English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Acabar

Acabar translate Turkish

34,439 parallel translation
- Deixa-me acabar.
- Bitirmeme müsaade et.
Mas, o que querias dizer, era que nunca vai acabar.
Ama demek istediğin ; işin asla bitmeyecek.
O meu tempo está a acabar.
Sıkıntılar yakın.
Pode acabar por danificar a estação.
İstasyona zarar verebilir.
Não quero cair da Oásis e acabar a flutuar enquanto ela é puxada.
Oasis'i atlamak istemediğimden ve çekildiğinde yalnız başına yüzmek istemiyorum.
Estou a tentar acabar este café.
Bu kahveyi içmeye çalışıyorum.
Um momento estranho de mortalidade ao olhar para eles, e pensar que estão aqui 800 livros, e mesmo que eu, por alguma razão, quisesse lê-los todos, não seria capaz de os acabar a todos antes de morrer.
Onlara baktığımda çok tuhaf bir fanilik anına yakalanıyorum ve neredeyse burada 80 tane kitap var. Ve ben bir sebepten ötürü tüm bu kitapları okumak istesem bile ölmeden önce tüm bu kitapları bitirmem mümkün olmaz.
Não, assim está a acabar.
Hayır, bu bitiyor demek.
Isto não pode acabar bem.
- Sonu iyi bitmeyecek.
Estamos a acabar?
Bitiyor mu?
Deus sabe que não queres acabar naquela fábrica de tristeza.
Tanri biliyor ki o üzüntü fabrikasinda olmak istemezsin.
Então, sabem, para acabar com a cascata hormonal, produzida pela medula adrenal e prevenir futuras degradações físicas...
Adrenal medula tarafından üretilen hormon artışının durduğunu ve olası bir fiziksel hasarı önlediğini görebilirsiniz.
Mais uma destas e vais acabar por partir todos os ossos nos teus braços.
Bu şekilde bir hamle daha yaparsan kolunda tüm kemikler kırılır.
Quase a acabar.
Bitmek üzere.
Talvez... até possamos acabar com a fome.
Belki açlığı bile bitirebiliriz.
Apenas... dê-me algumas horas para fazer as malas, reunir o meu equipamento e acabar coisas inacabadas.
Gideceğim. Eşyalarımı toplamak ve yarım kalan işlerimi halletmek için birkaç saat verin sadece.
Tenho que acabar um relatório de Ciências.
Bilim dersi için laboratuvar raporumu bitirmeliyim.
Sabes, quando isto acabar... tu e eu temos uma garrafa de whisky "Haig" para abrir.
Bu iş bitince seninle açmamız gereken bir viski şişesi var.
Quando isto acabar... vamos abrir aquela garrafa.
Bütün bunlar bitince, o şişeyi açacağız.
Felizmente... quando tudo isto acabar, ele não será o chefe de mais ninguém.
Bu iş sona erdiğinde artık kimsenin patronu olmayacağını umuyorum.
Devo acabar em breve.
Kısa süre içinde halletmem gerek.
Quando eu acabar, vai ficar mais fino do que papel.
İşim bittiğinde, kağıttan daha ince olacaksın.
Devias acabar com ele agora!
Onun işini şimdi bitirmelisin!
Vou acabar o jogo.
Oyunu bitireceğim.
Vou acabar com isto!
Buna son vereceğim!
Eu posso acabar com ele.
Şimdi işini bitirebilirim!
Devia acabar já com a tua miserável vida.
Sefil hayatına tam şu anda son vermeliyim!
Mas na vida real não é assim e não podemos fingir que sabemos como isto irá acabar.
Gerçek dünya, filmler gibi işlemiyor ama. Bunun nasıl sonlanacağını biliyormuş gibi davranamayız.
Pago a minha renda com o que ganhei no meu emprego, e vou acabar a escola à noite, porque gosto de ganhar dinheiro.
Park ve Bahçeler'de çalışıp kazandığım parayla kendi evimin kirasını ödüyorum. Para kazanmayı sevdiğim için akşam okuluna da gidiyorum.
E o meu pai, que costuma ser o racional, também está apavorado, então... podemos ser rápidos e acabar com isto e dizer aos dois que não há nada para se preocupar?
Ve genelde mantıklı davranan babam da şu an ne yapacağını şaşırdı. Acaba bunu hızlı bir şekilde halledip bir sorun... -... olmadığını açıklayabilir miyiz?
O que interessa acabar a tempo se a cena não ficar bem?
İyi bir çekim yapmadıktan sonra zamanında bitirmenin ne anlamı var?
Então vamos acabar
Bu yüzden ayrılalım.
Vamos acabar
Ayrılalım.
Isto é um círculo vicioso que vai acabar por causar exatamente o que eles querem :
Ve bu süregelen kısır döngü istedikleri şeyin olmasıyla son bulacak :
É por isso que luto tanto contra esta destruição. Quero tirar o marfim de circulação e acabar com a procura.
Bu yüzden bu imha olayına yakın duruyorum, piyasadan çıkarıp talebi kesmeye.
Esta é a melhor oportunidade da nossa vida para acabar com a chacina.
Bu katliamı durdurmak için hayatımız boyunca önümüze gelecek en iyi fırsat.
Quando a compra de marfim acabar, a matança também poderá acabar.
Alımlar durduğunda, cinayetler de duracaktır.
Os EUA e a China comprometeram-se a acabar com o comércio de marfim.
ABD ve Çin fil dişi ticaretini durdurmayı taahhüt etti.
Agora estamos à defesa. Acho que está na hora de acabar.
Şu an savunmadayız ve onları durdurmalıyız.
Vamos acabar, fazer a formação de vitória e ir para casa comer...
Onları durdurup galibiyet düzenine geçeceğiz. Sonra eve gidip...
Vá, D. Vamos ter de acabar com isto.
Şimdi fişi çekmeliyiz.
Temos de acabar com isto.
- Şimdi fişi çekmeliyiz. Hadi bakalım.
Vou dar cabo daquele gajo quando acabar o jogo.
Maç bitince o herife girişeceğim.
Só vou acabar com o sofrimento deste "velhote".
Bu yaşlı adamı ızdırabından hızlıca kurtarayım da
Para que eu possa acabar com eles!
- Neden? - Böylece onları durdurabilirim!
Vou acabar com o teu negócio, Sinclair.
- İşine son veriyorum Sinclair.
Podes acabar com os combates.
Maçlara son verebilirsin.
Porque não podes acabar com os jogos.
Çünkü kumara engel olamazsın.
Ou podes acabar exactamente como ele.
Ya da sonun tıpkı onun gibi olur.
Então vais acabar com ele?
Peki ondan ayrılacak mısın?
Então vamos acabar
Ayrılalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]