki : "Ben, hem cennetim, hem de cehennem" Ömer Hayyam
Je ne suis pas venu ici pour écouter du Omar Khayyâm.
Ömer Hayyam'ın dizelerini tartışmak için gelmedim. Elbette.
Omar Ali, dit Ali la Pointe, né le 15 janvier 1930 à Miliana.
Ömer Ali. Başka bir değişle Ali la Pointe. Doğum 15 Ocak 1930, Miliana.
Omar, va dormir, demain nous avons à faire.
Ömer git uyu. Yarın işimiz var.
Mesdames et messieurs... j'ai l'honneur de vous présenter... la vedette de notre spectacle, l'adorable et talentueuse... écuyère du merveilleux Omar... Miss TJ Breckenridge!
Baylar bayanlar sizlere Harika At Ömer'e binen gösterimizin güzel ve yetenekli yıldızı Bayan T.J. Breckenridge'i takdim etmekten gurur duyarım.
Buffalo Bill voudrait acheter Omar.
Buffalo Bill, Harika At Ömer'i istiyor.
Et Buffalo Bill n'aura pas Omar!
Buffalo Bill de Ömer'i alamayacak.
Tu vas me vendre Omar.
Ömer'i bana satacağını biliyorum.
On a fixé une plate-forme sur le dos d'Omar et El Diablo valsera dessus.
Ömer'in sırtına tabla bağlıyoruz. El Diablo da tablada dans ediyor.
Si toutefois on revoit jamais Omar.
Çok iyi, Ömer'i bir daha görebilirsek.
Pas seulement Omar.
Sadece Ömer'i değil.
Du Omar Khayyàm, monsieur.
Bu - Bu Ömer Hayyam'dan, efendim. Öyle.
Acceptez-vous d'épouser Omer le touriste?
- Turist Ömer'le evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
Omer le touriste, acceptez-vous d'épouser Hatice Tezsever?
- Ya siz Turist Ömer, Hatice Tezsever'le evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
Je n'ai pas mon acte de naissance mais je suis Omer le touriste.
- Yok valla, kafa kağıdım yanımda değil ama afedersin ben Ömer, Turist Ömer yani.
Je vais écrire une autre phrase d'Omar Khayyâm.
Ömer Hayyam'dan başka bir satır yazacaktım :
Pourquoi pas la voix, comme dans la vision d'Omar Ibn Al-Kattab?
- İnsan sesine ne dersiniz? ...... Ömer Bin Hattab'ın önceden söylediği gibi.
Voici l'ensemble numéro 32, intitulé " Omar Sharif', porté par le défenseur des Chiefs, Billy Charlebois, qui, selon ma fiche, est originaire de Moose Jaw, dans le Saskatchewan.
"Ömer Şerif" adlı 32 numaralı kostüm Chiefs savunmasından Billy Charlebois sunuyor, nereden geliyormuş, kartı okuyabilirsem, Moose Jaw, Saskatchewan.
Rendez-vous chez Omar.
Ömer'in orada buluşalım.
Eumer!
Ömer.
Vos pieds touchaient-ils le sol quand Holt vous a parlé?
Holt Sırları Ömer'in söylediğini anlatırken ayakların zemine basıyor muydu?
Je m'appelle Omar Khalifa et j'ai parcouru 1500 km pour vous parler.
Adım Ömer Halife ve size ihtiyacım olduğunu söylemek için 1,000 mil yol kat ettim.
Euh, Jack Colton, Omar Khalifa.
Jack Colton, Ömer Halife.
- Omar, je vous en prie.
- Ömer, lütfen.
Omar a été choisi pour unifier les tribus du Nil et mettre fin aux luttes qui mettent son pays à sang.
Ömer, Nil'deki kabileleri bir araya getirmesi ve ülkesini kana bulayan didişmeye bir son vermesi için seçilmiş.
- Omar a volé notre joyau "Al-Jawhara."
- Ömer incimizi çaldı. "Al-Jawhara."
Vous pouvez entrer dans le palais.
Ömer'in sarayına girebilirsiniz.
Omar a volé le Joyau de mon peuple.
Ömer halkımın incisini çaldı.
Omar est un homme vil.
Ömer çok kötü bir adam.
Non, vous devez venir trouver le Joyau avant qu'Omar ne tue encore.
Hayır, Ömer bir sürü insanı öldürmeden önce benimle gelip inciyi bulmama yardım etmelisiniz.
Tant qu'Omar aura le Joyau, rien ne l'arrêtera.
İnci, Ömer'in elinde olduğu sürece hiçbir şey onu durduramaz.
C'est l'œuvre d'Omar.
Bu Ömer'in işi.
- C'est Omar qui a fait sauter mon bateau?
- Botumu Ömer havaya uçurdu, ha?
Omar vole le cœur de notre peuple.
Ömer halkımızın kalbini çaldı.
- Omar est voleur.
- Ömer bir hırsız.
- Omar est mauvais.
- Ömer çok kötü bir adam.
Avant qu'Omar vole Joyau, tout bien.
Ömer İnci'yi çalmadan önce her şey iyiydi.
Oh, Omar!
Oh, Ömer!
Dites à Omar, OK - Omar - que ses effets spéciaux sont arrivés!
Söyle Ömer'e, özel efekt sihirbazı geldi!
- Omar, faites-moi confiance.
- Ömer, inan bana. Söyleyeceğim şeye inan.
Il faut arrêter Omar.
Ömer'i durdurmalıyım.
Dans deux nuits, dans la ville sainte de Kadir, Omar se proclamera empereur.
İki gece sonra kutsal şehir Kadir'de, Ömer kendini imparator ilan edecek.
C'est dangereux pour les Soufis d'entrer dans la ville d'Omar.
Sofilerin, Ömer'in şehrine girmeleri tehlikeli.
Vous êtes invité par Omar.
Siz Ömer'in konuklarısınız.
Vous seul pouvez arrêter Omar.
Ömer'i durdurabilecek tek kişi sensin.
Je suis invité par votre Omar.
Ömer tarafından davet edildim.
Ah, et toi, tu pensais à moi quand tu t'es tirée avec Omar?
Oh, Ömer'le apar topar gittiğinde de hep beni düşündüğünü tahmin ediyorum.
Vous l'aviez à Saint-Omer en 40.
Sağlam adamsın. 1940'da St. Omer'de onların canına okumuştun.
Depuis ce matin, nul ne peut embarquer sans le contreseing du bourgmestre de Saint-Omer.
Bu sabah belediye başkanının imzası olmadan hiç kimsenin ülkeyi terk edemeyeceği emri geldi.
- s'il n'a rien à cacher?
-... Omer'i anlatmak için niye gönüllü olsun?