Translate.vc / Portuguese → Turkish / 007
007 translate Turkish
360 parallel translation
007 está aqui.
007 burada efendim.
Quando é que dorme, 007?
Sen ne zaman uyursun 007?
Comentários, 007?
Yorumun var mı 007?
- Tem dúvidas, 007?
- Sorun var mı 007? - Hayır efendim.
007!
007!
Menina Moneypenny, esqueça a piada habitual. 007 está com pressa.
Bayan Moneypenny, klasik vedanızı bırakın. 007'nin acelesi var.
Boa sorte, 007.
İyi şanslar 007.
Menina Moneypenny, peça ao 007 que deixe a foto.
Bayan Moneypenny, 007'ye fotoğrafı bırakmasını söyle.
- Calma, 007.
- Sakin ol 007.
Anda a descuidar-se, 007, deixar a oposição chegar tão perto de si.
Karşı tarafın sana çok yaklaşmasına izin vermen sanırım yanlış, 007.
Isto não é uma vingança pessoal, 007.
Bu kişisel bir dava değil 007.
- Sou eu, Menina Moneypenny, e deixe-se de conversas com o 007.
- O kız benim Bayan Moneypenny, ve 007 ile mutat oyununuzu oynamayı da bırakınız rica ederim.
O Coronel Smithers era quem estava a falar, 007.
Konferansı Albay Smithers veriyor, 007.
- Bom dia, 007.
- Günaydın 007.
- Ordens do M, 007.
- M'in emirleri, 007.
Não se investiram todos estes anos de pesquisa apenas para esse fim, 007.
Yıllar süren sabırlı çalışmalarla ulaşılan kusursuzluğun amacı bu değildi, 007.
Nunca brinco com o trabalho, 007.
İşimde asla şaka yapmam, 007.
Disciplina, 007.
Disiplin, 007.
Boa noite, 007.
İyi akşamlar 007.
É sobre 007, senhor.
007 hakkında efendim.
Parece que 007 controla a situação.
007 durumu oldukça iyi idare ediyor.
Se o 007 diz que viu o Derval esta noite em Shrublands e ele estava morto, isso para mim chega para que mande inquirir.
Eğer 007 dün gece Shrublands'da Derval'i gördüğünü ve ölmüş olduğunu söylüyorsa, benim için araştırmayı başlatmak için yeterlidir.
- Tem apenas quatro dias, 007.
- Sadece dört günün kaldı, 007.
Desculpa lá isso, Felix, mas estavas mesmo para dizer 007.
Bunun için özür dilerim, Felix, fakat tam 007 diyordun. Burada.
- Ah!
- 007.
007. - Que surpresa fantástica.
- Ne harika bir sürpriz.
Tenta ser um pouco menos frívolo do que te é habitual, 007.
Alışılmış saçmalıklarından biraz kurtulmaya çalış, 007.
- Pensei que 007 conseguia alguma coisa.
- 007'nin birşeyin peşinde olduğunu sandım.
Se 007 pensava que conseguia alguma coisa...
Eğer 007 birşeyin peşinde olduğunu düşündüyse...
- Se ela está a bordo, onde está o 007?
- Eğer o bindiyse 007 nerede?
- Sente-se, 007.
- Otur 007.
Este é um evento maior, 007.
Büyük bir an 007.
- 007.
- 007
- Por isso seja rápido, 007.
- O yüzden hızlı davran 007.
Menina Moneypenny, dê a 007 a senha que tínhamos concordado
Moneypenny, 007'ye kararlaştırılan parolayı verin
007, tive uma viajem longa e cansativa, provavelmente sem nenhuma razão.
Bak 007, uzun, yorucu ve büyük ihtimalle amaçsız bir yolculuk yaptım.
Devíamos aplicá-lo no 007 para saber onde ele anda.
İstediğimiz 007'nin yerini saptamak.
O PM quer ser pessoalmente informado quando encontrarmos o 007.
007 bulununca Başbakan şahsen bilmek istiyor.
Vou tirá-lo da Operação Bedlam, 007.
Seni Kıyamet Operasyonundan alıyorum 007.
- Conheço bem os seus talentos, 007.
- Yeteneklerinin farkındayım 007.
- 007... Daqui é James Bond.
- 007... ben James Bond.
Já lhe tirei a Operação Bedlam, 007, lembra-se?
Kıyamet Operasyonundan alınmıştın 007, hatırladın mı?
Feliz Natal, 007.
Mutlu Noeller 007.
Não chegam uns quantos adereços para fazer de 007 um heraldista.
007'yi armacı yapmak için birkaç aksesuar yetmez.
Uma cova tão funda que impeça até o 007 de continuar.
Yeterince derin bir mezar, sanırım 007'yi bile caydırabilir.
Não, 007.
Hayır 007.
Tenho as minhas ordens, 007.
Emir aldım 007.
Parabéns, 007.
Kutlarım 007.
O 007 nunca teve respeito pela propriedade do Estado.
007 devlet malına hiç saygı göstermemiştir.
A fazer bolinhos de lama, 007?
Çamur keki mi yapıyorsun 007?
Um sinal do 007 em Nassau.
Nassau'daki 007'den sinyal.