Translate.vc / Portuguese → Turkish / An
An translate Turkish
86,919 parallel translation
Mas de momento, está ilíquido. - Investimentos imobiliários.
Ama şu an nakit odaklı emlak yatırımları nedeniyle pek likide sahip değil gibi görünüyor.
Pareces a malta da Axe Cap.
İş yerimdeki tiplere benziyorsun şu an. Bu kadar ilginç olan ne?
Uma OPI, por agora as ações estão a subir.
Kısa pozisyon alacağız. Şu an hisse yükseliyor.
E eu estou aqui porque posso dar-lhe isso de volta.
Ben şu an buradayım çünkü bunları sana geri verebilirim.
Sabes quem pareces agora?
Şu an kime benziyorsun, biliyor musun?
Vamos recuar por um instante.
Bir an durup düşünelim.
Quer reviver o passado, Cathy?
Eskileri mi anıyoruz Cathy?
Estou indisponível de momento, mas... se deixar uma mensagem contactá-lo-ei mal possa.
Şu an müsait değilim ama mesaj bırakırsanız, en kısa sürede size dönerim.
Consegue pensar nisso agora?
Şu an bunu düşünebiliyorsun musun?
Não há nada para ela aqui a não ser recordações do Constantine, e quando isso azedar, o que irá certamente acontecer, ela ir-se-á embora.
Constantine'in anıları dışında onun için bir anlamı yok bunlar onu huzursuz ettiğinde ki kesinlikle edecek ve o ayrılacak.
Não consigo dormir no nosso quarto. Há demasiadas recordações dele.
Yatak odamızda uyuyamıyorum her yerinde anısı var.
Que quem quer que tenha feito isto... poderá estar aqui.
Bunu yapan her kimse şu an burada olabilir.
Bem, era mesmo necessário, senhor, ter escolhido este momento?
Bu anı seçmek, gerçekten gerekli miydi efendim?
E não estás propriamente calmo, neste momento.
Ve şu an tam anlamıyla sakin değilsin.
Lembras-te de Shakespeare, Marcellus?
İçindeki Shakespeare'i anımsamıyor musun, Marcellus?
Assim que o Dominic entrar no círculo, tu sais.
Dominic çembere adımını attığı an hemen dışarı fırla.
Soube que eras um monstro desde o momento em que te conheci.
Seninle tanıştığım an canavar olduğunu biliyordum.
Por momentos, pensei...
Bir an, düşündüm de...
Estou a precisar de ar fresco.
Biraz temiz hava iyi gelir bana zaten şu an.
Estou fraca, mas, encontrando uma assembleia para contrariar o feitiço... Não.
Şu an çok güçsüzüm ama Inadu'nun büyüsüne karşı koyabilecek bir cadılar meclisi bulabilirsek, o zaman
Não sou perito, mas suponho que estás a ter alguma quebra psicológica.
Uzman değilim ama sanırım şu an psikolojik bir bunalım yaşıyorsun.
O nosso erro foi confiar no Kol por um segundo que fosse.
Hayır, en büyük hatamız... -... Kol'a bir an da olsa güvenmemiz oldu.
Apanhei o Klaus num raro momento caridoso.
Klaus'u oldukça nadir olan merhametli bir anında yakaladım.
- Freya. Há mil anos de memórias.
Freya bin yıllık anılar var orada.
Se encontrar o núcleo do ser dele ou a memória a que se está a agarrar, eu consigo extraí-lo.
Özüne ya da sımsıkı bağlı olduğu anıya ulaşabilirsem oradan çıkartabilirim onu.
Ele está ali dentro, algures, agarrado a memórias fragmentadas?
Yani orada bir yerde bozulmuş anılarını tekrar yaşıyor.
Tens de pensar. Onde iria o Elijah procurar refúgio?
Elijah'ın hangi anısına sığınacağını düşünüp bulmalısın.
Pensei que ia encontrá-lo num bom local, mas o Elijah escolheu a parte mais sombria dele.
Onu iyi bir anısında bulacağıma inanmıştım. Ama o en karanlık tarafını seçmiş.
Ouve, estou um pouco ocupado.
Biraz meşgulüm şu an.
Se eles ficarem cá, é só uma questão de tempo até isso mudar.
Burada kalırlarsa bu durumun değişmesi an meselesi olur.
Não apenas memórias.
Sadece anılarını değil.
Neste preciso momento, está a ligar-se à maior bruxa que este mundo já conheceu.
Tam şu an bile kendini bu dünyanın tanık olduğu en büyük cadıya kalıcı olarak taşıyor.
Mas quando a Hope Mikaelson desistir, serei mais poderosa do que possas imaginar.
Ama Hope Mikaelson pes ettiği an hayallerinin ötesinde bir güce kavuşacağım.
A raiva que sentes neste momento chama-se perder, porque, depois disto, nunca conseguirás fixar-te dentro da Hope Mikaelson.
Şu an hissettiğin öfke mağlup oluşunun ayak sesleri. Çünkü bu bitince bir daha asla kendini Hope Mikaelson'ın içine mühürleyemeyeceksin.
- Se fosse fácil tirá-la de lá, eu não estaria aqui a falar contigo.
Elijah dediğin benim için kolay bir şey olsaydı....... şu an burada seninle konuşuyor olmazdım.
O mercado agora está difícil.
Şu an zor bir pazar var.
Em como ajudaste o diretor numa situação extrema.
Kriz anında müdüre yardım etmiş olursun.
Quem quer que tenha tirado esta foto disse ao miúdo para pôr o peixe para a frente para parecer maior porque queria que fosse um momento especial porque ele se preocupava.
Fotoğrafı çeken kişi, çocuğa balığı önde tutmasını söylemiş. Böylece balık daha büyük görünmüş çünkü bu anı özel kılmak istemiş, çünkü bu anı önemsemiş.
Não me lembro da liberdade ser tão verdejante.
Özgürlüğün böylesine yeşil göründüğünü hiç anımsamıyorum.
Os últimos meses foram os mais felizes de que me lembro há muito.
Son birkaç aydır çok uzun zamandır anımsayabildiğim en mutlu olduğum zamanlar.
Memórias tão negras que a tua mente as enterrou.
Anılar çok karanlık, zihnin onları gömmüş.
Estás pronto a enfrentá-las? Sim.
- Anılarınla yüzleşmeye hazır mısın?
É apenas uma preocupação actual, mas uma equação matemática, Professor, existe para sempre.
Sadece şu an ile ilgili bir mesele. Ama matematiksel denklem. Profesör, o sonsuza kadar var olur.
Ainda não sabem.
- Şu an belirsiz.
Sim, ele não deixa que ninguém se esqueça que ele é o "Procurador do Distrito"...
Hiçkimsenin bir an bile olsa kim olduğunu unutmasına izin vermiyor. 'Güney Bölge Başsavcısı'
Se a mamã e o papá não estão juntos agora, a culpa é do papá.
Anne babanızın şu an birlikte olmaması babanızın suçu.
Não, não tenho tempo para a conversa que precisas...
Hayır şu an buna vaktim yok. Beklediğin cevaplar için yok.
Não sei porque decidiu interceder junto do Prof. Weber em meu nome, ou porque pensa ter direito à minha atenção, neste momento.
– O zaman, neden benim adıma Profesör Weber'le araya girme görevini üstlendiğinizi veya neden şu an kendinizde dikkatimi çekme hakkı gördüğünüzü anlayabilmiş değilim.
Pensei que veríamos uma transferência de energia explosiva do crânio do Professor Weber.
Bir an Profesör Weber'in kafatasından patlayıcı bir enerji aktarımına tanık olacağız sandım.
Não tarda muito vamos perder-te para outro homem, mas podia ser pior do que o Albert.
Her an seni başka bir adama kaptırabiliriz gibi görünüyor. Ama senden daha kötüsünü de bulabilirdik Albert.
Há demasiadas memórias para procurares à toa.
Rastgele aramak için çok fazla anısı var.