Albania translate Turkish

Um membro diplomático da Albania foi roubado no Central Park... embora havia dois patrulheiros a 90 metros dele.

Bugün Central Park'ta bir Arnavut kordiplomat, iki polis görevlisinden sadece 100 metre uzakta olmasına rağmen hırsızların saldırısına uğradı.

- De um órfão, descoberto nas florestas da Albânia em 1943.

- 1943'te Albania'daki ormanlarda, bir çocuk bulunmuş.

Combatentes, em terra, no mar e no ar, Camisas Negras da Revolução, homens e mulheres da Itália e do Reino da Albânia, escutem...

İhtilalin siyah gömleğini giyen karada, denizde ve havada savaşan erkekler ile İtalya ve Albania Krallığı'nın kadınlarına sesleniyorum.

Sabia que em consequência deste assunto, ele foi transferido para a Albânia?

Bütün bunlardan dolayı Albania'ya transfer edildiğini biliyor muydunuz?

- Ninguém está a falar contigo, Albania.

Kimse seninle konuşmuyor, arnavut.

é quase como a Albania cheia de luzes néon.

Neon ışıklı bir Ermenistan gibi.

- Sim, isto é a Albania.

- Evet, burası Arnavutluk.

Graças ao apoio dos nossos amigos franceses temos Kalashnikovs da Albânia.

Fransız dostlarımızın desteğiyle, Albania'dan Kalaşnikoflarımız var.

Sabem, ela contou à Charmaine que na Albania a família inteira dela foi pelos ares quando estavam na fila para uma muda de óleo.

Biliyor musun, Charmaine dedi ki, Arnavutluk'ta tüm ailesi yağ değişimi için sırada beklerken yapılan bir bombalı saldırıda ölmüş.

É como um martini, mas vem da Albania.

Martini'ye benziyor ama Arnavutluk'ta yapılıyor.

Vamos a Las Vegas, a Italia, a Monte Carlo, Albania, a Loughborough...

Bu sezon Las Vegas'a, İtalya'ya, Monte Carlo'ya, Arnavutluk'a, Loughborough'a gittik.

SHKODER, ALBANIA, 1967 - 500.

SHKODER, ARNAVUTLUK

Na Albánia, nos dias de Enver Hoxha... Eu costumava subir montanhas muito altas.

Arnavutlukta, Enver hoca olaylarında yüksek dağlara tırmanmıştık.