Translate.vc / Portuguese → Turkish / Alana
Alana translate Turkish
3,228 parallel translation
Não me vou embora até que ela me responda.
Hayır cevap alana kadar gitmiyorum.
Há uma clareira.
Dereyi izleyin bir alana çıkacaksınız.
Isto não vai acabar, enquanto não tiverem a minha versão dos acontecimentos.
Haber avcıları benim hikayemi alana kadar durmayacaklar.
Usámos este local para escondê-lo, até que alguém pudesse vir buscá-lo.
Burayi biri gelip onu alana dek saklanmasi için kullandik.
Não te posso pagar, até que a Charlotte receba a herança dela.
Charlotte mirasını alana kadar sana ödeme yapamam.
Pensamos que a Emerson fez isto, e acredito nela a atirar na Rosa e a enforcar a Branca, mas não acho que mulheres daquele tamanho possam carregá-lo de onde foi atacado até aqui.
Hepimiz bunu Emerson'un yaptığını düşünüyoruz ve Kızıl ve Beyaz... konusunda ben de aynı fikirdeyim. Ama onun ölçülerinde bir kadının bu yapıda bir adamı saldırıya uğradığı yerden sürükleyip, alanın tamamını geçip buradaki yeşil alana kadar getirebilir mi, bilemiyorum.
Apenas aguenta até eu te voltar a ligar, sim?
Benden haber alana kadar bekle tamam mı?
Iremos lembrar todos, e continuaremos a lembrá-los até o recuperarmos.
Bunu herkese hatırlatacağız. Geri alana kadar da hatırlatmaya devam edeceğiz.
Está a chegar de algum lugar sítio num raio de 40km, a oeste da Bolívar.
Batı bulvarında 40 km'lik bir alana işaret ediyor.
A Zola vai ficar bem.
Zola gayet iyi. Kızımı kucağına alana dek peşinden ayrılma. Tamam mı?
Sim, até a minha mãe saber da notícia.
Annem haberi alana kadar öyle.
Sabes que não vou parar até que tenhas dado o teu último suspiro.
Sen o zavallı canını alana kadar durmayacağımı biliyorsun.
Preciso de espaço para os meus livros.
Hukuk kitaplarım için alana ihtiyacım var.
E precisas de mais espaço para isso?
- Daha fazla alana mı ihtiyacın var?
Estão numa área restrita.
Çevrilmiş alana girdiniz.
É a forma de um advogado dizer que a terra nunca pode ser mexida.
O alana çivi bile çakılamayacağını söylemenin avukat dilindeki hali.
Temos tempo até que ele receba o seu dinheiro, tempo de descobrir como o derrubar.
Parasını alana kadar, onu nasıl geri getireceğimizi düşünmek için vaktimiz var.
E fá-lo de maneira a que te contratem.
O angutlardan biri seni işe alana kadar ayakta kal yeter.
- Dois pelo preço de um.
- Birincisini Alana İkincisi Bedava.
Disse que me pagaria 2 mil dólares para ir até lá de helicóptero, esperar enquanto ia buscar algo e levantar voo.
Ed bana 2 bin verecekti. Helikopterle o binaya inecektim, yükünü alana kadar bekleyip kalkacaktım ve sadece saat değildi.
Por isso, se conseguires, podes começar a descarregar em cima de mim quando este contratempo passar, mas, enquanto prevalecer, aconselho-te a concentrares os teus infinitos poderes no salvamento do teu filho.
Bu çile bittikten sonra cehennem ateşi yağmurunu üzerine boşaltabilirsin ama kontrolü ele alana kadar gücünü oğlumuzu kurtarmaya vermeni tavsiye ederim.
Numa área tão grande?
Bu kadar büyük bir alana mı?
Não até obter o que pretendo.
İstediğimi alana kadar olmaz.
Ouve, Helen, eles não te farão nada até que me tenham, e isso nunca vai acontecer, ouves-me?
Beni alana kadar sana zarar vermeyeceklerdir. Bu da asla olmayacak. Beni duydun mu?
Tem de esperar até eu comprar mais.
Ben alana kadar beklemek zorundasın.
Halo 4-2, a zona está livre.
Halo 4-2, alana inebilirsin.
Então, até ele receber, vamos levar tudo o que deves.
Yani o para alana kadar borcun olan her şeyi alacağız.
- Até chegarmos à coisa real.
- Hakiki olanı alana kadar.
Isso garante o máximo de cobertura.
Bu da en geniş alana yayılmamızı sağlıyor.
E que tal Gary, se eu penhorar o que tens na garagem até receber cada cêntimo dos oito mil que me deves?
Buna ne dersin Gary? Bana borcun olan 8 binin her sentini alana kadar maaşına haczedip garajına rehin koydurmama ne dersin? Kulağa iyi geliyor mu?
Vamos manter as contas no exterior até conseguirmos as aprovações.
Onay alana kadar hesapları kıyıdan uzakta yönetmeliyiz.
Contornar as aprovações até conseguirmos as aprovações.
Onaylarını alana kadar o fırsatı yakalayabilmek.
Em oferta agora : compre um e ganhe um no especial "baile de formatura", em preservativos de pele de carneiro e vinho em caixa.
Şimdi bir alana bir bedava "Üst Düzey Balo" özel kampanyamız var kuzu derisi prezervatifler ve ambalajlanmış şaraplar var.
Hoje, estamos a oferecer um negócio dois por um, na loção "Beave".
Bugün Vajina Losyonu'nda iki alana bir bedavamız var.
Decidi dedicar-me a uma matéria, em que a verdade não dependesse da eloquência do interlocutor.
Bu yüzden, gerçeğin, konuşanın becerisine bağlı olmadığı bir alana odaklanmaya karar verdim.
Não, não, não.
Adamımızı alana kadar. Olmaz, hayır, hayır.
Ele entra na pequena área e Amadeo não consegue detê-lo.
Amadeo İo yu durduramıyor ve küçük alana giriyor.
Para que precisas deste espaço todo?
Neden bu kadar alana ihtiyacın var?
Vai ser feita história, neste preciso momento.
Sayın seyirciler, bu alana adım atmak, tarihe geçmek demektir.
Todos os concorrentes desse grupo dirijam-se à respectiva área.
İlk turda yer alan tüm yarışçılar, hazırlanacağınız alana... -... doğru gelin lütfen.
Estão demasiado separados para uma reacção em cadeia.
Zincirleme reaksiyon için çok geniş alana yayılıyorlar.
Tens seis horas para chegares ao primeiro ponto geotérmico.
İlk jeotermal alana ulaşmak için altı saatin var.
Argumenta-se que, em caso de acidente, poderão ser espalhadas partículas cancerígenas de plutónio, sobre uma ampla área da Flórida.
Biz kaza durumunda kansere neden olduğu bilinen plütonyum parçacıklarının Florida'da geniş bir alana yayılabileceği iddia ediliyor.
Uma pilha de segredos despejados no domínio público por um site...
Bir web sitesi tarafından kamusal alana aktarılan korkunç miktarda sır...
Ele diz : "As pessoas do mundo têm de ver este material."
Bu kamusal bir data... kamusal alana ait "Dünya halklarının bu materyale sahip olması lazım," diyor.
Precisas de espaço para deixar fluir o teu ego!
Egonun akıp gitmesi için alana ihtiyacın var.
A única maneira de podermos de facto voltar às instalações foi dizer à polícia, que iríamos tentar denunciá-los como sendo corruptos, para nos deixarem entrar.
Alana gerçekten girebilmemizin tek yolu polise yozlaşmış gibi davranmaya çalıştığımızı söyleyerek bizi içeri almasını sormaktı.
Se calhar é porque... não dás o devido valor ao que tens até alguém to tirar.
Belki de bir şeyi biri elinden alana kadar değerini anlamamamızla ilgilidir.
E vai dar-me caça até o ter.
Alana kadar peşimi bırakmayacak.
Os bois estão a transportá-lo para a pista, neste momento.
Alana doğru gidiyor şu anda.
As utensílios são o resto que leva a criança.
Eşyalar en küçüğü alana gider.