English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Blair

Blair translate Turkish

2,974 parallel translation
- Blair, é o Jason Simos?
Pekala Blair, Jason Simons mu?
Talvez a Serena saiba quem é o namorado secreto da Blair.
Belki Serena, Blair'in gizli erkek arkadaşı kim biliyordur.
Blair, sabias que ele vinha?
Blair, geldiğinin farkında mısın?
Aquela era a Blair Waldorf?
O Blair Waldorf muydu?
Blair Waldorf e Dan Humphrey?
Blair Waldorf ve Dan Humphrey? Bu ailemin ayrılmasından bile daha iyi.
Todos souberam por fim da Blair e do Dan.
Herkes sonunda Dan ve Blair hakkındaki gerçeği öğrendi.
Mas nunca pensei que a pessoa que quero fosse a Blair Waldorf.
Evet, sadece istediğim bu kişinin Blair Waldorf olabileceğini düşünmemiştim.
Deixou-lhe uma mensagem. Dizendo que te ouviu a falar com a Blair sobre isso.
Ona, Blair ve sen konuşurken, sizi hakkında konuşurken duyduğunu söyleyen bir mesaj atmış.
Estive com a Blair e o Louis esta noite e fez-me pensar em ti, liguei para falarmos e ver o que se passa na tua vida e na do Louis.
Bu akşam Blair ve Louis'le beraberdim. Ve bu seni düşünmemi sağladı, arayıp arayı kapatmak istedim. Ve senin ve Louis'in hayatında neler oluyor öğrenmek için.
Sei que contaste à Serena do beijo com a Blair.
Blair ile öpüşmemi Serena'ya senin anlattığını biliyorum.
Pensei que havia algo de errado se beijavas a Blair Waldorf. E, como não falavas comigo, achei que ouvirias a Serena.
Blair Waldorf'u öptüysen, bir şeyler gerçekten yanlış gitmiştir diye düşündüm, ve benimle konuşmadığından, belki Serena'yı dinlersin diye düşündüm.
Blair, são 14h.
Blair, saat 2 : 00 oldu.
Blair, este arrufo já dura há demasiado tempo. Vou ser madura e reconhecer que me excedi em relação a ti e ao Dan.
Blair, aramızdaki kırgınlık biraz çığrından çıktı o yüzden ben büyüklük yapıp, sen ve Dan hakkında aşırı tepki gösterdiğimi kabul edeceğim.
Sei que viste nos jornais a Blair com o príncipe.
Gazeteyi gördüğünü biliyorum. Blair şu Prensle çıkıyor.
Nathan, o namorico real da Blair é o menor dos meus problemas.
Nathaniel, keşke benim sorunlarım da Blair'in kraliyet turu kadar basit olsa.
A Blair não vai ficar com ele.
Blair bu adamla evlenmeyecek.
Blair, eu não quero que mantenhas esta farsa por causa dos meus pais.
Ama Blair, ailem için yaptığın bu maskaralıkları devam ettirmeni istemiyorum.
Olá, eu sou a Blair Waldorf.
Ben.. Blair... Waldorf.
O que se passa convosco?
Blair'le aranda neler oluyor?
Contei à mãe do Louis sobre ele e a Blair.
Louis'in annesine, oğlunun Blair'le olan ilişkisini söylemiş olabilirim.
O Louis tem de casar e a Blair quer um trono, e só eu posso impedir isso.
Görünüşe bakılırsa, Louis'in evlenmesi gerekiyormuş ve Blair de tahta giden yolu tilki gibi gözlüyor tabii ben onu durdurmazsam.
O futuro dele em risco, e a Blair armada em princesa.
Burada onun geleceği söz konusu ve Blair, Prensesçilik oynuyor.
Agir como a Blair só resulta para ela.
Hadi ama. Blair gibi davranmak, Blair dışında kimsenin işine yaramaz.
Além disso, ela tem muitos segredos.
Ve ayrıca, Blair çok kemikli.
Duvido que a mãe do Louis considere a Blair uma boa candidata a princesa.
Louis'in annesinin, onu Prenseslik stajı için kabul edeceği hakkında çok büyük şüphelerim var.
A melhor amiga do Dan que se chibou à Serena sobre o beijo com a Blair.
Evet. Dan'in bundan önceki Ö.K'si. * Blair'le öpüştüğünü Serena'ya gammazlayan Ö.K.
Não posso deixá-lo com a Serena ou, pior, com a Blair.
Dan'i, Serena'nın kucağına bırakamam ya da daha da kötüsü, Blair Waldorf'un kucağına.
Ainda agora foi aquilo com a Blair. Para não falar da Serena, que se passou com o beijo.
Blair'le yaşadığın tuhaflığı zar zor atlattın Serena'nın öpücük konusunda yaşadığı kızgınlığı saymıyorum bile.
A Blair teve sorte em escapar.
Blair senden kurtulduğu için şanslı.
Deixa a Blair fora disto.
Hey! Blair'i bu işe karıştırma.
- Ela está melhor com o francês.
Blair o Fransız çocukla daha iyi durumda.
Menina Blair Waldorf de Manhattan.
Manhattan'dan Bayan Blair Waldorf.
- Tenho de falar com a Blair.
Blair'i görmem gerek.
Sim, a futura sogra da Blair.
Ah evet, Blair'in müstakbel kayınvalidesi.
Pronto, Blair, provaste que arranjas um príncipe.
Kazandın Blair. Bir prensi elde edebileceğini kanıtladın.
- Blair, sinto-me péssima.
Blair, berbat hissediyorum.
Blair queres casar comigo?
Blair benimle evlenir misin?
Eu preciso de ti, Blair... Mais do que nunca.
Sana ihtiyacım var Blair daha önce hiç olmadığı kadar.
- És minha, Blair.
Sen benimsin Blair.
Vi o que fizeste à Blair.
Blair'e yaptığını gördüm.
A Blair está a oferecer um pequeno brinde de noivado antecipado, e convidou-me.
Öncesinde Blair'in nişan partisi var ve beni davet etti.
Blair, lamento ter enviado as calúnias à mãe do Louis, mas ficou tudo bem. Não podemos apenas desfrutar e seguir em frente, por favor?
Blair, o küpürleri Louis'in annesine gönderdiğim için özür dilerim ama her şey çok güzel oldu, o yüzden tadını çıkarıp hayatımıza devam edemez miyiz lütfen?
Sabes dizer, Blair?
Blair, sen biliyor musun?
Nada o afecta mais do que perder a Blair Waldorf.
Hiçbir şey onun dünyasını, Blair Waldorf'u kaybetmek kadar alt üst edemez.
Sou Cyrus Rose, padrasto da Blair, e esta é a minha mulher Eleanor.
Ben Cyrus Rose, Blair'in üvey babasıyım ve bu da eşim Eleanor.
Eu sei que Blair veio cá para te ver.
Blair'in seni görmek için buraya geldiğini biliyorum.
Não devias perguntar isso à Blair?
Bunu Blair'e sorman gerekmiyor mu senin?
Se não consegues confiar na Blair para te dizer a verdade, tens maiores problemas do que eu.
Eğer Blair'in sana gerçekleri söylemeyeceğini düşünüyorsan benden daha büyük problemlerin var demektir.
A Blair não é nada sem os seus segredos.
Blair, sırları olmadan bir hiçtir.
Vai sarar com o tempo, ao contrario de ti, que estás a enfrentar uma vida inteira duvidando da Blair.
Zamanla iyileşir, Blair'den şüphe ederek geçecek bir ömürle karşı karşıya olan senin aksine.
Blair, por favor.
Blair.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]