English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Baskan

Baskan translate Turkish

35,369 parallel translation
E esquecem-se do presidente.
Başkan unuttu.
Estamos a 2 km de um avião abatido que transportava a filha do presidente.
Başkanın kızını taşıyan jetin enkazından iki kilometre uzaktayız. Federaller peşimize düşer.
De dia, sou o Presidente da Câmara, mas à noite, sou outra pessoa.
Gündüz, Star City'i belediye başkanı olarak yönetiyorum fakat güneş battığında başka biriyim.
Creio que está atrasado para a conferência, Sr. Presidente.
Basın toplantısı için gecikiyorsunuz sanırım Bay Başkan.
Ser Presidente da Câmara tem as suas vantagens.
Başkan olmanın bazı faydaları var işte.
O que o faz pensar que pode ser vice-Presidente?
Hala başkan vekili olarak hizmet edebileceğini sana düşündürten nedir?
Sou o novo assistente do Vice-Presidente.
Yeni başkan vekilinin asistanıyım.
- Há um tiroteio no prédio.
Bay Başkan! - Binada silahlı biri var.
- Sr. Presidente e Thea,
Bay Başkan, Thea...
Porque iríamos atirar na Câmara?
Evet. Biz neden belediye başkanının bürosuna saldıralım?
Desculpe, Sr. Presidente, mas sete elementos da sua equipa estão mortos e há outros feridos.
Bay Başkan kusura bakmayın fakat ekibinizin 7 çalışanı öldü ve ciddi yaralı olanlar da var.
A solução aqui não é seres o Arqueiro Verde, mas ser o Presidente.
Çözüm Green Arrow kimliğinle gelmeyecek belediye başkanı kimliğinle gelecek.
Acabei de mostrar para a cidade que não sei lidar com isso ao ser o Presidente.
Meseleyi belediye başkanı olarak çözemediğimi herkese gösterdim resmen.
Não é um direito constitucional conduzir carro, Sr. Presidente.
Araç kullanmak anayasal bir hak değil Bay Başkan.
- este é meu assistente.
- Belediye Başkan Vekili için çalışıyorum, bu da asistanım.
Assisti à conferência de imprensa do Presidente.
Belediye Başkanının basın açıklamasını izledim.
Vereadora Pollard, este é o Rene Ramirez. Ele trabalha com o Vice-Presidente Lance.
Belediye Başkan Vekili Lance ile birlikte çalışıyorlar.
Eu sei quem é, Presidente de Star City.
Sizi tanıyorum, Star City'nin belediye başkanı.
Ainda bem, pois o nosso relacionamento já é complicado o suficiente contigo a ser o Presidente.
Güzel o zaman çünkü bence ilişkimiz, sadece başkan olmanla bile oldukça karışık.
- Sr. Presidente, está na hora.
- Bay Başkan, herkes bekliyor.
- Porque sou o Presidente.
- Çünkü başkan benim.
Sr. Presidente.
- Bay Başkan.
Sou o Presidente, e gostando ou não, o Arqueiro Verde e a equipa dele são ajudantes na aplicação da lei.
- Belediye başkanıyım. Hoşunuza gitse de gitmese de Green Arrow ve ekibi destek kolluk güçleri sayılır.
Não sei, Sr. Presidente.
Bilmiyorum Sayın Başkan.
Não fez mal o Presidente atestar por si.
Belediye başkanının kefil olması da etkili oldu.
Foi o que o Presidente disse.
Başkan da aynısını söylemişti.
Senhor Presidente, alguma coisa está a acontecer.
Bay Başkan, bir şeyler oluyor.
Se algumas dessas alegações forem verdade, isso constituiria um abuso excessivo da autoridade do Presidente, o que podia dar início ao processo de despedimento...
Bu suçlamalardan herhangi birinin doğruluğunu kanıtlanırsa başkan yetkisini oldukça aşmış olacak ki bu olay kuvvetle muhtemel mahkemeye taşınarak başkanın siyasi...
Mandou UAC atrás de mim como Arqueiro Verde, e, agora vem atrás de mim, como Presidente.
SSB'yi Green Arrow halimin peşime taktı şimdi de başkan olarak peşime düştü.
- Sr. Presidente.
- Bay Başkan.
- Eu aprovei-a, sou o Presidente.
Ben onayladım. Başkan benim.
- Sr. Presidente. - É Oliver.
Bay Başkan...
O mandato do Presidente Queen pode estar a terminar.
Başkan Oliver Queen'in yönetimi son bulabilir.
- Para Star City, o Presidente Oliver Queen é um herói.
Star City için, Başkan Oliver Queen bir kahraman.
Esta é apenas a segunda vez, nos 140 anos de história desta cidade, que um Presidente enfrenta um processo de despedimento.
Bu, şehrin 140 yıllık tarihinde bir başkanın suçlamayla karşılaştığı ikinci olay.
Em 1898, o Presidente Prescott foi retirado do cargo.
1898'da Başkan Prescott makamından alınmıştı.
Como Presidente, faz tudo de qualquer maneira.
Başkan olarak yalnızca telefon görüşmeleri yaptın.
Parece que o Presidente sabia disso há algum tempo e trabalhou para esconder esse facto. Até da polícia.
Anlaşılan Başkan bunu daha önceden de biliyordu ve aktif olarak bu gerçeği saklamaya çalıştı.
Sim ele disse-me que o pedido veio do Presidente.
İsteğin bizzat Başkan tarafından yapıldığını söyledi.
- Do Presidente?
- Başkan mı?
O Presidente Queen explicou a razão?
Başkan Queen sebebini söyledi mi?
O meu alvo é o Presidente e a corrupção dele.
Hedefim başkan ve yolsuzluğu.
Senhor, com todo o respeito, a sua cabeça está a sangrar, e o protocolo de concussão é mais rígido que o da NFL.
Bay Başkan, saygısızlık olarak anlamayın ama başınız kanıyor ve sarsıntıda uygulanacaklar protokolümüz NFL'inkinden bile katı.
Sou o Presidente e estou a suspender isso.
Ben başkanım. Askıya alıyorum.
Se o Presidente estiver bem, a Câmara vai votar amanhã.
Eğer başkan sağlığına kavuşursa belediye meclisi yarın oylama yapacak.
Parece que precisa de um atestado do seu médico.
Peki. Görünüşe göre doktorunuzdan not almanız gerekiyor Bay Başkan.
As pessoas não podem aguentar tanta pressão. Ser Presidente e "ele" é insustentável.
İnsanlar böylesi bir zorluğa zar zor katlanabilirler ve hem başkan, hem de o olarak buna devam edilemez.
A cidade precisa do Oliver como Presidente.
Bence şehrin Oliver'ın başkan olmaya devam etmesine ihtiyacı var.
Sei que o próximo Presidente deve-me um aumento. Sim.
Tek bildiğim, yeni başkanın bana zam borcu olduğu.
Falo com o Presidente Queen.
Tamamdır, Başkan Queen'e iletirim.
Crueldade seria esta cidade não te ter como Presidente.
Acımasızlık olan, bu şehrin insanlarının belediye başkanı olarak senin olmaman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]