English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Aurora

Aurora translate Turkish

950 parallel translation
Aurora, não te afastes de mim.
Aurora, bana yakın dur.
Na aurora.
Sabah oluyor.
É no Inverno que se vê a aurora boreal, não é?
Kuzey Işıkları kışın görülürdü, değil mi?
Aquilo não é a Aurora Boreal. É Manderley!
Bu, Kuzey Işıkları değil.
Desvanece-se com a aurora.
Şafakta sona eriyor.
À volta da aurora.
- Şafağa yakın.
É a aurora ou o ocaso?
Şafak mı, gün batımı mı?
Pois se for a aurora, você está morto.
Çünkü eğer şafak vakti ise, ölüsün demektir.
"À aurora segue-se a aurora e envelhece o ocaso " e entretanto este curioso gato permanece "agachado sobre o tapete da china " com seus olhos de setim " bordejados a ouro.
" Şafaklar birbirini izledi, ve gece yaşlandı, bu sırada Çin halısında parlak gözleri ve altın kaplı bedeniyle bu kedi uzanmaktaydı.
A sua paciência é a nossa prosperidade... a sua luta a nossa liberdade : o seu sonho a nossa certeza : a sua aurora é o nosso dia.
Onlar bizden daha tutkulu, daha hırslı ve daha çalışkandılar Onların direnci bize refah, azimle verdikleri emek bize özgürlük getirdi. Onların düşü bizim gerçeğimiz. onların şafağı bizim günümüz oldu.
Também tenho ouvido, creio que assim é. Mas reparai, que a aurora de púrpura caminha atrás do orvalho da colina.
Öyle derler, ben inanırım da buna az çok ama bakın, şafak, alaca etekleriyle yürüyor doğu sırtlarının çiyleri üstünde.
Posso vê-lo, além tremendo, esperando na luz fria da aurora. Philippe?
Onu gün doğumunda soğukta beklerken ve titrerken görebiliyorum.
Estamos a beber um copo no bar do hotel Aurora, a banda está a tocar.
Aurora Hotel'in barında içkilerimizi yudumluyoruz. Orkestra çalıyor, evleniyoruz.
O galo da aurora na aldeia por duas vezes saudou a alvorada.
Erkenci bir köy horozu şafağa iki selam gönderdi bile.
Acordar ao romper da aurora, Tropeça-se sobre os outros em busca dos bens roubados durante a noite.
Şafak sökerken kalkın, gece çalınan eşyalarınıı ararken çarpışan mahkumlar.
O mundo científico pensa que são partículas eléctricas agitadas pelo ar em movimento, como uma Aurora Boreal.
Bilime göre, hava akımıyla hareket eden elektrik yüklü parçacıklar. Kutuplardaki aurora borealis gibi.
À aurora, no OK Corral.
Güneş doğarken O.K. AğıIı'nda.
Pensão Aurora.
Aurora Pansiyonu.
Estou, pensão Aurora.
Aurora Pansiyonu.
As margens do Loire na aurora.
Loire kıyısı. Gün doğuyor.
Nasceu uma filha, eles chamaram-na Aurora.
Bir kızları oldu, ve ona Aurora ismini koydular.
Doce Aurora
Güzel Aurora
Salvé, Princesa Aurora
Çok yaşa Prenses Aurora
Salvé, Princesa Aurora
Çok yaşa, Prenses Aurora
Uma vida longa para a Princesa Aurora
Ömrün uzun ola, Prenses Aurora
Salvé, Aurora
Yaşasın Aurora
Princesa Aurora.
Prenses Aurora.
Afinal de contas, Aurora não sabe nada disto.
Zaten Aurora, tüm bunları bilmiyor.
- Eu não disse que era Aurora.
- Aurora olduğunu söylemedim ki.
E na torre mais alta, sonhando com o seu verdadeiro amor, a Princesa Aurora.
Şuradaki kulenin tepesinde gerçek aşkını rüyasında görüyor, Prenses Aurora.
É a Aurora!
Bu Aurora!
Nunca vi a aurora boreal.
Kuzey ışıklarını hiç görmedim.
Falta meia hora para a aurora. Que os homens estejam prontos.
Şafağa yarım saat kaldı, adamların at binsin
Os galos da manhã anunciam a aurora.
Horozlar şafak vaktini selamlıyor.
Lembra-te de que é sempre mais escuro antes da aurora.
Unutma, her şey zamanla düzelir.
" Ó radiosa aurora, radiosa aurora anuncias-me demasiado cedo a morte.
"Ah, parlak şafak, " parlak şafak! " " Ölümümü çek erken bildirdin. "
Logo que nascer a aurora enquanto a claridade das fogueiras de Octavian ainda iluminar o céu atacaremos.
Ve günün ilk ışıklarıyla Octavian'ın kamp ateşi hala gök yüzünü aydınlatırken saldıracağız.
E surgiu uma aurora para os que jaziam na região da morte.
Ölümün gölgelediği diyarda yaşayanların üzerine bir ışık doğdu.
E amanhã na aurora, partiremos para as aldeias... E recolheremos todos seu homens.
Ve şafakta, köylüleri almaya başlarız ve tüm adamları toplarız
Um cenário para o seu "Túmulo de Lorenzo"... com as figuras do Crepúsculo e da Aurora.
Alacakaranlığın ve şafağın simgesi figürler "Lorenzo'nun Mezarı" nı haber veriyor adeta.
Soltamos-te, ao romper da aurora. Com uma pedra nos pés, para que chegues mais depressa ao teu destino.
Sabah ilk işimiz gitmene izin vereceğiz boynunda "gideceğin yere daha hızlı yüz" diyen bir taşla.
Devo aguardar até à aurora do planeta sobre o alvo principal, para que o senhor cumpra a nossa missão.
Ana hedefimize için gezegenin şafağına kadar bekleyeceğim misyonunu gerçekleştirmen için izin vereceğim.
- Julgava que tinha até à aurora, Spock.
- Şafağa dek zaman vardı, Spock.
Em zonas de aurora visível, consegue transmissões na frequência E.
Şey efendim, kutup ışıklarının görüldüğü bölgelerde, düzensiz aralıklarla, E seviyesinde veriler alırsınız.
É, de facto, a nave roubada, a Aurora.
Kesinlikle çalıntı kruvazör, Aurora.
Aurora, fala da USS Enterprise, comandada pelo Capitão James T. Kirk.
Aurora, burası Kaptan James T. Kirk komutasındaki USS Enterprise.
Aurora, fala da Enterprise.
Aurora, burası Enterprise.
Aurora, reduzam a potência.
Aurora, gücü kesin.
Pessoal do Aurora, preparem-se para serem transportados.
Aurora personeli, gemimize ışınlanmak içn hazırlanın.
A Princesa Aurora?
Oh, Prenses Aurora ile mi?
Parondi pela Lombardia, Sociedade Aurora de Milão!
Milano Aurora kulubünden!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]