Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ates
Ates translate Turkish
33,669 parallel translation
Estou a chegar ao local onde atearam o fogo.
Çocukların ateş yaktığı yerdeyim.
Desligaram a câmara a seguir ao fogo.
Ateş yaktıktan sonra kamerayı bırakmışlar.
- Buscar quantos termómetros que puder antes que a enfermaria arda.
Yanıp kül olmadan bakım evinden alabildiğim kadar çok ateş ölçer almaya.
Temos termómetros.
Yanımızda ateş ölçerler var.
Recentemente, como alternativa atóxica ao mercúrio, as fábricas passaram a usar uma combinação de gálio, índio e estanho em termómetros.
Son zamanlarda üreticiler, cıvaya zehirsiz bir alternatif olarak ateş ölçerlerin içinde galyum, indiyum ve kalay karışımı kullanmaya başladılar.
A inauguração deu asneira por causa do tiroteio mesmo à porta do restaurante.
Restoranın önünden geçen bir arabadan ateş açılınca açılışımız boka sardı.
Os tiros começam, vai para o deck.
Ateş başlarsa. Masanın altına gir.
Vão abrir fogo com os canhões da proa?
İleri mevzi toplarıyla serbest ateş açacaklarını mı?
Sem disparos.
Belki de hackerler geminin güvenlik kameralarına bakmıyordur. Henüz ateş açılmadı.
Fogo!
Ateş!
- O Walter está a ser alvejado.
- Çocuklar, Walter ateş altında.
Mick, usa a tua arma de fogo para cobrir a nossa retirada.
Mick, bizi korumak için ateş saç.
Não quero disparar em vocês.
Size ateş etmek istemiyorum.
Apaguem as luzes e não disparem.
- Işıkları söndürün ve ateş etmeyin.
Esperem, não disparem.
- Ateş etmeyin!
Calma, aponta e dispara.
Çok kolay, doğrult ve ateş et.
Muito bem, apontar e disparar.
Pekala, doğrult ve ateş et.
Se puder enviar um pulso electrico de uma fonte de energia externa, posso ser capaz de sobrecarregar o gatilho incendiário da bomba, mas terei que desmontar a arma do frio.
Bir dış güç kaynağından elektrik akımı verebilirsem bombanın ateş tetikleyicisinin aşırı yüklenmesini sağlayabilirim. Ama buz silahını parçalamam gerekiyor.
O fogo dá-nos vida mas também tem o poder de destruir tudo no seu caminho. A tua razão?
Ateş bize hayat veriyor ama aynı zamanda da önüne çıkan her şeyi yok edebilir.
- Atirem quando estiver pronto.
- Hazır olduğunda ateş et.
Parem de atirar!
Ateş etmeyin!
Não atirem!
Ateş kes!
Simplesmente atira!
Ateş et işte!
A polícia nunca apanhou o atirador.
Polis hiçbir zaman kardeşine ateş edeni yakalamadı.
Agora, ou atiramos!
Derhal, yoksa ateş ederiz!
Acho que nunca acendi uma fogueira verdadeira.
- Sıcak olur. Önceden hiç gerçek bir ateş yakmamıştım.
Porque é que atirou em nós?
- Neden bize ateş açtın?
Diz aos teus homens para baixarem as armas.
Adamlarına ateş etmemelerini söyle.
Repito, não disparem.
Tekrar ediyorum, ateş etmeyin.
Cessar fogo! Não ataquem!
Ateş etmeyin!
Não ataquem!
Ateş etmeyin!
Com todo aquele caos, fumo, fogo e sangue por toda parte, os mesmos macacões às riscas, a mesma aparência física...
Onca karmaşa, duman, ateş arasında, kan revan içindeyken aynı mahkûm elbisesi, fiziksel görünüş benzerliği...
O pirómano quer fazer fogo.
Ateş tanrısı yangın başlatmak istiyor.
Porque é que eu não pensei nisso?
Tepetaklak ateş. Vay be, neden aklıma gelmedi ki?
Assim, o fogo vai para baixo, em vez de subir.
Bu şekilde, ateş aşağı doğru yanacak.
Felizmente, comecei a construir a nossa fogueira.
Şansa bakın ki, ateş yakarak iyi bir başlangıç yaptım bile.
A lente concentra a luz que gera calor suficiente para queimar.
Gözlük camı ışığı toplayarak, ateş yakacak kadar ısı üretir.
- Vão!
Ateş.
Temos o Gabriel, mas, o pessoal da Shioma está no edifício e estamos sob ataque.
Gabriel'ı bulduk ama Shioma'nın adamları binaya saldırdı ve ateş altındayız. Ateş altındayız.
Estamos sob fogo cerrado!
Ateş altındayız!
Descreveu o atirador como um homem branco de óculos de sol, um capuz apertado à volta da cara.
Ateş eden kişiyi güneş gözlüklü, yüzüne sıkıca sarılmış bir kapüşonu olan, beyaz bir erkek olarak tarif ediyor.
Alguma coisa deve tê-lo assustado e ele começou a disparar.
Elemanı bir şey ürkütmüş olmalı ki ateş açsın.
A primeira coisa que temos de fazer é descobrir o assassino.
Yapmamız gereken şey ateş eden kişiyi bulmak.
Houve um tiroteio e algumas pessoas foram mortas.
Ateş açıldı. Birkaç insan öldürüldü.
Atirem!
Ateş serbest! 00 : 09 : 31,401 - - 00 : 09 : 32,598 Castle!
Se pararmos de atirar, eles vão entrar!
Eğer ateş etmeyi kesersek buraya geleceklerdir!
Disparem assim que eles passarem por aquela porta.
Kapıdan çıktıkları anda ateş edin.
Não deixem que eles disparem primeiro.
İlk onların ateş etmesine izin vermeyin.
Não disparem.
Ateş etmeyin.
Por favor, não disparem.
Lütfen ateş etmeyin.
E os incêndios e o fumo?
Peki o ateş ve dumanlar neden?