Translate.vc / Portuguese → Turkish / Atê
Atê translate Turkish
40 parallel translation
Atê disseram os nossos nomes! Os oficiais, a tripulação!
Onlar artık eşit, subaylar ya da mürettebat Bu müziği dinlerken...
Atê logo, Madame Guêrin.
Yarın görüşürüz Madam Guérin.
Mostre a ela que não pode mais fazer certas coisas 59 00 : 06 : 13,787 - - 00 : 06 : 15,186 Atê coisas simples não pode mais fazer sozinho.
Göster ona ; ayaklarını kaldırmak, burnunu... kaşımak gibi basit şeyleri. Artık bunları yapamayacaksın.
Atê agora, fiz tudo o que me pediram.
Şimdiye kadar, yapmamı istediği her şeyi yaptım.
Atê breve.
- Görüşürüz.
Atê te arranjamos uma nova identidade.
Sana yeni bir kimlik bile verebiliriz.
Atê agora, ele tem sido a alma desta defesa, Tug.
Şu ana kadar savunmanın beyni ve kalbiydi.
Atê que não está mal.
Yine de iyisin.
- Adeus. - Atê amanhã.
- Görüşürüz.
- Atê melhorar. Vou tirar isto.
Bunu çıkaracağım.
E nós rimos e fomos felizes juntos. Atê sua irmã Blanche aparecer.
Gülmüştük ve beraber mutluyduk... kızkardeşin Blanche gelene dek...
Sou um modelo de discrição. Atê quando estou traçando um pau sou discreta.
Sağduyunun örneğiyim, birinin aletini emerken bile.
- Bem, meninas, adeus. - Atê logo.
- Pekala, hoşça kalın, kızlar.
Atê isto eu tive que saber pela sua amiga. Manuela.
Bunu bile arkadaşından öğrendim.
Atê mais do que os homens.
Seansı 60,000.
Atê os treinadores de Pokêmons merecem folgas em dias como este.
Böyle bir günde pokémon eğiticileri bile dinlenmeyi hak ediyor.
Atê que um dia
Sonra bir gün
Atê de manhã dançar...
Sabaha dek dans et
Atê o encontrar
Sizi bulana kadar
Sua será Atê ao fim dos tempos
Sizin olacak Zaman durana kadar
Atê ao fim dos tempos
Zaman duruncaya kadar
Atê ao dia da minha morte
Öldüğüm güne kadar
Atê ao dia da morte
Öldüğüm güne kadar
Atê ao dia em que morrer
Öldüğüm güne kadar
Atê ao fim de todos os tempos
Zaman duruncaya kadar
Atê morrer...
Öldüğüm güne...
Atê que, num dia não tão especial, fui para a minha máquina de escrever, sentei-me e escrevi a nossa história.
Sonra, pek de özel olmayan bir günde daktiloma gittim, oturdum ve öykümüzü yazdım.
Atê lutávamos com os nossos próprios membros decepados.
Hepimiz, birbirimizin bir yerlerini parçalıyorduk.
- Atê mais.
Görüşürüz sonra, buralardayım.
- Atê amanhã.
- Yarın öğle 12.
Atê mais e obrigado.
Hoşça kalın ve teşekkür ederim.
Atê mais.
Görüşmek üzere.
Atê mais, Timka.
Görüşürüz Timka.
- Atê mais, senhor.
- Görüşürüz efendim.
Atê são simpáticos.
- Hepsi çok tatlıydı.
Atê ao fim?
- Nerede?
Atê logo, docinho.
Sonra görüşürüz tatlım.
Atê logo, Manuela.
Güle güle.
Atê demais.
Fazla iyi.