Translate.vc / Portuguese → Turkish / 186
186 translate Turkish
80 parallel translation
aço 186. Anaconda 74.
Çelik 186, Boa yılanı 74,
Mr. Keefer, devia ver o Artigo 186 do regulamento naval.
Bay Keefer, Donanma talimatlarının 186. maddesine bir göz atın.
- 186...
- 186...
$ 186.654,32.
- 186.654,32 dolar.
Eu conheço livros, tenho 186 em casa.
Kitap nedir biliyorum. Evde 186 tane kitabım var.
Mostre a ela que não pode mais fazer certas coisas 59 00 : 06 : 13,787 - - 00 : 06 : 15,186 Atê coisas simples não pode mais fazer sozinho.
Göster ona ; ayaklarını kaldırmak, burnunu... kaşımak gibi basit şeyleri. Artık bunları yapamayacaksın.
Hoje, num teste de QI intensivo, o jovem mecânico, Ed Walters, atingiu 186, colocando-o no zero ponto zero zero zero...
Bugün yapılan IQ testinde, tamirci Ed Walters 186 puan alarak, en üstteki % 0.000 1'deki yerini aldı...
Bastante bem?
Biraz daha mı iyi? 186.
186 a 40 000 cada.
Parça başına kırk binden tam yüz seksen altı adet.
Então é altura de trazer o navio de carga para o porto... e descarregar a carga... 186 a 40 000 cada.
Artık gemiyi limana çekebiliriz. Yükümüzü boşaltalım artık. Parça başına kırk binden tam yüz seksen altı tane.
186,480.
186,480.
Após, seguiram-no 4.186 satélites.
Onu bu güne kadar 4,186 tanesi takip etti.
As suas necessidades para manter o peso nos 84 com que estava quando cá entrou - 84,4 Kg era, aproximadamente, 2.500 calorias, certo?
- 186 pound idi geldiğinde. - 2500 kalori tamam mı
As fêmeas no reino animal fazem-no quando estão grávidas.
Hayvan krallığındaki dişiler,... gebelik sırasında bunu yaparlar. 186 00 : 11 : 54,000 - - 00 : 11 : 55,000 Evkuşu oluyorsun.
100 nós de velocidade de lançamento.
Fırlatma hızına 186 km / s.
Portanto, vale 186 bilhões.
İşte bu yüzden 186 milyar dolarlık bir şirketiz.
Existem 186 mil metros quadrados de expositores aqui, meu.
Burası burda 25 milyon metrekarelik sergi alanı, dostum.
140,000 €.
186 bin dolar.
111,186 para adiposidade.
Kasların yoğunluğunu hesaplarsak... 61.53 çıkar. Tamam, 111.186 yağlı kısım için.
= 3 anos de prisão e 186 mil euros de multa 3 anos de prisão e 186 mil euros de multa
3 yıl hapis ve 250.000 dolar para cezası.
Apareça, apareça, onde quer que você esteja.
Çık ortaya çık ortaya, her nerdeysen çık ortaya 00 : 04 : 18,186 - - 00 : 04 : 34,233 ÇEVİRİ ;
O ritmo cardíaco subiu para 168.
Kalp hızı 186'ya çıktı.
186 leis.
186 lei.
- 186.
- 186.
Ouve, o quarto custa 186 leis.
Oda ücreti 186 lei.
Em última análise, quer seja um buraco espaciotemporal, ou uma dobra espacial as viagens no tempo requerem que viajes a 186.000 milhas por segundo.
Nihayetinde, ister solucan delikleri olsun, ister warp motorları, zaman yolculuğu, senin saate 186,000 mil hızda gitmeni gerektirir.
Parece que valem 186 dólares.
Nereden baksan 186 dolar eder.
Entraram num condomínio na 186 com a Audubon.
186. Cadde, Audubon'da bir binaya girmişler.
Ela era o número 186 da minha lista.
Listemde 186 numaradaydı :
186,437,96 dólares?
Yüz seksen altı bin dört yüz otuz yedi dolar mı?
186.437,96 dólares?
186.437,96 dolar mı?
Durante sua expectativa média de vida, o ser humano passa cerca de 6 anos sonhando.
Bu konu hakkında düşünmenin diğer yolu saniyede 186.000 mil olan ışığın hızının koşullarını dikkate almak.
A propósito, passa-se algo de estranho com o objecto 186 no corredor da Farnsworth.
Bu arada, Farnsworth koridorundaki 186. cisimde bir gariplik var. Gariplik mi?
O manifesto original listava duas partes do objecto 186, roubado em 1944, mas só há uma parte na prateleira :
Envanter listesine göre, 1944'te alınan 186. cismin başta iki parçası varmış ama rafta tek bir parçası var : 186-B.
Onde está o 186-A?
Dur... 186-A nerede peki?
O manifesto não diz, mas, segundo os registos do inventário, o 186-A nunca foi catalogado.
Yazmıyor ama envanter kayıtlarına göre 186-A hiç rafa konmamış.
186-A. 186-B.
186-A. 186-B.
O 186-A nunca chegou aqui.
186-A buraya hiç gelmedi.
186-B... 186...
186-B, 186-B.
Então o objecto 186 desapareceu dos correios?
Yani cisim 186 postada kayıp mı olmuş?
O que é exactamente o objecto 186?
Cisim 186 tam olarak ne?
O 186-B é uma câmara do Armazém.
186-B, Depo'daki bir kamera.
O 186-A é um dispositivo de transferência trasmutacional.
186-A da, dönüştürücü bir iletim cihazı.
186-A.
186-A.
Bem, o objecto 186... as partes A e B do Philo Farnsworth estão de volta aonde... Pipocas. Conta comigo.
Cisim 186 Philo Farnsworth'ün A ve B parçaları ait oldukları yere- - Aa, patlamış mısır.
Fomos para lá em 1986.
186 yılında taşınmıştık.
Comprámo-lo num leilão, a caminho de ser abatido, por $ 186.
Mezbaha için açık artırmaya giderken 186 $'a satın aldık.
186 e-mails.
186 e-mail.
186-B.
Du...
B... 186... 186-B!
186. 186-B.
Penso que vai reproduzir o filme... e depois, quando o Doutor Doomsday carregar no botão... 186-B.
Dr. Kıyamet o tuşa bastığında... Patlayacak mıyız? Havaya uçacağız.