Translate.vc / Portuguese → Turkish / Anti
Anti translate Turkish
5,218 parallel translation
Por um acaso não tens... o telefone do esquadrão anti bombas na ligação rápida?
Bomba imha ekibi hızlı arama listende değildir sanırım?
Deram-me este panfleto lindo sobre drogas não-virais para ler.
AIDS danışmanım beklerken okumam için bana bu neşe dolu anti viral ilaç kataloğunu verdi.
É como se fosse uma droga anti vampiro.
Onu bir vampir karşıtı ilaç olarak düşün.
Bem, usa ímanes enormes para atirar milhões de partículas subatómicas contra as antipartículas à velocidade da luz para criar Big Bangs em miniatura.
Işık hızındaki anti parçacıkların içine milyarlarca atom altı parçacıklarını ateşlemek için devasa mıknatıslar kullanıyor minyatür bir büyük patlama oluşturmak için.
Eu precisava de um pouco de erva e... Como é que eu ia saber que o tipo era um agente da brigada anti-droga?
Biraz ota ihtiyacım vardı ve adamın narkotikten olduğunu nasıl bilebilirdim ki?
Tens de usar o clip anti-ressono ou vais voltar para o sofá.
Horlama klipslerini yeniden kullanmaya ihtiyacın var... yada kanepene geri dönersin.
Usam linguagem antiamericano para atrair os inimigos. E matam-nos.
Nefret edenleri çekmek için anti-Amerikan jargonu kullanıyorlar...
Ela recebeu muito dinheiro dos grupos anti-América para roubar documentos secretos de agentes da CIA.
Çok yüksek meblağda para ödeyen çeşitli anti-Amerikan grupları için CIA'in yüksek rütbeli görevlilerinden gizli dokümanlar çalan biri.
O esquadrão Anti-bombas está a caminho.
Bomba imha ekibi geliyor. Her çantanın...
- És anti-social?
Asosyal misin?
- Já ia levar anti-histamínicos.
Ayrıca antihistamine de ihtiyacım var.
Trouxe o shampoo anti-caspa da casa de banho do meu escritório?
Uh, ofisimdeki banyodan nemlendirici kepek şampuanımı...
Tudo correu bem nas primeiras duas semanas, mas os remédios anti-rejeição deixaram de funcionar.
Kayıtlara göre ilk birkaç hafta her şey yolundaymış. Kalbin reddedilmesini engelleyen ilaçlar işe yaramamaya başlamış.
Alguém tem anti-histamínicos?
Antihistamini olan var mı?
Tornei-me a cara da campanha "anti-congelamento dos cachorros-quentes internos".
Çözülen sosisli sandviçlerin kamusal yüzü oldum.
Nunca mais vou encontrar um retro-mutagénico neste ritmo.
Bu şartlarda hiçbir zaman anti-mutajene ulaşamayacağım.
É antiamericano.
Bu anti-Amerikan.
Vou, a escola tem uma política anti-bullying.
Evet, okulun zorbalık karşıtı kuralları var, Trevor.
Fazer o contrário seria anti-ético.
Diğer türlüsü hiç etik olmaz.
Em 1964, quando o AZT foi desenvolvido para o tratamento do cancro, foi colocado de parte... devido à falta de eficácia contra o cancro e à toxicidade.
1964'te AZT kanser tedavisi için geliştirildiğinde ertelenmişti. Anti kanser etkisi yoksunluğu ve toksik etkiden dolayı.
- Brigada anti-bomba a entrar!
- Bomba imha ekibi içeri giriyor!
Alertei o FBI e o Contra-terrorismo para alargarem as buscas num raio de 30 quarteirões.
FBI ve anti terör birimine aramayı 30 blok çapına yaymalarını söyledim.
Os rebeldes anticomunistas conhecidos como os contras. - um exército fundado e financiado pela CIA.
Karşıt olarak bilinen anti-komünist isyancılar CIA tarafından kurulmuş ve finanse edilmiş bir ordudur.
A começar corticoides anti-inflamatórios, hormonas e protocolos de antibióticos.
Ateş düşürücü kortizoitler, hormonlar antibiyotik protokoller başlıyor.
Administrar anti-depressivos.
Antidepresanları verin.
Não só não tinhas um colete anti-bala, como levaste armas de fogo para um parque público.
Sadece kurşun geçirmez yelek giymemeni geçtim halka açık bir yerde ateş edildi.
O dispositivo tem uma protecção anti-roubo, que é accionado caso seja aberto da forma errada.
Aygıtın hırsızlara karşı koruması mevcut. Ama... Kurcalandığı için
Passaporte, anti-diarreico, anti - - histamínico, bandas adesivas...
- Allah korusun. Pasaport, ishal ilacı, antihistaminik, burun bantları.
Um grupo de cidadãos, ao que parece em exercícios militares antiguerrilha. Poderão ter assumido que estas obras, não estando ainda prontas a habitar, estavam suficientemente desertas para servir como cenário realista para o que presumimos não passar de uma inofensiva simulação patriótica.
Görünüşe göre bir grup sivil arkadaş burada anti gerilla savaşı antrenmanı yapmış bu inşaat sahasının henüz sahiplenilmediğini ve terkedildiğini sanmış olacaklar ki burada gerçekçi bir ortam kurmak istemişler.
Tem estado infiltrado para diferentes grupos anti-subversivos, incluindo a LAPD.
Gizli görevdeydi Los Angeles Polisi dahil birçok anti-bölücü kurum için çalıştı.
Ele não é especialmente carismático, é um pouco anti-social.
Şimdi bu adam... Öyle karizmatik biri değil.
Talvez tenha Asperger. Mas não é um Asperger interessante.
Bir nevi anti-sosyal, belki de Asperger sendromlu ama Asperger'a ilgili değil.
Elas usam essa frase com uma estratégia táctica reservada a uma equipa de ataque antiterrorista.
Kadınlar o cümlelere anti-terörist saldırı takımlarına yakışan bir stratejik taktik ile bakarlar.
- É um selo anti ressaca!
- Akşamdan kalma etiketi!
Esconde todas as armas anti-aéreas, e fecha as plataformas de lançamento, e os corredores de ventilação.
Bütün uçak savar silahlarını gizleyin. Füze rampalarını ve havalandırma borularını kilitleyin.
Lidero uma unidade anti terrorismo que poucas pessoas conhecem e ainda menos são as que gostam.
Birçok insanın bilmediği ve hiç hazettmediği terörle mücadele biriminin başındayım.
Dylan era um socialista anti-social, um conversador enclausurado, um neurótico clínico.
Dylan asosyal bir sosyalist, sır saklayabilen hoşsohbet biri, klinik derecede sinir hastasıydı.
Bem, acho que seria anti-desportivo, estragaria a surpresa.
Bence bu pek sportmence olmaz, sürprizi mahvetmeyelim.
Cenas anti-cristãs... das quais não me orgulho... tomaram lugar nesta igreja.
Şeytani kötülükler... Bu kilise çatısı altında yer almaktan gurur duymuyorum.
Sugiro um spray antibacteriano.
Anti bakteriyel sprey öneriyorum.
Tem uma seiva branca que tem propriedades anti-bacterianas.
Antibakteriyel özelliklere sahip süt beyazı... bir özsuyu vardır. Bütün bunlara ek olarak sarı, beyaz, pembe,... mor ya da turuncu çiçekleri olabilir.
Papá, quero brincar ao jogo da anti gravidade.
Baba ben yerçekimi oyunu oynamak istiyorum.
Ela tem o sistema anti roubo no porta-chaves.
Anahtarlığında anahtar bulma servisinin şeyi var.
Isso é praticamente... anti-social.
Bu gerçekten anti-sosyallik.
Então sou anti-social.
Demek ki ben anti-sosyalim.
O alarme anti-roubo está accionado.
Hırsız alarmı aktif.
Um alarme anti-roubo?
Hırsız alarmı mı?
Tornei-me anti-terapia desde então.
Oldukça ters tepen bir terapi olmuştu.
Não precisas de anti-depressivos, porque tu não estás clinicamente deprimida.
Antidepresan kullanmaya ihtiyacın yok çünkü klinik açıdan depresyonda değilsin.
Diga ao presidente de Gaulle que ele se tornou num anti-francês perigoso.
De Gaulle'e, O'nun tehlikeli şekilde Fransa karşıtı olduğunu söyleyin.
Antidepressivos.
Anti depresanlar.