Translate.vc / Portuguese → Turkish / Bobo
Bobo translate Turkish
1,054 parallel translation
Viu o desempenho do Bobo?
Soytarının performansını gördün mü?
Ele disse que se o Bobo fosse nobre, ele desafiava-o para um duelo mortal.
Asil rütbeli soytarıya, ölümcül savaşta meydan okuyacağını söyledi.
Mas o Bobo não pode lutar no torneio.
Ama soytarı turnuvada dövüşemez!
A lança de Sir Griswold vai perfurar o Bobo e vai-se realizar o casamento e a aliança.
Sir Griswold'un mızrağı soytarıyı bitirir, evlilik ve ittifak devam eder.
Leva uns 3 anos para fazer do Bobo um Cavaleiro.
Soytarıyı şövalye ilan etmek üç yıl sürer.
"o Bobo Giacomo vai entrar numa série de testes" "de masculinidade, habilidade e coragem," "requisitos para se tornar um Cavaleiro do Reino."
Soytarı Giacomo krallığının bir şövalyesi olmak üzere, gerekli bir dizi erkeklik, beceri ve cesaret testlerine girecektir.
Não podem começar - antes do Bobo estar pronto.
Soytarı hazır olana kadar başlayamayız.
- O Bobo?
Soytarı mı? !
O Bobo cavaleiro?
Soytarı Şövalye!
Quantos são antes do Bobo?
Soytarıdan önce kaç kişi var?
Traga o Bobo e façam o ritual o mais rápidamente possível.
Soytarıyı getirin ve mümkün olduğunca çabuk onu ritüelden geçirin. Ama majeste, gelenek...
Uma mensagem do Rei para o Bobo.
Soytarıya bir mesaj. Kraldan.
Griswold desafiou o Bobo para um duelo mortal.
Griswold ölümcül dövüş için soytarıya meydan okumuş. Soytarı!
- O Bobo?
- Evet.
Posso provar que este homem não é nem Giacomo nem um Bobo!
Ve karşımızda duran bu adamın kim olduğunu size ispatlayacağım. O, ne Giacomo ne de soytarı, ama sizin ölümcül düşmanınız, kellenizi almaya yemin eden ayaktakımı lideri,
Agora ele não vai ser um bobo como eu.
Benim gibi bir avanak olmayacak artık.
Não se faça de bobo.
Aptal rolü yapma.
Vovô fez vocês de bobo e caiu fora!
O Dede sizden alacağını aldı ve kaçtı.
Para onde, bobo?
Nereye, salak?
Que mentirosa! Me f azendo de bobo.
Niye o küçük yalancı, benimle oyunlar oynadı?
É um idealista, e tenho pena de você ser o bobo da corte.
İdealistsiniz ve size köyün delisine acıdığım gibi acıyorum.
Então estavas a fazer de bobo outra vez.
Sonra gene aptal numarası yapıyordun herhalde.
Mas o bobo fica na retaguarda com o seu alaúde.
Soytarı da en sonda udunu çalarak geliyor.
Colhendo morangos, bobo.
Çilek topluyorum aptal.
Eu não vou a nenhum salão de dança, nem fazer papel de bobo.
Hiçbir dans pistine çıkıp kendimi aptal yerine koymayacağım.
O bobo da Vila dos Engraçados.
Funnyville'den biri.
Deixa lá o bobo em paz.
Şakacıyı yalnız bırakın.
- Odeio aquele horóscopo bobo...
Şu aptal horoskop...
Ele não matou o czar, mas um bobo.
O, çarı öldürmedi ki... Sadece bir kuklayı öldürdü!
Matou um bobo, inimigo ressentido do czar.
Öldürdüğü sadece bir kukla değildi ; aynı zamanda çarın en büyük düşmanıydı!
Sim, isso poderia ter sido melhor porque se Milo não fosse tão bobo de convidar todos esses seus amigos bobos, nós poderiamos ter causado uma boa impressão ao Bispo.
Şu da var ki, daha iyisini yapabilirdik aslında,... tabii Milo aptallık edip bütün o aptal arkadaşlarını buraya davet etmeseydi,... işte o zaman Piskopos'a kendimizi daha iyi tanıtabilirdik.
Você realmente é tão bobo, então?
Yoksa o kadar aptal mısınız?
Não seja bobo.
- Her şeyi berbat ettim. - Hiç te değil kalın kafalı!
É a cadeira de um bobo da corte.
Bu bir saray soytarısı sandalyesi.
Seria um péssimo bobo.
Ne yazık ki çok kötü bir soytarı olurdum.
Eu, Willy e Bobo.
Ben, Willie ve Bobo.
Bobo?
Bobo mu?
Bobo já levantou a parte dele.
Bobo, payına düşeni buldu.
Pare de agir como um bobo.
Ve aptalca davranmayı kes.
- Oi, Bobo.
- Merhaba, Bobo.
Há gente que pensa que o Johnny é um palhaço e um bobo.
İnsanlar Johnny'nin bir palyaço ve soytarı olduğunu düşünüyor.
Tentei impedir que um deles fizesse papel de bobo. "Ovular".
Yanlış yazdılar da ondan engel oldum. - Ovular ne anlama geliyor?
Mas não sou bobo...
Ne aptalım.
Está bobo, ou o quê?
Çıldırdın mı?
"Num baile de perdedores és o bobo..."
Bir baloya gittiğinde, oranın soytarısı olursun.
O que esse bobo está dizendo?
Ne yapıyor bu aptal?
Sou o bobo da corte.
Ben soytarıyım.
Onde está o Bobo?
Soytarı nerede?
Deixa que o Bobo a leve.
Soytarıyı alıp kaçalım.
É um bobo terrível, não és?
Sonsuza dek beni kimse bulamaz..
O Perry não é bobo.
"kötü muamele gördüğün için ağlamamı bekleme." Perry aptal değildir.