Translate.vc / Portuguese → Turkish / Alec
Alec translate Turkish
1,958 parallel translation
Contar ao Alec o que descobri sobre Mia Heartwell.
Alec'e Mia Heartwell hakkında ne bulduğumu söylemeyi.
O Alec, quando souber que trabalhas para o Escher e que lhes tens mentido para que o teu chefe possa arrancá-lo do futuro dele. Tens sido uma má influência até agora.
Alec, senin Escher için çalıştığını patronun onu geleceğini mahvedebilsin diye kendi tarafına çektiğini öğrendikten sonra.
Convence o Alec a ressuscitar o Arco. Ou melhor ainda, faz o Escher devolvê-lo.
Alec'i arkı yeniden çalıştırması için ikna et yada daha iyisi, Esher'ı elever.
Alec, tenho de me afastar por algum tempo.
Alec, bir süreliğine izine çıkmam gerekli.
- Lamento muito, Alec.
Üzgünüm, Alec.
E o Alec?
Peki Alec?
Alec, atrasa-o.
Alec, oyala onu.
E depois ligas a chave e fica tudo fora de controle. Não sei o que aconteceu, mas vais dizer-me, Alec. Juro por Deus.
Ve sen bir düğmeyi çevirdin ve bir şey oldu ve ne olduğunu bilmiyorum ama bana anlatacaksın Alec, Tanrıya yemin ederim ki!
Onde é que está o Alec?
Alec nerde?
O Alec desapareceu, assim como o dispositivo temporal.
Alec gitti, ve yanında zaman makinesi de gitti.
Eu disse-te para não deixares o Alec sozinho, está bem?
Ona Alec'i rahat bırakmasını söyledim, tamam mı?
Faz figas para ter sido o Alec que levou o dispositivo e não o Travis, porque se tiver sido, acabaste de assinar as nossas certidões de óbito.
Dua etmeye başlasan iyi edersin eğer Alec aygıtla kaçamayıp Travis ile gittiyse o zaman ölüm fermanımızı imzalamış olursun.
Alec, sobre a Emily... - Para onde vão?
Alec, Emily hakkında..
Estou apaixonada por ti, Alec!
Sana aşığım Alec!
- do futuro. - Alec!
Alec!
O Escher não tem nenhuma razão para nos perseguir. - Alec!
Escher'ın bizi izlemesi için bir neden kalmayacak.
Não podes fazer isso!
Alec, hayır! Bunu yapamazsın!
Alec!
Alec!
- Alec!
Alec!
Enviei-a para te proteger Alec.
Onu, seni koruması için gönderdim, Alec.
Mas um agente dedicado ao indivíduo, Alec, é um agente dedicado à causa.
Ama Alec, görevine sadık bir ajan nedenine de sadıktır.
- Alec, lamento muito mesmo.
Alec, gerçekten üzgünüm.
Preciso de falar com o Alec antes.
Tamam, önce Alec'le konuşmam lazım.
Porque é que a Kiera Cameron, Alec Sadler e Escher estão a encontrar-se no Piron, enquanto conversamos?
Şu an biz konuşurken, neden Kiera Cameron, Alec Sadler ve Escher, Piron binasında buluşuyorlar?
Alec, sempre tive um interesse permanente em ti, e quando a Liber8 e Kiera chegaram a este tempo já não pude ficar nas sombras.
Alec, sana karşı her zaman sonsuz bir ilgim oldu ve Liber8 ve Kiera bu zamana geldiklerinde daha fazla gölgelerde kalamazdım.
Sou o teu pai, Alec.
Ben senin babanım, Alec.
Alec, sei que magoa.
Alec, bunun acıttığını biliyorum.
Alec, nunca quis magoar-te, lamento muito...
Alec, seni hiç bir zaman incitmek istemedim, özür dilerim...
Alec, sei o que deves pensar de mim.
Alec, benimle ilgili düşündüğün şeyleri biliyorum.
- Alec.
Alec.
Se conseguir sair desta e apanhar o dispositivo de viagem no tempo, conseguirei mandar-te para casa, e este pesadelo vai acabar. Obrigada, Alec.
Eğer bir şekilde bunlardan kurtulabilir ve zaman makinesini alabilirsen seni eve yollayabilirim ve bu tüm bu kabus sona erer.
O Alec está em perigo.
Alec tehlikede.
Kiera, ele tem razão. O Alec precisa de ti,
Kiera, doğru söylüyor.
O Alec não sabe o quão perigoso o Escher é.
Alec'in sana ihtiyacı var. Alec Escher'ın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor.
Trago-te o Alec... E tu trazes-me o resto do dispositivo.
Ben sana Alec'i getiririm sen de bana cihazın geri kalanını.
É uma plataforma de lançamento, Alec, para o passado, futuro...
Bu bir yükleme rampası, Alec, geçmişe... geleceğe...
Para o nosso futuro, Alec. Mas precisamos do dispositivo para fazê-la funcionar.
Bizim geleceğimize, Alec.
É simples se disfarçares a verdade, Alec. O que é que lhe vou dizer?
Eğer gerçeği gizlersen, çok basit, Alec.
Vou até ao Alec, apanhar a parte da Kiera do dispositivo de viagem no tempo, antes da polícia limpar o lugar.
Alec'i getirmeye gidiyorum. Kiera'nın zaman makinesi parçasını polis mekanı temizlemeden önce ele geçirmeliyim.
O acordo era eu dar-te a Kiera e o Escher em troca do Alec ser deixado em paz.
Anlaşmamıza göre ben size Kiera ve Escher'ı verecektim. Alec'in benimle kalması koşulu ile.
É agora. Alec, só queria dizer...
İşte bu.
Lamento muito, Kiera. Alec?
Üzgünüm, Kiera.
Era o único modo de recuperar o dispositivo.
Alec? Cihazı geri getirmenin tek yolu buydu.
Alec, o que estás a fazer?
Alec, ne yapıyorsun?
- Eu, Alec, Jason...
Kendim, Alec, Jason.
Alec, ele não é da família.
Alec, o ailenden değil.
Alec, posso ir para casa!
Alec, eve gidebilirim.
- Alec, não.
Alec, hayır!
Alec?
Alec?
- É o Alec.
Ben Alec.
- Alec, por favor.
Alec, lütfen.