Translate.vc / Portuguese → Turkish / Apê
Apê translate Turkish
20 parallel translation
Quem mandou comprar um apê no meu bairro, no meu lado da rua?
Kim dedi burada, benim sokağımda, benim oturduğum tarafta ev al diye? Ne diye siyahların mahallesinde oturuyorsun ki?
Tá, vão em frente. Fiquem de tocaia no meu apê.
Yaa, tabii, gidin benim evde bekleyin.
Vamos, Hils... vamos arrumar um apê juntas e enlouquecer.
Oh, hadi, Hils. Birlikte bir daire tutup iyice dağıtalım.
Eu estava a morar com uns amigos, bom... não eram bem amigos, que conheci num apê abandonado,
Arkadaşlarla kalıyordum, izbe bir yerde tanıştığım insanlar işte.
Não foi bem no apê abandonado, eu mudei-me para lá com eles, e até estava tudo bem...
Orada tanışmadık aslında, tanıştıktan sonra oraya taşındık, fena değildi...
Nesses dias, o Corvo tinha uma vantagem a mais... um apê na zona norte que compartilhava com a namorada, Vivi.
O günlerde Cuervo'nun bir avantajı da vardı. Kız arkadaşı Vivi ile paylaştığı daire.
Mas não há tempo para suspeitas, estão todos enterrados no apê... não pode haver filtrações.
Ama endişelenmek için çok geçti. Daireye gömülmüş durumdaydılar. Geri dönme ihtimali yoktu.
Na rua, no apê de lado. Até sair na sacada é perigoso.
Sokaklar, bu bina, balkona çıkmak bile tehlikeli.
O mundo tem de pensar que este apê continua vago.
Dünya bu dairenin hala boş olduğunu düşünmeli.
Aquela moto no meu apê... aquela é Rocky.
Evdeki motor manyağı. - Öyle mi? - Evet o rock.
Morava no seu apê, mas passava a maior parte do tempo no meu.
Bir süre senin dairende yaşadı, ama zamanının çoğunu bende geçiriyordu...
Dean está fora do apê do Rowe, né?
Dean, Rowe'un dairesinin dışarısında değil mi?
Melissa está... Ela se mudou para um novo apê.
Melissa yeni bir daireye taşındı.
Em um apê de um quarto dividido por 30 mulheres que se revezam para dormir em colchões no chão.
Yerdeki şiltelerde uyku mesailerini geçiren 30 kadının paylaştığı bir evin yatak odasındayım.
Mas 15 dias depois levou-me a um "apê" incrível. Na Av.
Sonra 2 hafta geçti ve geldi ve beni inaılmaz bir eve götürdü
- No apê dela.
- Çatı katında.
Esse apê é meu.
Bu evin sahibi benim.
Tinha um Beamer, um apê e um bolso cheio da grana.
Birbirimize o kadar tutkunduk yani.
- Ao "apê" do Rino?
- Biramız ve...
De repente, a desordem no meu "apê" não parece tão mau assim.
Dairemdeki dağınıklık o kadar da kötü görünmemeye başladı.