English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Balon

Balon translate Turkish

1,166 parallel translation
Então e o rapaz-bolha?
Ya balon çocuğa ne olacak?
Por que estás sempre a falar no rapaz-bolha?
Neden ha bire balon çocuk konusunu açıp duruyorsun?
Eu sei do rapaz-bolha, tenho consciência do rapaz-bolha.
Balon çocuktan haberim var. Balon çocuğun farkındayım.
Por que estás sempre a lembrar-me do rapaz-bolha?
Neden sürekli balon çocuğu hatırlatıp duruyorsun?
Sabem, não é exactamente uma bolha.
Aslında balon değil.
Tenho imensa experiência de bolhas!
Çok fazla balon deneyimim oldu benim Bırak şimdi.
Certo, rapaz-bolha vamos ao jogo.
Pekâlâ balon çocuk. Oynayalım hadi.
Algo se passou com o rapaz-bolha.
Balon çocuğa bir şey olmuş!
O rapaz-bolha?
Balon çocuk mu?
Que raio de tipo é capaz de fazer mal a um rapaz-bolha?
Nasıl bir insan, balon çocuğu incitebilir ki?
O rapaz-bolha tentou matar-me.
Balon çocuk, beni öldürmeye çalıştı.
Lá está o tipo que tentou matar o rapaz-bolha.
Balon çocuğu öldürmeye çalışan adam şurada!
E o vencedor do passeio é...
Ve balon gezisini kazanan...
Apenas € 250 para a inscrição.
Katılım yanlızca 250 dolar. Oh! Hey, Barney, Bu balon bileti karşılığında bana 250 dolar verir misin?
Aí está. "Ponha para ferver até borbulhar. E duas gotas de pus deve adicionar."
Bir balon ve iki damla kaynayan yağ.
Foi só um balão que rebentou.
Patlayan balon sesiymiş.
- O balão deixou-te em pânico?
- Balon seni telaşlandırdı mı?
Daquelas pessoas... que batem à porta, mascaradas de gorila, cheias de balões.
Hani ellerinde balon, goril kıyafetiyle kapına gelirler ya.
Incha como um insecto!
Şato balon gibi şişip iniyor!
Okay, Krusty, vamos ensaiar a sena dos baloes.
Pekala Krusty, balon numarasının provasını yapalım.
Serei um balão feliz.
Mutlu bir balon olacağım.
Sim, claro, nunca teríamos discutido por um bacalhau destes.
Tabii canım. Zaten biz de o balon balığımsı bir çene için yollara düştük ya.
Havia muita agua nos pulmões, que estavam inchados como balões... e quando foram apertados saiu um liquido aquoso com espuma.
Ciğerlerinde çok su vardı. Balon gibi şişmişlerdi. Onları sıktığım zaman, suyla birlikte köpüğe benzeyen bir sıvı çıktı.
Ele também devia ter um balão.
Onda da bir balon vardı, yalnız...
Enchem-se de ar como os balões normais e tapam-se com um prego de madeira para impedir que o ar vaze.
Balon gibi şişirilip,... bir ucuna da ahşap bir dübel yerleştiriliyor ki hava dışarı kaçmasın.
E depois fez a descoberta do balão.
Sonra balon parçasını keşfeden de oydu.
E de repente, apareceram as saias em balão.
Ama sonra birden balon etekler ortaya çıkıverdi.
Lembras-te da saia em balão do Lacroix?
Lacroix'nın balon eteklerini hatırlarsınız.
Conheces aquelas bombas-balão japonesas?
Şu japon balon bombalarını bilir misin?
Ele e eu nunca acreditámos mesmo naquela história do balão.
Ben ve o şu balon hikayesine hiç inanmadık.
Ou seja, a não ser que esperem todos um ataque surpresa de balões.
Yani sürpriz bir balon saldırısı mı bekliyorsunuz?
Depois podemos comprar alguns balões, e ir a um espectáculo de marionetas.
Sonra balon alırız ve kukla gösterisi izlemeye gideriz.
- O balão?
- Balon mu?
O balão, claro!
Tabii ki balon! Haberlerde var.
Estás muito confortável aí dentro, não, ó "rapaz bolha"?
Orada rahatsın herhalde, balon çocuk.
O BALÃO BRANCO
Beyaz Balon
Pesava-as semanalmente para que não engordassem.
Balon gibi şişmesinler diye onları haftada bir tartması gerekiyordu.
Está tudo da lista, excepto o balão e o centro de diversão.
Balon ve müzik seti dışındaki herşey burada.
Vá buscá-la.
İçinde balon var.
E aí estão esses seres inchados, porque quando os encontrei estavam há 2 semanas debaixo da cama.
O vücudu balon gibi şişmiş olanlar da orada. Çünkü onları öldürüldükten 2 hafta sonra bulmuştum.
O balão esta quase a rebentar, portanto tem cuidado.
Bu balon neredeyse dağılacak, o yüzden dikkatli olun.
Com essa peruca e bimbo pequeno, a senhora Tammy?
O balon kafalı küçük sürtük gibi mi, bayan Tammy?
E o meu coração incha como um balão prestes a rebentar.
Kalbim patlamaya hazır bir balon gibi doluyor.
É um pequeno balão num vaso sanguíneo do cérebro.
Beynindeki bir damarda küçük bir balon gibi.
Sacrificámos tudo. Tudo pelo nosso rapaz-bolha.
Oğlumuz için her şeyimizi feda ettik balon çocuk.
Se comprarem um barato, o que acontece?
Ucuz bir balon alırsanız ne olur?
Mãe, encontrei o esconderijo do Bob, depois avisei a polícia, o dirigível caiu-me em cima...
Figüran Bob'un saklandığı yeri buldum. Ve polise gizlice haber verdim Ve üstüme balon düştü. Ve atomik bir patlamanın ortasındaydım.
Para a terra dos balões.
Balon cennetine gidiyor.
Por mim, tudo bem.
balon yoksa... aşk da yok. Benim için farketmez bebeğim.
Faz um balão.
Balon şişir.
Um balão cai sempre bem.
Balon iyidir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]