English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / 190

190 translate Turkish

326 parallel translation
Devem ter estado 80 graus à sombra!
Gölgede 190 derece olmalı sıcaklık.
- Um quilo e 20 gramas, 190 liras.
- Bir kilo 20 gram, 190 liret. - O yirmi gramı da ödemek zorunda mıyım?
Pesava quase 190 quilos.
Hemen hemen iki yüz kilo geliyordu.
Alcance, 190 metros.
Menzil, 190 metre.
Sessenta metros.
190.
O radar informa que a aeronave se encontra agora a 190 quilómetros.
Radar şu anda 217 km de uçak rapor ediyor.
190 milhas.
305 km.
Quando me encontraram, ainda tinha uma pequena pepita no bolso.
Birileri beni bulduğunda... cebimde hala küçük bir külçe duruyordu. Küçücük bir tane. Değeri 190 dolardı.
85 kilos, que são 190 libras.
Sadece 85 kiloyum. Abartılacak bir şey yok.
190... manter.
190... tut.
Estávamos a 180 metros de distância.
190 metre ötedeydik.
190 metros,
190 metre.
Não sei, mas o que quer que fosse ia a 200 km / h.
- Bilmiyorum ama her neyse o şey 190 yapıyordu.
670 metros, 190 nós.
2200 feet, 190 knot.
A tua pressão está 19 por 12 - e o pulso está a 104. - Óptimo.
Tansiyonun 190'a 120, ve nabzın da 104 çıktı.
180, 190.
180, 190.
Em mais de 180 quilómetros quadrados, Coronel?
190 kilometrekarelik bölgeyi mi Albay?
190 metros.
190 metre.
190 metros!
190 metre!
190?
190 mı?
Entrámos na 1-90 e 24 quilómetros depois fomos directos a um desvio.
190. otobanda yaklaşık 15 mil ilerledik ve ardından yolun aşağısında tali yola giriverdik aniden.
Está um garrafão novo de 190 litros na casa de banho.
Banyodan yeni 50 galonluk bidonu al.
Custa 1 90 dólares.
190 dolarlık bir gömlek.
Ele fugiu com cerca de 190000 dólares.
Yaklaşık 190.000 dolar çalmışlar.
A estrada em forma de "S" conduz directamente ao alvo, que é a principal fábrica de montagem dos caças 190.
Hedef alırken fabrikaya giden S biçimli yola dikkat edin. Flugzeugbauer fabrikası, 190 model savaş uçağı üreten önemli bir kompleks.
Dois 190 nas 12 horas.
Tam önümüzde iki 190 var.
Por que compraria o Jacques 230 litros de óleo de aquecimento?
Jacques gibi bir apartman sakini neden 190 litre ısıtma yağı alsın ki?
Esta é uma máquina de $ 190.000.
Bu, 190.000 dolarlık bir araba.
É bom para aquilo que lhe faz mal! Digo... 53 anos e 110 quilos.
Sağlığınız için faydalı! Diyorum ki... 53 yaşında ve 190 kilosun.
Todos os meses pregunto por os $ 190.000 dólares que preciso.
Bu laboratuvarı çalıştırmak için 196.000 dolara ihtiyacım olduğuna dair bir dilekçeyi her ay yazıyorum.
1,80, 190, Eddie Valdez.
Edie Valdez.
Obrigado.
190 veren?
Quem dá 190?
180, 190. 190 veren?
No liceu, acelerávamos um TR7 na River Road... a 1 90.
Lisedeyken Nehir Yolu'nda bir arkadaşın TR7'siyle yarışırdık. 190'a kadar köklerdik gazı.
Dr. Ross o ponto máximo ar expirado passou de 190 para 300.
Dr. Ross, veriler 190'dan 300'e yükseldi.
O departamento dos transportes calcula que mais de 190000 acidentes todos os anos são causados por sonolência.
Ulaşım Bakanlığı'na göre her yıl 190.000 fazla ölümcül trafik kazasının nedeni uykusuzluktur.
"1492, Descoberta da América 1930, Abate da árvore"
"192 Amerika" nın Keşfi " "177 Bağımsızlık İlanı" "190 Ağaç Kesildi"
E se você estiver ferido e sozinho... e ligar para o 190 e ninguém atender?
YA TEK BAŞINIZAYKEN YARALANSANIZ VE 911'İ ARASANIZ AMA KİMSE CEVAP VERMESE?
Odeio-te pelo que fizeste à Rachel. Mas ainda tenho cinco destas, portanto aquece a 190 graus, até o queijo fazer bolhas.
Paolo, Rachel'a yaptığın şeyden dolayı senden gerçekten nefret ediyorum, ama bunlardan hala beş tane var, 190 derecede peynir kabarana kadar ısıt.
Transporta-me durante 1 90 Km e, de repente, a três quarteirões da minha porta, decide acabar com a viagem.
Beni 190 kilometre getirdi evime üç sokak kala, yolculuğun bittiğini söyledi.
No segundo dia, vamos para Pensilvânia, pelos Apalaches... 190 km até o segundo encontro.
2. gün Pensilvanya'ya gidiyoruz. Apalaş Dağları'nı geçtikten sonra, ikinci randevuya 222 km. var.
A pressão é de 190 / 140.
Kan basıncı 190 / 140.
- A TA está a baixar. 190 / 130.
- Kan basıncı düşüyor. 1 90 / 1 30.
Avião despenha-se ; 190 mortos.
6 yaşındaki çocuk 911 ihmalkârlığının kurbanı oldu.
- Não, tenho que voltar lá para dentro.
- Hayır, geri dönmek zorundayım. - Bak Gary, 190 kişinin...
- Gary há 190... Não, tenho que voltar lá para dentro.
Hayır, geri dönmek zorundayım.
É perfeito, verás. Chega aos 190 num ápice.
Mükemmel bir araba, göreceksin.
E saiu esta manhã do stand.
Güle oynaya 190 km'de sürersin.
São 190 libras.
Kazancınız lordum yüz doksan pound.
180 quilómetros quadrados.
- 190 kilometrekare.
Criança vitima de negligência do 112.
Chicago yolcu uçağı düştü ; 190 ölü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]