Translate.vc / Portuguese → Turkish / Atlás
Atlás translate Turkish
549 parallel translation
O Atlas tem razão!
Atlas haklı!
Atlas, porque é que os Marduks teriam deitado fogo a uma fábrica?
Atlas, Marduklar neden bir fabrikayı yaktı?
Que se passa, Atlas?
Neler oluyor Atlas?
Pedi isto emprestado ao Atlas.
Bunları Atlas'tan aldım.
Claro, meu caro Atlas.
Elbette sevgili Atlas.
Atlas!
Atlas!
- Para quê?
- Niye atlasın?
- É o Atlas.
- Bu Atlas.
Mais alto, dá um bom salto.
- Bir çentik daha. Hızlı atlasın.
Salta, salta, salta, salta, salta!
Atlas, atla, atla, atla, atla!
Salta, salta, salta!
Atlas, atla, atla!
Sim, uma faca afiada e um atlas de anatomia humana onde se possam ver onde são as artérias principais.
Keskin bir jilet ve insan anatomisinde atar damarların yerini gösteren bir tablo.
Deixa que se jogue! O Tibre aceita tudo!
Bırak adamı atlasın!
Pára de fugir, já chegaste ao Atlântico.
Kaçmayı bırak. Atlas Okyanusu'na dayandın.
- Diz ao Moreno que mergulhe.
- Moreno atlasın.
Atenção, detonar!
Bırakın atlasın.
Significa que os americanos têm combustível e aviões para transportar bolos e atravessar o Atlântico.
Amerikalıların Atlas Okyanusu'ndan geçerek pasta getirecek uçak ve yakıtları var.
Entretanto, na muralha Atlântica, as tropas alemãs têm estado a preparar-vos umas surpresas agradáveis, meus senhores, não vá o Sr. Churchill ser suficientemente idiota para tentar uma invasão.
Baylar, bu arada Bay Churchill istilaya kalkışma aptallığında bulunursa diye Alman kuvvetleri Atlas Okyanusu kıyısında sizlere birkaç güzel sürpriz hazırlamakta.
Um de nós abre o Atlas ao acaso, espeta um alfinete numa página.
İçimizden biri bir atlas açar ve rastgele bir yere basar.
Lembro-me de ter andado no Deserto do Saara quatro vezes seguidas... antes que percebesse que Chee-Chee tinha colado as páginas do Atlas com marmelada.
Dört kere Sahra Çölü'ne gittim. Chee - Chee atlasın bütün diğer sayfalarını reçelle kaplamıştı.
Tinham maus mapas, normalmente arrancados de atlas escolares, mas fizeram frente aos britânicos sem parar para reagrupar.
Ancak çok hızlı ilerleyerek düşman kuvvetlerin birleşmesine engel oldular.
Bebi à saúde de todos do Atlântico ao Pacífico. E a meio caminho de volta.
Atlas Okyanusu'ndan Pasifiğe, oradan da tekrar yarı yola kadar herkesin şerefine içtim.
Tinham à sua frente o Atlas Vinícola da França e estavam estudando-o, porque seria trágico, se eles lutassem através de Beaune e de Nuits St.
Önlerinde Larmat'ın Fransa Atlası vardı. Onun üzerinde çalışıyorlardı.
Ele tem o selo de aprovação de Charles Atlas.
O Charles Atlas'ın resmi mühürünü taşıyor.
Faz-me querer pegar no Charles Atlas pela... mão!
Charles Atlas'ı isterim Ellerim ile
É muito longe para ela saltar.
Orası atlası için çok uzak.
Frankie, eu sei que és bom, mas o meu irmão, que não é tão bonito como tu, é mais forte que um gorila.
Büyük bir güreşçi olduğunu biliyorum ama kardeşim senin kadar yakışıklı olmasa da Charles Atlas kadar güçlüdür. - Senin kardeşin bir salak.
Lá em cima como podem ver, está Atlas que sustenta os céus nos seus ombros.
Yukarıdaki gördüğünüz Atlas omuzlarında dünya cennetlerini taşıyor.
Nunca tinha visto o Oceano Atlântico.
Atlas Okyanusu'nu ilk kez şimdi görüyorum.
Ele era incrível na época.
Atlas Okyanusu o zamanlar güzeldi.
É, devia ter visto o Atlântico então.
Evet. Atlas Okyanusunu o günlerde görmeliydin.
Chamavam Atlantic City de pulmões da Filadélfia.
Atlas Okyanusuna Philadelphia'nın akciğeri derlerdi.
Este é o atlas de Seattle de 1908 e mostra o rancho Carmichael.
Bu Carmichael çiftliğini gösteren 1908 Seattle Atlası.
No atlas de 1914, que está aberto na mesma área, a propriedade continua na mesma, tal como a localização do poço.
Aynı bölgeyi gösteren 1914 yılı atlasında, özellikler hemen hemen aynı, kuyunun yeride aynı şekilde korunmuş.
No atlas de 1928, há uma alteração com a subdivisão da propriedade.
1928 yılı atlasında ise, bir değişiklik var, mülklerin bölünmesinde.
É uma aula de dança, Lisa, não um plano do Charles Atlas.
Burası dans sınıfı, Charles Atlas'ın kursu değil.
Venham todos juntos
Herkes içeri atlasın
O rei por cima da rainha.
Şövalye kraliçeye atlasın.
O bispo por cima da rainha.
Fil kraliçeye atlasın.
O peão por cima da rainha.
Piyonlar kraliçeye atlasın.
Vamos todos saltar na rainha.
Herkes kraliçeye atlasın.
E se fizéssemos a piscina mais perto da casa, para os garotos poderem saltar do telhado?
Havuzu evin daha yakınına yaptıralım da... çocuklar çatıya çıkıp atlasınlar bari.
Senhor, tem um cavalo chamado Cetim Negro?
Lordum,'Kara Atlas'isimli bir atınız var mı? Var.
"Cetim, queres umas cenouras?"
"Atlas, biraz havuç ister misin?"
Vá Cetim, acalma-te. Estás entre amigos.
Atlas, sakin ol bakalım, dostların arasındasın.
Vá.
Şimdi, kendi kelimelerinle söyle bakalım Atlas,
Cetim, não respondes.
Atlas, cevap vermiyorsun.
Está-se mesmo a ver. Cetim Negro, conhecido na hierarquia do mal por Cetim Negro, o Eloquente!
Kara Atlas, kötülük hiyerarşisinde Geveze Kara Atlas olarak bilinir!
Senhor, infelizmente o cavalo, Abençoado Cetim o Confessor, que ia ser testemunha hoje...
Lordum, bahtsız ve itirafçı at Kutsal Atlas'ın, bugün bize şahitlik yapması gerekiyordu ki... - Evet?
Vou lê-la. " Eu, Cetim Negro, confesso
" Ben, Kara Atlas, itiraf ediyorum ki...
Combinando os nossos foguetões ; o Redstone e o Atlas, penso que poderemos lançar um casulo.
Elimizdeki roketler Redstone'la Atlas'ı birleştirerek... bir bölme fırlatabileceğimiz düşüncesindeyim.