Translate.vc / Portuguese → Turkish / Araña
Araña translate Turkish
144 parallel translation
É conhecido como Araña, a aranha, porque é calculista e implacável.
Adı Arana, yani örümcek. Çünkü hesapçı ve acımasız.
Precisamos de contactar o Araña, para ver se ele quer negociar.
Arana ile temas kurup pazarlık etmeye çalışmalıyız.
O oficial da cidade de Yaviza talvez tenha acesso ao Araña.
Yaviza şehir yetkilisi Arana'ya ulaşabilirmiş.
Porque, assim que resgatarmos o Soto, vamos ter de exterminar esse Araña.
Bulun. Çünkü Soto'yu kurtarınca bu Arana'yı ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Creio que pode ter acesso ao que perdemos através de um amigo seu, o Araña.
Sanırım siz ona ulasabilirsiniz. Arana adlı bir dostunuz vasıtasıyla.
Não conheço ninguém chamado Araña.
Ben Arana diye birini tanımıyorum.
São eles que tratam dos raptos para o Araña.
Arana icin adam kacırma işlerini ayarlıyorlar.
O Araña estava à espera desta família há muitos meses.
Arana bu aileyi aylardır bekliyordu.
- O Araña.
- Arana.
Têm 12 horas para entregar os fundos ou o Araña executa o prisioneiro.
Parayı getirmek için 12 saatiniz var, yoksa Arana'ya esiri öldürteceğim.
- Há sinais do Araña?
- Arana'dan eser var mı?
O Araña vai na tua direcção.
Arana sana doğru geliyor.
E você à espera como arana!
Örümcek gibi onu bekleyeceksin.
Mete a bola do Captor entre as pernas e esconde-a debaixo da barriga e vai direito à baliza deles.
Topu Tuzakçı'dan al, bacak arana koy, göbeğinin altında sakla ve karşı kaleye doğru yürü.
É evidente que você deu carta-branca ao homens do Arana, que resultou nisto.
Artık ne yaptıysanız, ARANA'lılara açık bir sinyal verdiniz ve sonuç bu oldu.
Vai. Deixa ar entre ti e o tramp... olim.
Trambolinle arana hava girsin biraz.
E juraste nunca mais deixar que se intrometessem na tua carreira.
Sen de bir daha işinle arana asla bir erkek sokmamaya yemin ettin.
Vai ser difícil começar de novo.
Eski hayatınla arana nasıl kusursuz bir çizgi çizebilirsin ki?
Dá-lhe muito espaço.
Onula arana geniş bir mesafe koy.
Eu certamente não quero de modo algum me intrometer em seu círculo de amizades.
Kesinlikle, arkadaşların ve senin arana zorla girmek niyetinde değilim.
Pareço estar sempre a separá-la dos homens da sua vida.
Hep hayatındaki erkeklerle arana giriyorum.
Você fará o que... for necessário para assegurar que... ninguém fique entre você e o destino de nossa família.
Ailemizin kaderi ile senin arana hiç kimsenin girmemesini sağlamak için gereken her şeyi yapacaksın.
Manter distância do mundo?
Tüm dünya ile arana mesafe koymayı!
Pai, já sabes que não me gosto de meter entre ti e a mãe, mas ela agora sente-se em baixo.
Biliyorsun, annemle senin arana girmekten pek hoşlanmıyorum. Ama şu anda pek iyi hissetmiyor.
Já te disse várias vezes que não tomo partido entre vocês.
Sana söylemiştim, baban ile senin arana girmeyeceğim.
Quero ser tua amiga, Chloe mas não quero estar entre ti e o Clark.
Seninle arkadaş olmak istiyorum. Clark'la arana girmek istemem.
Mete-te no carro e volta para o Sul.
Arana binip buradan s.ktirip gidebilirsin.
A muito afetada distancia que você manteve fazia as coisas que descreveu...
Tarif ettiğin şeylerle arana koyduğun şu mesafe. Bir sonraki engelde bundan kurtulmak istiyorum.
Distancia-te da Anne.
- Anne ile arana mesafe koy.
Não quero empatar as tuas ambições, mas eu é que estaria a perder uma oportunidade se não te dissesse que quero que fiques.
Amaçlarınla arana girmek istemem ama kalmanı istemezsem ben de bir fırsat kaçırırım.
Distancia te dessa merda toda com que andas misturado.
İçine karıştığın şeylerle arana biraz mesafe koy.
Não me quero intrometer entre ti e a tua mãe, está bem?
Annen ile senin arana girmek istemiyorum?
Laverne, o que me dás se eu meter isto no teu decote?
Bu jelibonu göğüs arana atarsam bana ne verirsin?
Estás a ver? Nada te pode distrair do primeiro gole.
İlk yudumla arana hiçbir şey girmemeli.
Elas, tipo, metem-se no caminho do que tu queres.
Böyle, istediğin şeylerle senin arana girerler.
Sei que o Jordan aconselhou-te a manter distância da tua família.
Jordan'ın ailenle senin arana mesafe koymanı öğütlediğini biliyorum.
Disse-te para manteres a distância... entre ti e os vendedores legais.
Sana dürüst tüccarlarla arana... mesafe koy, denmişti.
Foi ferido em serviço?
Görevinle arana çizgi çekmelisin, değil mi?
Não deixes que o coração atrapalhe aquilo de que mais gostas.
Kalbinin en çok sevdiğin şeyle arana girmesine izin verme.
Katara, não me quero meter entre ti e a tua família.
Katara, ailenle arana girmek istemem.
Na nossa profissão, há-de haver sempre algo entre nós e uma mulher.
Bizim işimizde her zaman kadınla arana bir şeyler girer.
Vais perder a tua namorada para o Joe College.
Üniversiteli Joe kızınla arana girmek üzere.
Senhora, estou a ponto de meter-lhe a minha bota por aí acima.
Bayan, çizmelerimi bacak arana sokmayı düşünüyorum.
Não queria interferir com... Não... instrutor de condução...
Sürücü eğitmeniyle arana girmek istemedim.
Mantém alguma distância em relação ao Oliver por agora.
Şimdilik Oliver ile arana mesafe koy.
Não me quero meter entre ti e o teu major.
Binbaşınla arana girmeyi hiç istemem.
Porque parece que tens por aí um problemazito.
Çünkü apış arana sağlam bir darbe almış gibisin.
A Susan Alston somente se cruzou no seu caminho.
Susan Alston kurşunla arana girdi.
Não, de alguém se meter entre ti e o Clark.
Hayır, Clark ile arana giren herkesi.
Ela intrometeu-se entre si e a sua mulher, mas era uma mentira.
Seni cahil gösteriyor. Papaz, karınla arana girdi ve bir yalanı yaşıyordu.
Fizeste tudo e até acenaste-me quando me seguiste.
Aslında her şeyi tamam da, benimle arana biraz mesefa koysan daha iyi olurdu sanki.