English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Af

Af translate Turkish

2,065 parallel translation
Pois desde que entrei na maioridade vivi como um pecador e ofendi o meu Senhor, por isso peço-Lhe o seu perdão, de todo o coração.
Bu yaşıma kadar bir günahkar olarak yaşadım. Tanrım, sana karşı işlediğim günahlar için bütün kalbimle af diliyorum.
Vou pedir que implorem por perdão?
Benden af dilenmelerini isteyecek miyim?
Sr. Clovis, o Governador da Califórnia negou o seu último pedido de clemência.
Bay Clovis, California valisi özel af talebinizi reddetti.
Sinto muito, R.J.
Af edersin, R.J.
Desculpe, senhor. Sim, oficial.
Af edersiniz, efendim.
Uma das coisas que aprendi recentemente é que, por vezes, ser generoso é a coisa mais egoísta que se pode fazer, e que talvez tenhamos de pedir desculpa àqueles que ajudamos pela nossa... generosidade.
Son zamanlarda öğrendiğim bir şey varsa, bazen eli açık olmak ve cömertliğimizden dolayı, yardım ettiklerimizden bizleri af etmelerini beklemek kişinin yapabileceği en büyük bencilliktir.
Ele começou a confessar coisas, pedindo perdão aos amigos.
İtiraflar etmeye başladı, arkadaşlarından af diledi.
Os garotos começaram a fazer grupos, a orar uns pelos outros, pedindo perdão por pecados que cometeram.
Çocuklar gruplar halinde toplanıp, dua ettiler, işledikleri günahlar için af dilediler.
Desculpe, Capitão Gancho.
Af edersin, Kaptan Kanca.
Com licença.
Af edersiniz. Pekala...
Sinto muito por isso.
Af edersin.
Desculpe, onde posso encontrar fita isoladora?
Af edersiniz. Elektrik bantlarını nerede bulabilirim?
- E depois incendiei a loja para o cobrir.
- Af buyur? - Sonra da örtbas etmek için, dükkânı yaktım.
E agora quer que eu a safe da prisão?
Şimdi benden af mı bekliyorsun?
Apesar dos melhores esforços do nosso clube da Amnistia Internacional, o prisioneiro político Lopsang Dao foi, ontem à noite, decapitado.
Uluslar Arası Genel Af Örgütünün tüm çabalarına rağmen, Politik tutuklu Lopsang Dao'nun dün gece kafası kesildi.
Com licença, meninas.
Af edersiniz, bayanlar.
Com licença.
Af edersin.
Desculpe.
Af edersin.
- Eu ainda estou a falar.
- Af edersin ama ben daha sözümü bitirmedim.
Agora se me deres licença está na hora da limpeza.
Pekala, eğer benden af dilemeyi düşünüyorsan... Temizlik zamanı.
Desculpe, senhor.
Af edersiniz, efendim.
Alguma vez pensaste em pedir desculpas àquela mulher?
Kadından hiç af dilemeyi düşündün mü?
Ainda me lembro dos pecados da minha juventude e as minhas agressões Apelo à tua misericórdia, recorda-me
Af dilediğinde beni hatırla
E te perdoou. Amém.
Senden af diliyoruz.
- Eu vim para te pedir desculpa outra vez.
- Tekrar af dilemeye geldim.
Com doze anos, ele vai até ao pé dos pais do Dennis Ardmore, e pede-lhes o seu perdão.
On iki yaşında, Dennis Ardmore'un ailesinin yanına gitti ve onlardan af diledi.
Começamos a acreditar porque queremos que algo aconteça. Liberdade condicional, um perdão, um recurso, um decreto. Começamos a acreditar que isso vai acontecer.
Bir şeyin gerçekleşmesini istediğiniz için şartlı tahliye, af, temyiz, mahkeme emri gerçekleşeceğine inanmaya başlarsınız.
A frota nunca se sentiu confortável com esta amnistia Cylon generalizada.
Cylonlara genel af hareketi filoyu başından beri huzursuz etmişti.
Não é só uma autobiografia inútil ou até uma tentativa de desculpa por tudo o que fiz.
Ne boktan bir biyografi ne de yaptığım her şey adına bir af dileme denemesi.
Eu queria pedir-lhe perdão mas não podia, ela já tinha partido.
Ondan af diledim ancak olmadı.
Quero que pensem nisso dia e noite. Quero que peçam perdão às vossas mulheres e filhos.
Günden geceye ne düşünürseniz düşünün... öldürdüklerinizin kadınlarından ve çocuklarından af dileme zamanıdır.
Implora-lhe pelo seu perdão.
Ondan af dile.
Pede-lhe o seu perdão.
Ondan af dile.
Desafio-vos a porem-me à prova Vão pedir piedade, por favor
Beni zorlamanı istiyorum Af dileneceksin, lütfen
A prisão de Kfar Ryat foi condenada por vários relatórios da Amnistia Internacional.
Uluslararası Af Örgütü, birçok raporunda Kfar Ryat hapishanesini kınamıştır.
Da vossa casa, a Amnistia Internacional.
Evinizden. Uluslararası Af Örgütü.
Perdão?
Af edersin?
Desculpe, senhor, estamos a ter um momento familiar aqui...
Af edersin, beyefendi, aileye özel bir an yaşıyoruz burada...
Desculpem-me, um segundo.
Af edersiniz bir saniye.
Desculpa, o que estás a querer dizer?
Af edersin, ne söylemeye çalışıyorsun?
Com licença. Pare. Pare.
Af edersiniz, durun, durun!
Perdão.
Af edersiniz.
Desculpe, pode arranjar-me um copo de champanhe?
Af edersiniz. Bir bardak şampanya alabilir miyim?
Achas que mereces ser perdoado?
Sence af mı edileceksin?
Desculpa, entra.
Af edersin, gir..
Shiksa.
Af buyur.
Desculpa.
- Af edersin.
Ei, dás-me licença.
Af edersin.
Começa o holocausto do povo judeu.
"Polonya halkı üzerinde idam etme ve af yetkim var."
Faz favor.
Af edersiniz.
Perdão?
- Af mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]