Translate.vc / Portuguese → Turkish / Asil
Asil translate Turkish
2,330 parallel translation
Então Fabious recorreu a mim, o mais ousado, corajoso e honrado homem que ele conhece.
Yapma ya. Fabious bu yüzden bana geldi. Onun bildiği en şerefli, en cesur, en asil adama.
Thadeous, tens potencial para ser um nobre guerreiro, mas desapontaste a ti próprio e a todos ao teu redor.
Oh, Thadeous, Asil bir savaşçı olmak için yeterince potansiyelin var, ama herşeyi oluruna bırakıyorsun ve herkesin de etrafında olmasını istiyorsun.
Eu gosto do "tio"!
Sen asil su çocuğa bak!
- Talvez deva dizer "donzela".
- Belki de asil biri demeliyim.
Sim, mas é possível que tenha magoado a dita donzela muitas luas atrás.
Evet, ama mesele şu ki asil kıza göre ona...
Porque para esta vitória perfeita, era também essencial que o outro lado... a questão é que, tudo que é excelente, de alguma forma grandioso e nobre, não devia envolver-se em qualquer espécie de luta.
Çünkü bu mükemmel zafer,... diğer taraf için de aynı şekilde gerekliydi... Mükemmel, bir şekilde önemli ve asil olan her şey böylesi bir savaştan kaçınmalı.
E os muitos nobres, grandiosos e excelentes ali ficaram, se assim posso dizer.
Ve o asil, önemli ve mükemmel pek çok şey orada kaldı, bilmem izah edebildim mi?
E os excelentes, os grandiosos e os nobres tiveram de compreender e aceitar isto logo desde o princípio.
Mükemmel, önemli ve asil olanın ise bu doğruyu en başından beri anlayıp kabul etmesi gerekiyordu.
Está majestosa.
Çok asil görünüyorsun.
Sempre um cavalheiro.
Ne kadar da asil bir beyefendi.
Acha-se o primeiro homem convidado a juntar-se à nobre causa alienígena?
Uzaylıların asil davalarına katılması istenen ilk kişi sen misin sence?
Ele era o último de uma raça nobre
Asil bir penguen soyunun sonuncusuydu
Estão a ver os muitos honrosos coelhos que foram Coelhos da Páscoa.
Bunlar, Paskalya Tavşanı olarak görev yapmış asil tavşanlar.
É preciso ser digno.
Asil olmak gerek.
Um bando de italianos cabeludos e nojentos que existem porque um grego fodeu uma cabra a quererem extorquir o dinheiro suado de um bando de nobres irlandeses. Que lhe parece?
Bir Yunan'ın bir keçiyi sikmesiyle dünyaya gelmiş bir grup kıllı, kaypak İtalyan asil İrlanda soyundan gelen adamların alın teriyle kazandığı parayı gasp ediyor.
Esse é o preço de sua nobreza.
Asil davranışının ödülü bu.
Ele é um monstro a sério e não é melancólico, nem apaixonado, nem nobre.
O tam bir canavar. Gamlı değil, kara sevdalı değil, asil değil.
O teu adversário nem sempre será tão nobre quanto tu.
Rakibin her zaman senin kadar asil olmaz.
O que eu sugiro é manter a vossa nobre cabeça longe do poste do carrasco.
Önerdiğim şey şu ; senin asil başını ancak bu şekilde cellattan koruruz.
Pois aquele que hoje lança o seu sangue comigo, será meu irmão, seja ele jamais tão vil, este dia suavizará a sua condição.
Bugün benim safımda kanını akıtan adam,... kardeşim olmuştur. O artık aşağı birisi değil bir asil olmuştur.
Os meus leais condes?
Benim asil Kontlarım!
Há muito tempo atrás um cavaleiro templário, um príncipe com sangue real irlandês, desenvolveu uma maneira de prender o grito de uma Banshee como forma de o compartilhar com os seus inimigos.
Uzun zaman önce bir tapınak şövalyesi asil İrlanda kanına sahip bir prens düşmanlarıyla paylaşma şekli olarak ölüm perisinin çığlığını hapsetme yolunu buldu.
Ele disse que você era amável e gentil. E forte também.
Her zaman nazik, asil ve güçlü olduğunuzu söylerdi.
Todavia, sei que quaisquer que fossem as dificuldades que lhe surgissem.. ... ele enfrentava-as com dignidade. Ele vem aí.
Yine de, ne kadar sıkıntı çekerse çeksin asil bir şekilde hallettiğini biliyorum.
Sou um rapaz versado, notável, capaz de feitos notáveis e nobres.
Yetenekli, üstün bir gencim, üstün, asil işlerin adamıyım. Yetenekli, üstün bir gencim, üstün, asil işlerin adamıyım.
Faço parte de uma longa tradição que inclui o Val Kilmer do "Top Gun - Ases Indomáveis", o Wedge Antilles da "Guerra das Estrelas", e eu.
Top Gun'dan Val Kilmer, Yıldız Savaşları'nda Wedge Antilles ve günümüzde ben, bu asil müessesenin bir parçasıyız.
Apenas queremos, mediante um pagamento, é claro, enriquecer o vosso banquete e os vossos músculos espetaculares com nobres sonatas dos vossos heróis passados.
Bizi siz çağırdınız, ve ödeme konusunda da çok alçak gönüllüyüz efendim. Kas geliştirmek ve ziyafetle birlikte bizlere de, eğlenceye de önem vermelisiniz Asil övgüler, siz soylu kahramanlar için efendim...
Ele foi muito gentil,... não há mais sangue como o dele.
sen benim asil kanımdansın.
Não, falhámos na nossa nobre aventura.
Hayır, asil görevimizde başarısız olduk.
Ele estava tão nervoso, nem me queria contar.
Çok gergindi, bana bile anlatmak istemedi. Bence asil bir şey.
Tu podes ser da realeza de Upper East Side e eu uma boémia, mas no fundo, as irmãs Rhodes continuam a ser as mesmas de sempre.
Sen Yukarı Doğu Yakası'nın asil kanı olabilirsin ve ben Florida bohemi olabilirim, ama esasında biz Rhodes kardeşler hala vadiden gelmiş sert çocuklarız.
O Dan Humphrey não é da realeza, mas também não é nenhuma criança.
Dan Humphrey bir asil olmayabilir ama en azından çocuk değil.
O teu trabalho é enganar, viver entre o inimigo, executar actos obscuros para um propósito nobre.
İşiniz gereği aldatmak, düşmanlar arasında yaşamak zorundasınızdır. Asil amaçlar uğruna karanlık eylemlerde bulunursunuz.
Não sei, Grão-Duque.
Bilemiyorum ki Asil Dük.
Muito perfeito. Qual é a ocasião?
Asil amacin ne?
Eu é que estou nervoso.
Asil gerilen benim.
Combater é uma coisa digna, quando feita da maneira certa.
Doğru kullanıldığında yumruk dünyadaki en asil şey halini alır.
A Mandi exibiu o seu fato de camponesa comprado numa loja, até que viu a Abby no seu perfeito vestido estilo Maria Antonieta cosido à mão.
Mandi mağazandan alınmış köylü kostümü ile gösteriş yaparken bir anda Abbynin tamamen mükemmel el dikimi, Marie Antoinette'nin asil elbisesini gördü
Pensei que senhoras bem nascidas não visitavam os rapazes pela manhã.
Asil kadınların sabahın bu saatinde beyleri ziyaret etmediğini düşünürdüm.
Ah! O nobre juiz!
Asil yargıç.
É melhor morrer por uma causa nobre que apodrecer na cadeia.
Hapiste çürümektense asil bir gaye uğruna ölmek evladır.
- foi respeitar a natureza. - Não há nada nobre neste animal.
Bu işte öyle asil bir taraf yok.
- É um discurso muito nobre. Muito nobre.
- Çok asil bir konuşma.
Cherubin de Centelles, senhor de Val d'Ayora, filho do Conde Oliva, um grande nobre espanhol.
Cherubin de Centelles, Val d'Ayora Lordu. İspanya'nın en asil adamlarından Oliva Kontu'nun oğlu.
Por favor, agradeça a Suas Majestades Católicas e diga-lhes que assim beijou Judas Iscariotes o nosso Salvador.
Asil Katolik Hazretlerine teşekkürlerimi ilet. Ve onlara de ki kurtarıcımız Judas İscariot tarafından öpüldü.
Como é que alguém passa de algo tão nobre a algo tão mau.
Bir insan nasıl olur da böyle asil bir yoldan böyle şeytani bir yola sapar?
Um mercador simples, mesmo assim dá conselhos honrados ao Magistrado e ao resto dos comedores de merda de Cápua.
Basit bir tüccar ama yine de Yargıç ve Capua'nın diğer tüm asil pezevenkleriyle beraber konseye alınıyor.
Um tentativa nobre.
Asil bir girişim.
- Destruí o meu tendão de Aquiles. Épico.
- Aşil topuğumdan vuruldum.
Que nobre.
Çok asil.
O Elijah é um nobre, Stefan.
Elijah asil bir adam, Stefan.