English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Bagel

Bagel translate Turkish

200 parallel translation
Era uma rapariga que conheci, a servir às mesas no Hip Bagel.
Hip Bagel'de masalara bakarken bulduğum bir kızdı.
A padaria. Eles abrem ás 9...
- Hip Bagel. 9'da açıyorlar.
Nem se consegue arranjar um bagel decente na cidade de Washington.
Washington'da adam gibi simit bile bulamazsın.
Prenderam o Bagel.
Bak, Bagel'i yakaladılar.
Os nazis vão mandá-lo para a câmara de gás.
Naziler Bagel'i yakaladılar. Ona gaz basacaklar.
Íamos ficar contigo e com a Miriam e com... o Bosco.
Senle, Miriam'la ve... Bosco ile kalırız diyorduk. — Bagel mı?
- Bagel!
— Bagel.
- Bagel. Dei-te os últimos 200 dólares e não tenho onde ficar?
Yani son 200 dolarımı sana harcadım ve kalacak yerim yok mu şimdi?
Bagel!
Bagel!
Bagel II, é?
Bagel II, ha?
Faço bom preço, prefeito "Kochie". "Como vai?" Bebedor de gemada com chocolate... "bagel" e Bar Mitzvah, B'nai, judeu nojento!
Size iyi fiyat vereceğim, Başkan Koch, "Nasılım ama" diyen çikolatalı gazoz içen, simitle füme somon yiyen, Yahudi g... tü!
Alguém quer um "bagel"?
Çörek isteyen?
Minha senhora, se quer uma sandwich, eu preparo uma.
Bagel yok. Bayan, sandviç istiyorsanız, size sandviç yaparım.
Sabotei a máquina do pão, ontem à noite. Vai estourar!
Dün gece bagel makinesine sabotaj yaptım.
- E dá para fazer o pão? Claro.
- Yine de bagel yapabilir miyiz?
Não ao pão, não ao pão, não ao pão! Kramer!
Bagel yok, bagel yok, bagel yok, Bagel yok, bagel yok.
Eu e o Charlie íamos ligar, para a convidar para sair e fomos a um café de pão judeu.
Ben ve Charlie bir yere davet edecektik. Ve bagel dükkânına girdik..
Porque agora você está proibido de Bagel King.
Çünkü artık Bagel King'den de yasaklısın.
Tenho café, torradas e um folheto duma imobiliária.
Kahvem, bagel'larım ve ev ilanları olan gazetem var.
- Vou queimar o teu "bagel".
- Ekmeğini yakacağım.
Bom dia, Bem-vindos a Le Bagel.
Le Bagel'a hoşgeldiniz.
Estou a comer um "bagel" agora.
Şu anda bir "bagel" yiyorum.
- trouxe café, uns pão-doces...
Kahve aldım. Ve de bagel.
Mas com isto vazio, podemos sentar-nos de cada lado e jogar hóquei.
Ama burada kimse yok. Oturup bagel hokeyi oynayabiliriz.
- Guarda-redes na equipa de hóquei.
- Ne? - Bagel hokey takımı için kaleci.
Posso limpar o balcão e podes jogar hóquei.
Tezgâhı temizleyebilirim ve bagel hokeyi oynayabilirsin.
Há aqui um bagel com o meu nome. O Harry Goldenblatt.
Ortağım Harry Goldenblatt.
Quem pediu bagel de mirtilo?
Kim böğürtlenli çörek istedi?
Quero que pouse o bagel e se afaste do molho.
Ne demek oluyor bu? O gülünecek gibi çıktığında yeniden çekmiştin.
E come um bagel ou assim.
Ayrıca birşeyler yesen iyi olur.
- Devia ser uma caixa de roscas bagel.
- Bir kutu açma olacaktı.
Dá-me as roscas bagel.
Bana açmaları getir. Açmaları getir.
Não distingue roscas bagel de donuts, dá guardanapos do rabo... e usou a T-shirt dos Foreigner todos os dias desde que começou... e não sabe quem eles são.
Çöreklerle açmaları ayırt edemiyor. Popo peçeteleri veriyor ve burada çalışmaya başladığından beri o Foreigner tişörtünü giyiyor. Ve kim olduklarından haberi yok.
Fruta? Pão?
Bagel mi?
- Sim, pão seria bom.
Evet, bagel iyi olur.
Um típico Bagel, que um de nós esteja a comer, que se parece mais ou menos com isto vai compreender cinco porções de pão.
- Tipik bir çörek, böyle görünür. - Beş ekmek değerinde.
Só umas coisitas. Café, pão, cereais. Queria que juntasses algumas bandas desenhadas, nada deprimente.
Birkaç şey var içinde : kahve, bagel, tahıl, ve belki içine birkaç çizgi roman koyarsın fazla karartıcı olmayanlardan.
Isso é um pão?
O bir bagel mi?
Estava em Manhattan no Upper East Side a comprar um bagel.
Manhattan'daydım batı tarafında, simit alıyordum.
Eu tenho tentado ir às compras... - Queres um bagel?
Ben de alışverişe çıkacaktım.
- Um pequeno bagel estaladiço.
- Çıtır bir simit.
Por isso também não se arranja um bagel decente.
O yüzden iyi bagel da bulunmuyor.
Então, segundo a tua teoria, o "Canter's" deveria ter um bagel decente.
Yani buna göre Canter'de iyi bir pizza bagel yiyebilirim
Estou a fazer-te um bagel.
Sana çörek hazırlıyorum. Hayır.
Achei que, como era o primeiro dia de aulas, "o tipo certo para mim" me iria buscar, levar flores, talvez um pãozinho.
Okulun ilk günü olduğuna göre "bana uygun" bir erkek beni evden alır bana çiçekler veya bir "bagel" getirirdi.
Bagel?
Bagel?
- Bagel!
— Bagel!
Não ao pão, não ao pão, não ao pão!
Bagel yok. Bagel yok. Bagel yok.
- Hóquei!
- Bagel hokeyi.
A fila de sementes de papoila no teu dente, do bagel que comeste esta manhã. O quê?
Az önce yaptığın bir hataydı.
Temos molho de espinafres, cebolinho, bagel com sementes de papoila e bolachas com pepitas de chocolate. Tens mais alguma coisa?
İşte fotoğraf diye buna denir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]