Translate.vc / Portuguese → Turkish / Alone
Alone translate Turkish
103 parallel translation
Deus nos salva E apenas Ele
# Thou must save, and Thou alone
- Oh, voceis dois podem ir sozinhos!
- Oh, you two can't take it alone.
- Não vamos sozinhos.
- We ain't alone!
Then I found myself alone Quando eu me vejo sozinho
# Ardından kendimi yalnız buldum #
I used to walk alone Eu costumava andar só
# Eskiden yalnız yürürdüm #
When I think of the children alone and afraid
* Yalnız ve korkan çocukları düşündüğüm zaman *
Eu lembro-me de a ver a cantar "You'll Never Walk Alone"... e a carregar uma vela gigante.
Bir taraftan dev bir buji taşırken "You'll Never Walk Alone" u söyleyişini dün gibi hatırlarım.
Quando comemos?
"Live alone and like it" - "Free as the birds in the trees" - Ne zaman yiyoruz?
# Now you tell me to leave you alone
# Şimdi beni yalnız bırak diyorsun
* Isso machuca e zomba * l esteja estando só
# That hurts and mocks # I'm standin'alone
Sozinha.
Alone.
Então queres ficar sozinha?
So you want to be alone?
Sinto-me tão sozinha.
I feel so alone.
Olhe para ele, ali sentado, sozinho.
Look at him, sitting there all alone.
Eu tive-o e agora estou sozinho.
I had it and... now I'm alone.
Não estás sozinho, Verad.
You're not alone, Verad.
Só há uma forma de lidar contigo. - Matar-me? - Se tiver de ser, faço-o.
Yeraltındaki büyük değişiklikleri gösteren ilk film Byron Haskins'in ilgi görmeyen "I Walk Alone" filmiydi.
Cidade da Amargura Cidade da Solidão, Cruzamento do Eremita!
Bitter Town Alone-ville, Hermit Junction!
O Jet Alone está a dirigir-se para Atsugi.
Jet Alone " Atsugi'ye doğru ilerliyor.
- Why I'm all alone today
- Niye yapayalnızım?
E ficará ainda com o recorde... sozinha.
And you'll still hold the record... alone.
Fico aqui enfiada três dias com os miúdos, enquanto andas sem a aliança a falar com raparigas!
I am stuck here alone with the kids for three days while you're out there without your wedding ring at airports talking to girls!
Canta à vontade, enquanto estamos sozinhos.
Get it out of your system while we're alone. * *
Este barco está em modo stand-alone.
Gemi kontrolümde.
You don't need to sleep alone.
Gerek yok.. yalnız uyumana.
You don't need to sleep alone.
Düşmesin parçaları üzerime Gerek yok yalnız uyumana.
I am alone but adored By a hundred thousand more.
Yalnızım ama seviyor beni yüzlercesi, binlercesi.
I told I'm alone, but adored by a hundred thousand more.
Yalnızım, yüzlercesi, binlercesi. yüzlercesi, binlercesi.
Colombo. Famosos explorador e realizador do Home Alone.
Chris Columbus - ünlü kâşif ve Evde tek Başına'nın yönetmeni
- Leave him alone, he's ours.
- Onu rahat bırak, o bizimdir.
Então de repente eu estava sozinho.
But once again l find myself alone.
All alone once again
Yalnız başına yine
Se não te importares de aparecer
If you care to come alone
* só eu a amar-te *
* Loving you alone *
Estava lá um tipo que não parava de pôr a tocar na jukebox a música do Billy Joel "Leave a Tender Moment Alone".
Sürekli müzik kutusundan Billy Joel'in "Leave A Tender Moment Alone" şarkısını çalan bir adam vardı.
ALONE IN THE DARK II By ICEMAN69 3 DIAS DEPOIS
~ Alone in the Dark II ~ çeviri : podgy 3 gün sonra
"The Flower in my Garden", "Alone I Shall Walk"...
"Bahçemdeki Çiçek." "Yalnız Yürüyorum."
'Cause now we're all alone
* Çünkü yalnızız burada *
# What good is sitting # # Alone in your room #
* Odanda tek başına oturmanın faydası ne?
# Alone #
* Tek başıma *
# How do I get you alone #
* Nasıl yalnız yakalayacağım seni? * * Nasıl yalnız yakalayacağım seni?
# How do I get you alone #
* * Nasıl yalnız yakalayacağım seni? *
Seja bem-vinda, Alone.
Tekrar hoşgeldin, Alone.
Alone.
Alone.
Sra. Alone, Champanhe?
Bayan Alone, şampanya?
" Yeah, better leave young thing alone
" En iyi bu genç şeyi yanlız bırakayım.
Adaptação do romance "A Ilha do Tesouro" de
# # Far away # # # # And I always thought I'd end up here alone # #
Canções de
# # And I feel you now # # # # I'm not alone # #
" So I don't have to dream alone...
İyi misin?
- Alone # #
* * Tek başına *
- Alone # #
*