English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Adama

Adama translate Turkish

13,688 parallel translation
Está de amores por ele.
- Adama aşık.
Não temos obrigação alguma com ele.
Bu adama karşı hiç yükümlülüğümüz yok.
E de quantos precisas?
Kaç adama ihtiyacınız var?
Eu sabia que não podia confiar nesse tipo.
Bu adama güvenilmeyeceğeni biliyordum.
E é um problema se não puder confiar no homem com quem vou ter um filho!
Bebeğini beklediğim adama güvenememek ciddi bir sorun!
O Efraim nunca pagou ao tipo das caixas.
Efraim, kutucu adama ödeme yapmamıştı.
- Precisamos de todos os homens.
- Her adama ihtiyacımız var.
Enforquem a família à frente dele.
Ailesini asın, adama da izletin.
Já viste este tipo?
Bu adama inanabiliyor musun?
- Bolas, Smitty, devolve-lhe a Bíblia.
Tanrı aşkına Smitty, adama İncilini geri ver.
Mark, acompanha o gajo.
Pekala Mark, şu adama sabitlen.
Suborna o tipo certo, enche os bolsos e ninguém fica a saber.
Doğru adama yüklü bir rüşvet verip, ceplerini dolduracaktın kimse anlamayacaktı.
Tentou subornar o único tipo que não se deixou subornar.
Parayla satın alınamayacak bir adama rüşvet vermeye çalıştın.
Só uma rápida... Atenção a este tipo. Isso mesmo.
Şu adama dikkat et.
Preciso apenas que um tipo, o Dion Bartolo, do meu antigo grupo me ajude a tratar disso.
Eski çetemden bir adama ihtiyacım var, Dion Bartolo oraya gidip, başlamama yardımcı olması için.
Só isso. Ele vai informar o velhote.
Yaşlı adama rapor verecek.
Eles iam matar-nos a todos. Iam perseguir-nos.
Hepimizi son adama kadar avlayıp öldürürlerdi.
Bem, aproximo-me da pessoa, evito o contacto visual, chego-me para o lado, olho-a nos olhos e depois desapareço.
Adama doğru yürürüm, göz temasından kaçınırım yana doğru bir adım atıp adamın gözlerine bakarım ve ardından giderim.
- Dá-lhe a t-shirt.
- Ver adama tişörtü.
Bom, já que insiste, há uns anos, estava num concerto do grupo de jovens na igreja e vi o homem mais bonito que tinha visto em toda a minha vida.
Madem ki bilmek istiyorsun. Birkaç yıl önce, kilisede gençlik korosu konserindeydim. Birden Dünya üzerinde gördüğüm en yakışıklı adama rastladım.
Nas semanas a seguir ao despedimento, passava a vida na zona má da cidade, numa casa elevada propriedade deste homem.
İstifasından haftalar sonra şehrin tenha kesimlerinde yaşamaya başladı. Bu adama ait bir karavan evde.
Quero saber se podemos confiar no David para ter uma conversa.
Bu David denen adama, oturup konuşabileceğimiz kadar güvenebilir miyiz merak ediyorum.
Steve, parece que te meteste com a pessoa...
Steve, sanırım yanlış adama- -
Esta é a casa deles, e devemos respeitar um homem em sua casa.
Burası onların evidir ve evindeki bir adama saygı gösterirsiniz.
Tudo o que fazem aqui, tenho de explicá-lo a uma sala cheia de homens, cuja primeira e última pergunta é, como é que isto pode ser usado contra nós.
Orada yaptığınız her şeyi ilk ve son soruları bu bize karşı nasıl kullanabilir olan bir oda dolusu adama açıklamak zorundayım.
É só, és parecido com um gajo que eu conhecia.
- Tanıdığım bir adama benziyorsun.
Aquele ali tem cara de quem executaria um imóvel.
İşte bu, evini insanın elinden alacak bir adama benziyor.
Mostraste aquele senhor?
- Bunu yaşlı adama gösterdin mi?
Disse que não se parecia com o tipo da pastelaria.
- Evet. Restorandaki adama benzemediğini söyledi.
- Devo a minha vida a ele.
Hayatımı bu adama borçluyum.
Todos mortos até ao último homem.
Son adama kadar hepsi öldü.
Deram-lhe 3.000 dólares.
Adama alt tarafı 3.000 dolar verdiler.
Não estou zangado.
Adama kızgın değilim.
Não lhe impus regra alguma.
Adama kural koyduğum falan yoktu.
E descobria que ainda lhe devia.
Adama hep borcu vardı.
Confio no homem por detrás do plano e confio no plano.
Planı kuran adama ve plana güveniyorum.
Se confias no homem por detrás do plano, então, confias no plano.
Tamam. Eğer planı yapan adama güveniyorsan... plana da güveniyorsundur.
Do género, não vou cozinhar para nenhum homem até ele me dar um anel.
Mesela, yüzük takana kadar hiçbir adama yemek yapmam.
Parecem dois tipos que querem remover o testículo que ainda te resta com uma tesoura de poda.
Kalan hayanı bahçe makasıyla kesip koparmak isteyen... iki adama.
Aquele homem... - O quê? - Que homem?
- Hangi adama?
Um tipo que foi para o Rochedo por ter roubado.
Bir şey çaldığı için Kaya'ya gönderilmiş bir adama.
A teoria é que o russo me irá conduzir ao próprio homem.
Teoriye göre bu Rus beni o adama götürecek.
Pareço um tipo normal no Walmart.
Wal-Mart'taki adama benziyorum işte.
Podes confiar nele? Ou nela?
Adama güvenebilir misin?
- Tem que se sentar com ele... e olhá-lo nos olhos... e tem que lhe dizer que não fez nada com a mulher dele.
- Oturup konuş adamın gözlerinin içine bakıp adam gibi söyle, bir şey yapmadık, sadece mesajlaştık de adama.
Diga-lhe isso. É assim que ele sabe que ests a dizer a verdade.
Adama anlat o zaman, ancak bu şekilde gerçeği söylediğine inanır.
Disseste a este gajo que trabalhas com a CIA?
Bu adama CIA için çalıştığını mı söyledin?
Bem, se eu trabalhasse com a CIA... não o ia dizer á primeira pessoa que me pergunta.
CIA'den olsaydım soran ilk adama söylemezdim herhalde.
É dele.
O adama aittir.
- Será que ele te bateu?
- Çarptık mı adama?
Aquele...
- O adama.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]