Translate.vc / Portuguese → Turkish / Albânia
Albânia translate Turkish
154 parallel translation
Ele é da Albânia.
Albany'den gelen biri.
Às vezes, queria que você fosse da Albânia.
Bazen, senin de Albany'den gelmiş olmanı diliyorum.
Ao cocktail da Embaixada da Albânia.
Arnavutluk Elçiliği'ndeki resepsiyona.
Agendou um encontro com o embaixador da Albânia amanhã?
Yarın Arnavut Büyükelçisiyle randevu mu ayarladın?
Bem, a Albânia não é um pais muito grande, meu senhor.
Şey, Arnavutluk çok büyük bir ülke değil, Değil mi Lordum?
- E estou certa de que conhece o embaixador da Albânia.
Ve eminim Arnavutluk Büyükelçisini tanıyorsundur
De modo que, resta-nos Erik Ashley Grantby, nome de código Bluejay, nascido na Albânia em 1918.
Böylelikle geriye Erik Ashley Grantby kalıyor. Kod adı Bluejay, Arnavutluk 1918 doğumlu
Não falam? Não se fala inglês na Albânia.
Arnavutlukta İngilizce konuşmazlar.
- Albânia?
- Arnavutluk mu?
Vida a Albânia! "
Arnavutluk çok yaşa! "
Coronel Karpof, líder do serviço secreto do Povo da Republica da Albânia.
Arnavutluk Halk Cumhuriyeti'nin... Gizli servisinin başı, Albay Karpof'tur.
A Albânia? As bombas?
Arnavutluk?
Para a Albânia, para a Espanha...
Arnavutluk, İspanya...
Sim, Camarada Secretário, ao largo da Albânia.
Evet, Yoldaş, Arnavutluk açıklarında.
O St. Georges estava ao largo da costa da Albânia.
St Georges Arnavutluk kıyılarının ilerisindeydi.
Vamos juntos a um armazém dele na Albânia.
Arnavutluktaki deposuna beraber gideceğiz.
Não te vou apresentar à minha mãe... a pareceres um pastor da Albânia.
Annemle tanışırken çoban gibi görünmeni istemem
Um aluno da Albânia.
Arnavutluk'tan bir öğrenci.
Sabes, na Albânia, a moeda chama-se "A Fuga".
Biliyor musunuz, Arnavutluğun para birimi lek.
Não. Trocámo-lo por um dos nossos presos na Albânia.
Arnavutlukta yakalanan dört adamımıza karşılık takas yapıyoruz.
Na última vez, foi preso na... fronteira entre a Albânia e a Jugoslávia quando tentava regressar a Itália a pé.
Onu en son yakaladıklarında Arnavutlukla Yugoslavya arasındaydı. Yürüyerek eve gitmeye çalışıyordu.
Tal como... aquela mulher da Albânia.
Tam da- - Tam da- - Tam da Albany'deki şu kadın gibi
Sim, na Albânia.
Evet, Albany'de.
- De um órfão, descoberto nas florestas da Albânia em 1943.
- 1943'te Albania'daki ormanlarda, bir çocuk bulunmuş.
A lâmina é das minas da Albânia, em Iskander Beg.
Ah... çelik... Büyük İskender'in Arnavutluk madenlerinden geliyor.
Albânia.
Albany.
Não há atividade militar na Albânia.
"Yalanla. Arnavut faaliyeti hakkında hiçbir bilgi yok."
Fale dos rumores de que a fuga, o atraso do presidente... deve-se à situação na Albânia.
Söylentiler üzerine lütfen yorumda bulunur musunuz Başkan'ın uçuşu- - Başkan'ın gecikmesi Arnavutluk'taki durum sebebiyle mi?
A situação na Albânia tem alguma relação... com o levante muçulmano nos EUA?
Bay Levy, Arnavutluk'taki durumun Müslüman kökten dinci anti-Amerikan ayaklanmasıyla herhangi bir ilişkisi var mı?
Por que a Albânia?
Neden Arnavutluk?
- Por que a Albânia?
- Neden Arnavutluk?
O presidente está na China e... enviará o B-3 para a Albânia.
Tamam mı? Başkan Çin'de. B-3 bombardıman uçağının Arnavutluk'a sevki konusuyla ilgileniyor.
A Albânia nega tudo... e o presidente pede calma à nação.
Arnavutluk her şeyi inkar eder. Başkan yayına çıkar, "Sakin olun."
Tivemos uma boa reação à idéia da Albânia.
Arnavutluk meselesinde gerçekten iyi bir tepki alıyorlar.
O presidente está preocupado com a reação da Albânia.
Kaldır kıçını oradan. Başkan olası Arnavut tepkilerini merak ediyor.
... por trás da história da Albânia e da sua doença! A poucos dias da eleição, ele está fugindo!
Arnavutluk'tan, bağırsak gribinden söz edilmesinin ardında seçimlerden uzak bu sınırlı günlere sığınmak yatıyor.
Por que a fixação com a Albânia?
Arnavutluk'a saplandık kaldık.
"Albânia" é difíicil de rimar.
Neden? Arnavutluk'tan kafiye oluşturmak zor.
- Albânia, Albânia
Arnavut. Arnavut.
A Albânia não me estimula, esse é o problema.
Daha iyi. Arnavutluk bana bir şey yapmıyor ki. Bence sorun bu.
- Já fechamos com a Albânia. - Por quê?
- Arnavutluk'a kilitlendik.
Disse que a Albânia... é um centro de terrorismo internacional... e que um estado de guerrajá existe ou está para acontecer... entre os EUA e a República da Albânia.
Arnavutluk Cumhuriyeti'nin, dünya çapında terörizm için zemin hazırlama arzusunda olduğunu ifade etti. Birleşik Devletler ile Arnavutluk Cumhuriyeti arasında bir savaş halinin başlayacak ya da başlamak üzere olduğundan söz etti.
Parece nascida e criada na Albânia.
Arnavutluk'ta doğup büyümüş gibi görünüyor.
Há algum festival da colheita... na Albânia, algo assim?
Her neyse. Acaba bir bayram var mı, bir hasat bayramı Arnavut hasat bayramı, onun gibi bir şey?
Boletim extraordinário sobre a guerra na Albânia.
Arnavutluk'taki savaş hakkında bir son dakika özel haberi.
A Albânia não tem bombas... nem reatores nucleares.
Arnavutluk'ta hiç nükleer aygıt yok. Arnavutluk'un nükleer altyapısı yok.
Acabo de saber... que a situação na Albânia está resolvida. A situação está resolvida.
Arnavutluk'taki durumun çözüme kavuştuğuna dair biraz önce bilgi aldım çözüme kavuştuğuna dair.
Nossas fontes na CIA... confirmam a interrupção das hostilidades com a Albânia.
CIA kaynaklarından çarpışmaların durduğunu doğrulayan bilgi elimize az önce ulaştı...
Quer falar da situação na Albânia?
Arnavutluk'taki durum hakkında yorum yapmak ister misin?
Ele combateu na Albânia!
Arnavutluk'ta başından geçirdikleri.
- Com a Albânia? - Sim.
- Arnavutluk mu?