Translate.vc / Portuguese → Turkish / Bolívia
Bolívia translate Turkish
251 parallel translation
Nomeou-me embaixador para a Bolívia!
Az önce beni Bolivya büyükelçisi ilan etti.
Equador, Peru, Bolívia...
Ekvator, Peru, Bolivya...
E que tal as minas na Bolívia?
Bolivya'daki kalay madenleri nasıl olur?
- As minas da Bolívia parecem ideais.
- Bolivya'daki madenlerimiz gayet uygun. - Tabii.
Está a trabalhar na Bolívia, em minas de estanho.
Bolivya'da bir kalay madeninde çalışıyor.
Eu mando vir o rapaz da Bolívia.
O çocuğu Bolivya'dan geri getireceğim.
- Bolívia.
- Bolivya.
- O que é a Bolívia?
- Bolivya nedir?
- Bolívia. É um país, estúpido.
- Bolivya bir ülkedir, salak.
Então, se eu disser Bolívia, imagina que é Califórnia.
Öyleyse Bolivya dediğimde, Kaliforniya'yı düşün.
Kid, da próxima vez que eu disser vamos para a Bolívia, vamos mesmo.
Kid, bir dahaki sefere, Bolivya gibi bir yere gidelim dediğimde, gidelim.
Onde quer que seja a Bolívia, é para lá que nós vamos.
Bolivya denen yer her neredeyse, oraya gideceğiz.
Na Bolívia o dinheiro rende mais. Eu averiguei isso.
Bolivya'da paranın karşılığını daha iyi alıyorsun.
A Bolívia não pode ser toda assim.
Bütün Bolivya böyle olamaz.
Pode ser a Atlantic City, New Jersey, de toda a Bolívia.
Belki burası, Bolivya'nın Atlantic City'sidir.
Sei mais da Bolívia do que tu sabes sobre Atlantic City, posso assegurar-te disso.
Bolivya hakkında, senin Atlantic City hakkında bildiklerinden daha çok biliyorum.
Bolívia.
Bolivya'ymış.
Não podiam ter escolhido um sítio mais remoto em toda a Bolívia, asseguro-vos.
Bolivya'da, çalışmak için daha berbat bir yer seçemezdiniz.
É o que acontece quando se vive dez anos sozinho na Bolívia.
On sene Bolivya'da yaşayınca böyle oluyor.
Da conflituosa Bolívia, Ronald Rodgers fala-nos dos frascos deles.
Savaşan Bolivya'dan, Ronald Rodgers kavanoz raporu verecek.
Estamos em La Paz, na Bolívia.
Burası La Paz, Bolivya.
Depois, veio um homem falar-nos de frascos de conserva da Bolívia, vieram mais desenhos animados e apareceu um homem contando o que já acontecera no programa e levou uma martelada gigante na cabeça.
Sonra Bolivya'dan kavanozları anlatan bir adam gördük sonra yine çizgi film vardı sonra bir adam şimdiye kadar programda olanları anlattı ve bir çekiç gelip başına vurdu.
Provavelmente para a Bolívia.
Muhtemelen Bolivya'ya.
- A Bolívia é linda, irá gostar.
- Bolivya çok güzel. Seveceksiniz.
Sherlock, diga-me uma coisa. O que faz um engenheiro naval na Bolívia, um dos dois países sem litoral na América Latina?
Bana söylesene Bolivya'da o kadar donanma mühendisi ne yapıyor?
Bolívia, é para lá que Babock disse que ia, não é?
Bolivya. Evet, Babcock bir dahaki sefer oraya gideceğini söylemişti.
Ouvi falar do apoio financeiro que o seu governo recebe... da indústria da droga na Bolívia.
Bolivya'daki hükümetin uyuşturucu sanayimden... para desteği aldığını duydum.
É o Ministro da Defesa da Bolívia, o meu país.
Kendisi, ülkem Bolivya'da Savunma Bakanıdır.
Sob nomes de empresas diferentes, controlo o preço dos grãos de café na Venezuela, Brasil, Bolívia, Jamaica e na República do Gabão.
Farklı şirketler altında, kahve çekirdeğinin fiyatı kontrolümde. Venezüella, Brezilya, Bolivya, Jamaika ve Gabon'da.
No rio. cais 14. Star of Bolívia.
Nehirde. 14. iskele, Star of Bolivia.
Queria viajar com você. Pode ser até pra Bolívia.
Bolivya'ya gidecek olsak bile seninle gezmeyi seviyorum.
Sou "O Ciclone", da Bolívia.
İsmim El Ciclón Bolivya'lıyım.
- Na Bolívia.
- Bolivya, orada!
- Na Bolívia?
- Bolivya mı?
Todas elas tinham a palavra Bolívia.
Üstlerinde Bolivya yazıyordu, değil mi?
- Não há nada para a Bolívia hoje.
Bugün Bolivya'ya giden gemi yok.
- A Bolívia é um país sem mar.
Bolivya'nın çevresinde deniz yoktur, Hastings.
Sim, mas Caracas não é na Bolívia, pois não?
Evet ama Karakas, Bolivya'da değil, değil mi?
O que o funcionário da estação viu na nota não era Bolívia.
Memurun paranın üstünde gördüğü Bolivya değildi.
Da próxima que eu disser que vamos para a Bolívia, é para lá que vamos!
Bir daha Bolivya gibi bir yere gidelim dersem, Bolivya gibi bir yere gidelim!
Estão a desenvolver sérios problemas na aliança Greco-Bolívia.
Yunan-Bolivya paktında ciddi çatlaklar var.
Flocos puros da Bolívia.
Saf Bolivya malı.
- Este lago na Bolívia...
- Bolivya'daki göl...
Tenho meia Bolívia naquelas malas.
Oradaki bavulların içinde Bolivya'nın yarısı yatıyor.
Ainda despacho a miúda para a Bolívia!
Bu çocuğu paketleyip Bolivya'ya göndereceğim!
Estou a ver a Bolívia.
Sanırım Bolivya'yı gördüm.
Não, repara, quando ela não aparecer após alguns meses, vai-se partir do pressuposto que eles a mataram e que se pisgaram para a Bolívia.
- Görünüşe göre kızı da... kurtarmak istiyorlar. Ama ben inanmıyorum. Lanet olsun.
Para o soalho, escolhi uma madeira da Bolívia que fica muito bem aqui.
Üzerinde yürüdüğünüz zemin Bolivya pelin ağacı. Burada iyi durdu.
Esse cabrão nem poderá esconder-se na Bolívia!
Bu göt ile işim bittikten sonra Bolivya'da dahi saklanamayacak!
Quando eu começar, vais dizer-me quanto é o produto interno bruto da Bolívia!
Sana sorduğumuzda, bize Bolivya'nın tüm ulusal gelirini bile söyleyeceksin!
O metal vina da Bolívia, do Peru.
Metal Bolivya ve Peru'dan gelmişti.