Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ando
Ando translate Turkish
8,282 parallel translation
Ando com a Miúda da Massagem ao Rabo.
Popo masajcı kızla çıkıyorum.
Ando a tomar comprimidos... Todos eles...
İlaçlarımı alıyorum aksatmadan hepsini alıyorum.
Claro que ando, não sou mentirosa.
- Tabii ki çoğaltacağım. Yalancı mıyım ben?
- Não, ando em Stanford!
- Hayır. Stanford Üniversitesi'nde okuyorum.
Este homem anda com o tal "Filho de Deus"! Não ando!
- Bu adam, bu "Tanrı'nın Oğlu" ile yoldaşlık ediyor!
Ando a tentar parar, mas leva tempo.
Uğraşıyorum. Zaman alıyor.
Acreditas que é a primeira vez que ando numa limusina?
İlk kez limuzine bindiğimi söylesem inanır mısın?
Ando aqui há duas semanas, às voltas.
İki haftadır burada dönüp dolanıyorum.
Ando à procura deste "sintético".
- Bu sentetiği arıyorum.
Ando pela baixa de Nova Iorque e já não oiço música.
New York sokaklarında yürürken artık müzik sesi duymuyorum.
Ando distraída ultimamente.
Son zamanlarda çok dikkatsiz davrandım.
Ando a pensar que nós...
Düşünüyordum da belki biz...
Ando a pensar que devíamos deixar a terapia.
Dinle, belki de terapiyi bırakmalıyız diye düşünüyorum.
Ando à procura dela desde então.
O zamandan beri annemi arıyorum.
Ando meio deprimido.
Bildiğim şeyler falan...
Ando a tentar falar contigo para aí há uns 20 minutos.
Son 20 dakikadır seninle konuşmaya çalışıyorum.
Sabe uma coisa? É uma grande coincidência, mas eu também ando a investigar o assassinato do Simon Poole.
Biliyor musun, acayip bir tesadüf ama ben de Simon Poole cinayetini araştırıyorum.
Ando quando é necessário... reclamar a minha propriedade, Calrissian.
Mülküme sahip çıkmak için ne gerekiyorsa onu yaparım Calrissian.
Mas, agora que as pessoas reais estão aqui, ainda ando a descobrir como falar com elas.
Ama artık etrafımda gerçek insanlar olduğundan onlarla nasıl konuşacağımı öğreniyorum.
Não ando com o meu telemóvel.
Telefonumu yanımda taşımam.
Ando a guardá-los há muitos anos, a poupá-los para uma altura em que precisasse deles.
Yıllardır benimle birlikteler, onları kara günler için saklıyordum.
Ando a vestir a mesma roupa há três dias.
Günlerdir aynı üç kıyafeti giyip duruyorum.
Ando a aprender tanto consigo.
Senden çok şey öğreniyorum.
Ando à procura de uma Debbie Foster.
Debbie Foster diye birini arıyorum.
Ando a limpar as asneiras dos outros há demasiado tempo.
Artık yerlerden kan temizlemekten bıktım.
Não ando a dormir muito.
Pek uyuyamıyorum.
Há 20 anos que ando a fazer isso.
Lanet olasıca 20 yıl, bunu yaptım.
Porque eu não ando a brincar contigo.
Çünkü ben seninle vakit öldürmüyorum.
- Na verdade, ando com uma pessoa. A sério?
Aslında biriyle görüşmeye başladım.
Ando a vasculhar este sítio há 72 horas.
Son 72 saattir bu yerden bilgi toplamaya çalışıyorum.
Ouve, ando para te dizer isto toda a noite, está bem?
Bak, bak. Tüm gece sana bunu söylemek istiyordum, tamam mı?
Normalmente, ando de rasos.
Genellikle topuksuz ayakkabı giyerim.
Muito bem, ando à procura do Silas.
Silas'ı arıyorum.
Na verdade, ando à procura de uma coisa para o Salim.
Aslında Salim için bir şeyler arıyorum.
Ando tratá-lo agora.
- Çünkü şu anda onu tedavi ediyorum.
Vamos só dizer que já não ando por aí.
- Artık etrafta fazla gezinmiyorum diyelim.
Às vezes ando sozinho.
Bazen yalnız yürürüm.
Eu nem sequer ando com um arma.
Gerçek silah bile taşımıyorum.
Sabes como é. Ando à procura de anjinhas para enganar.
Soyacak birilerini arıyoruz.
Mas não sou eu que ando pela cave.
Ama bodrumun altını üstüne getiren ben değilim.
Não sou eu que ando a dormir com o meu psicólogo.
Terapistiyle yatan ben değilim.
Pobre rapaz, há uma semana que ando com a esfregona na mão. Acho que nunca o vi tão triste desde que a Silvia morreu.
zavallı çocuk. bir haftadan fazla süredir üzgün onu silvia nın öldüğü günden beri böyle üzgün görmedim
Alex, há quanto tempo te ando a seguir?
Alex, seni ne zamandır takip ediyordum?
- Eu ando com o sobrinho dele.
Yeğeniyle çıkıyorum adamın ya.
Ando zangada.
Kızgınım.
Ando muito zangada.
Çok kızgınım.
Não ando metido com hóspedes de assassinos...
- Yatılı bir suikastçıyı evime almam.
- Ando à procura de um penso.
Yara bandı arıyorum.
Não ando.
Aldatmıyorum.
Ando à procura da Dra. McKellar.
- Dr. McKellar'ı arıyorum ben de.
- Ando à procura dela.
Onu arıyorum.