Translate.vc / Portuguese → Turkish / At
At translate Turkish
68,366 parallel translation
- Bela jogada.
- İyi atıştı.
Boa. Eu é que fui atacada.
Harika ama üzerine çamur atılan yine ben olacağım.
E por que raio é que foste atacada?
Üzerine çamur atılan niye sen olasın ki?
Um tiro reles, cobarde... disparado com o conhecimento de que estavam prestes a render-se e na presunção de que teriam direito a um aquartelamento.
Ödlekçe ve beş para etmez bir atıştı. Her halükarda teslim olacaklarını bile bile ; her halükarda bağışlanacaklarını sanarak.
Este disparo, em particular, deixou a sua marca.
Bu atış hedefini buldu.
Perdido para um disparo reles e cobarde.
Ödlekçe beş para etmez bir atışla ölmüştü.
Seus corpos foram jogados num buraco... e esquecidos.
Cesetleri bir deliğe atılıp unutuldu.
Certifique-se de que não as jogaram fora.
Atılmadıklarından emin ol.
Cada uma das portas irá conduzi-la ao Du'at.
Her biri seni Duat'e götürecektir.
O Du'at tem muitos mundos.
Duat'in birçok dünyası vardır.
Podia dar uma olhadela. Ver se há um bom lugar.
Etrafa bir göz atıp iyi bir yer olup olmadığına bakabilirim.
Se a deixamos dar-nos mais um tiro certeiro, vai cortar-nos ao meio!
Bize net bir atış daha yapmalarına izin verirsek gemi ikiye ayrılır!
- Miller, pára.
- Silahı at Miller.
Exigir que viesse aqui, colocando tudo em risco?
Buraya gelmemi talep edip, her şeyi riske atıyorsun.
Bem, está na hora do lanche!
Atıştırma zamanı!
Envia-lhe mensagem.
Mesaj at.
Menina Mathison, por favor, isto é apenas um passo temporário até que o meu escritório possa avaliar a situação.
Bayan Mathison, lütfen. Ofisim durumu iyice netleştirene kadar.. ... geçici atılmış bir adım bu.
Há dois dias, tive pessoas naquela rua a atirar pedras contra a minha casa, a chamarem-me terrorista.
İki gün öncesinde insanlar sokaktan evime taş atıp bana terörist diyordu.
Não se a doença colocar a criança em risco.
Hastalık çocuğu tehlikeye atıyorsa olmaz.
Envia-me mensagem quando entrares.
İçeri girince mesaj at.
Neste momento, estão 16 oficiais do governo, incluindo um Senador dos Estados Unidos, sentados numa prisão militar sem sequer uma explicação.
Biri Amerikan senatörü olmak üzere 16 hükümet yetkilisi düzgün bir açıklama yapılmaksızın askeri cezaevine atıldı!
Veja as baixas sofridas por seu batalhão.
Taburunun yaşadığı kayıplara bir göz atın.
Estava escuro. Sabe, havia muita confusão.
Karanlıktı ve atış sesleri vardı.
- Havia muita confusão.
- Karanlıktı ve atış sesleri vardı.
Estou aqui porque ontem à noite foi divulgado um vídeo que insulta cruelmente o meu filho morto.
Dün gece, ölmüş oğluma alçakça iftira atılan bir video yayınlandığı için buradayım.
Não estou a dar graças! É um grito de guerra!
Savaş narası atıyorum, yemek duası etmiyorum burada!
Desejais saber se os leprosos montam?
- Cüzzamlıların at binip binemeyeceklerini mi bilmek istiyorsun? Hiçbir fikrim yok!
Tu vais desmontar, menina.
Atından in bakalım kızım.
Permitam que vos apresente a rainha Hild do balde de água, flagelo dos esclavagistas, em tempos expulsa do convento!
Huzurlarınızda su kovası kraliçesi Hild! Köle tacirlerinin bir zamanlar manastırdan atılan kırbacı!
Não fui nada!
Atılmadım!
O cavalo dele está aqui.
Atı burada.
- O cavalo dele está aqui.
- Atı burada! - Ne?
Não vou colocar a sua posição em risco quando os disparos começarem.
Atış başladığında pozisyonunu zayıflatmayacağım.
Se eu quisesse disparar um tiro de aviso, até quão próximo teria de apontar para ser efetivo?
Uyarı atışı yapsaydım ne kadar yakına nişan almam gerekirdi?
Manda uma SMS a dizer que tiveste um acidente.
Mesaj at, kaza yaptığını söyle.
Estou a cavalo.
At üstündeyim.
Rubrica onde diz "não contesto" e assina em baixo.
"Anlaşmalı" yazan yere paraf at, sonra da en altını imzala.
Larga-a.
At!
As pessoas da campanha já faziam comentários sobre mim antes do anúncio do Gage.
Bu olaydan önce kampanyadakiler hakkımda atıp tutuyordu.
- Levem-no lá para baixo.
- Merdivenlerden aşağıya atın.
Os restantes, saquem dos vossos telemóveis.
- Sizlerde teleonlarınızı kutuya atın, tamam mı?
Precisas de levar pontos.
Dikiş atılması gerekiyor.
Donovan, você sabe que o seu silêncio põe em perigo a vida de milhares de americanos.
Donovan. Bilmelisiniz ki sessiz kalmanız....... binlerce Amerikalı'nın hayatını tehlikeye atıyor.
Retirem as vossas armas com a ponta dos dedos da mão esquerda e ponham-nas no chão.
Silahları atın. Parmaklara dikkat. Sol elle.
Belo tiro, filho!
İyi atıştı evlat!
Eles montam?
- At biniyorlar mı?
Larga-a!
At!
Larga-a já!
Sana'At'dedim, hemen.
Manda-me uma SMS quando saíres.
İşini bitirince bana mesaj at seni dışardan alacağım.
Está a desperdiçar a sua oportunidade.
Şansını çöpe atıyorsun.
Largue-a.
At silahını.