Translate.vc / Portuguese → Turkish / Abbey
Abbey translate Turkish
381 parallel translation
É de Fountain's Abbey. Conhecido por...
Bu Fountain Manastırı'nın keşişi.
Um homem chamado Abbey.
Abbey adında biri.
A Abadia de Westminster foi consagrada em 1050.
Westminister Abbey 1050'de kutsandı.
Encontrou o corpo perto da velha abadia, se bem entendi.
Anladığım kadarıyla Sör Charles'ın cesedini Abbey tepesi civarında bulmuşsun.
A minha alma está pasma! De acordo com os registos de Battle Abbey, a sua linha é a de Sir Pagan d'Urberville, que veio da Normandia com William, o Conquistador.
Kayıtlarına göre soyunuz Sör Pagan Durberville'e kadar uzanıyor o da Normandi'den Kral William'la birlikte gelmiş.
Muito obrigado, Sr. Abbey.
Çok teşekkürler, Bay Abbey.
- "Às três e meia de ontem, eu vi o padre chamado De Carlo entrar na casa no. 44 Abbey Crescent, onde passou uma hora e 22 minutos falando com a mulher do Sr. Dean."
"Dün öğleden sonra üç buçukta... De Carlo'yu 144 Abbey Crescent'e giderken gördüm... orada bir saat 22 dakika Bay Dean'in eşiyle konuştu."
Abbey Grange, Marsham, Kent. 3 : 30 da manhã.
Abbey Çiftliği, Marsham, Kent, gece 3 : 30.
Nunca faltou coragem à Miss Mary Fraser de Adelaide e a Lady Brackenstall de Abbey Grange é igual.
Hep cesur olması, onu Adelaide'nin Bayan Mary Fraser'i ; yeni şeyler öğrenmesi de Grange malikanesinin Lady Brackenstall'ı yaptı.
Para Abbey Grange, o mais depressa possível.
Grange şatosuna mümkün olduğunca hızlı.
Conte-me o que realmente aconteceu em Abbey Grange na noite passada.
Artık, bana geçen gece Abbey Grange'da yaşanan her şeyin gerçek açıklamasını yapın.
Todos querê-mos Mayor Habi.
- Halledeceğiz, Başkan Abbey.
Escute, Mayor Abbey, há uma forte possibilidade da vossa própia policia estar implicada... com as armas ilegais.
Bakın Başkan Abbey, çok güçlü bir ihtimalle polis kuvvetleriniz yasa dışı silah işine bulaşmış.
O senhor conde é o dono de Abadia de Carfax.
Siz, Kont Carfax Abbey'in sahibisiniz.
Deverão ser entregues na Abadia de Carfax, em Londres.
Carfax Abbey'e gönderilmek üzere, Londra'ya.
Na Abadia de Carfax.
Carfax Abbey.
... espigas das mãos do Paderewski, E menor do órgão... de Westminster Abbey, um puxador da suite Grand Canyon... e três, presta atenção, três lantejoulas do casaco do Liberace.
... Paderewski'nin uzun tırnağı, Westminter Manastırından çıkma... bi minör, Grand Canyon Otele ait kapı tokmağı... ve Libarece ceketinden çıkma- - tam üç adet rozet.
"Abadia. Sete e trinta"?
Abbey, 7 : 30,
O Professor está a escrever um livro sobre hereges cristãos primitivos e existem várias abadias em ruínas relativamente próximas da casa.
Profesör Coram erken dönem hristiyan kafirleri ile ilgili bir kitap yazıyor. Ve Abbey'de eve makul seyahat mesafesinde bazı kalıntılar var.
"Abadia. Sete e trinta"... Mas porquê às sete e trinta?
Abbey, 7 : 30, niçin 7 : 30?
Abby, ouça-me por favor!
Abbey, lütfen, beni dinler misin
Agora, se não estiver muito cansado da viagem, quero falar da compra da Abadia de Carfax.
Ve şimdi, kendi kendine dediğin başka şeyler yoksa Carfax Abbey'in hakkında konusmak isterim
Comprei a Abadia de Carfax e sei que fica ao lado do seu terreno.
- Ben Carfax Abbey'i satın aldımda... ve sizin yerinizle bitişik olduğunu biliyorum
Será bom ver novamente luz nas janelas da Abadia de Carfax.
Kont Drakula, o karanlık ışıkların artık aydınlık olması bizi çok mutlu etti Carfax Abbey uzun süredir kapkaranlıktı.
Sim, a Abadia recorda-me sempre aquele brinde.
Oh, evet. Abbey beni herzaman korkutmuştur
Vimos a Abadia de Carfax de alto a baixo. Nem vestígios deles.
Carfax Abbey nin her yanını aradık hiçbirşey yok.
A Abadia de Westminster.
Westminster Abbey kilisesi.
A minha querida Abadia!
Canım Abbey'im.
Além de você e da Sra. Goddard... só conheço os Martin, da fazenda Abbey Mill.
Siz ve Bayan Goddard dışında tanıdığım sadece Abbey Mill Çiftliği'ndeki Martinler var.
Meta-o no contentor verde do lixo perto do Abrigo da McBryde Trail junto da Old School Road.
Eski Okul Caddesi yakınlarındaki... - McBryde Yolunda, Abbey Sığınağı önündeki yeşil çöp kutusuna bırak.
Certo. Primeira paragem... ... Abadia de Westminster.
Tamam, İlk durak, Westminster Abbey.
Abadia de Westminster.
Westminster Abbey!
Que achas da Abadia? É linda!
Abbey hakkında ne düşünüyorsun, Chandler?
A Abbey disse para não guiar chateado.
Abbey sinirliyken araç kullanmamamı önerdi.
Abbey, como vai isso?
Abbey, nasılsın? Güzel görünüyorsun.
Esquece. Vamos perder o trailer de "Northanger Abbey".
Boş ver şimdi. "Kuzey öfke manastırı" nın fragmanını kaçıracağız.
Abbey, viste as minhas chaves?
Abbey, anahtarları mı gördün mü?
Abbey, se calhar devias ir buscar outra bebida para o Sean.
Abbey, belki Sean'a başka bir içki vermelisin.
Abbey, é melhor levares-lhe um duplo.
Abbey, şunu iki kat yapsan daha iyi olacak.
- Ei, Abbey.
- Merhaba, Abbey.
Olá.
Abbey, selam.
Abbey, seja o que for que o Sean queira beber, podes- -?
Abbey, Sean ne içmek isterse, ona...
- Abbey.
- Abbey.
A Abbey foi-se para sempre.
Abbey sonsuza kadar gitti.
Abbey, a vossa empregada de bar.
Senin barmenin, Abbey.
A Abbey?
Abbey mı?
Porque quereria a Abbey magoar a Prue?
Abbey neden Prue'yu incitmek ister ki?
Ábaco, abadia, arquitectura, actos dos Apóstolos, adulteração, anatomia, acari, aqueduto.
Abaküs Abbey ( manastır ) Architecture ( mimari )
O CASO ABBEY GRANGE
ABBEY ÇİFTLİĞİ VAKASI
- Abbey, já foste à Florida?
- Hayır.
Sem sombra de dúvida, a abadia mais bonita que algum dia vi.
Eller aşağı, şimdiye kadar gördüğüm en iyi Abbey.