English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Boon

Boon translate Turkish

143 parallel translation
Se o Presidente Boon continuar saudável e no governo... a nossa nação estará segura.
Başkan Boon sağlıklı ve görevde olduğu sürece ulusumuz güvende.
lnvocaremos o direito de comando... e colocaremos os militares sob as ordens do Presidente Boon.
Askeri yönetim ilan eder ve orduyu Başkan Boon'un komutasına veririz.
Boon!
Boon!
Eh, Boon!
Hey, Boon!
Vem aí, Boon!
Geliyor Boon!
Quanto ao meu amigo Boon Hogganbeck, encontrou a alma gémea dele, o amor virgem do seu coração puro e inocente.
Arkadaşım Boon Hogganbeck ruh ikizini, kaba ve masum kalbinin eşini buldu.
Eh, Boon!
Selam Boon!
Que estás a fazer, Boon?
Ne yapıyorsun Boon?
- Teu carro, Boon?
- Senin araban mı, Boon?
Boon, quero o automóvel trancado na cocheira.
Boon, otomobili ahıra kapatmanı istiyorum.
Não sejas malcriado para a Callie, e não sigas os conselhos do Boon.
Callie'ye kaba davranma ve Boon'un da peşinden gitme.
O Boon ouviu.
Boon da duydu.
- Até à vista, Boon.
- Görüşürüz Boon.
Sabem, o Boon sabia algo que eu não sabia :
Boon benim bilmediğim bir şey biliyordu :
Salta lá para fora e ajuda o Sr. Boon.
Hadi, Bay Boon'a yardım et.
É o Boon Hogganbeck, com um miúdo de olho azul a reboque.
Boon Hogganbeck'le mavi gözlü küçük bir çocuk.
Entra, Boon.
Gelsene Boon.
Não sei, Boon.
Bilmiyorum Boon.
- Viva, Boon.
- Merhaba Boon.
Boon, não vou enrolar-me...
Boon, seninle yine...
Uma coisa sabemos nós, não é, Boon?
Bir şeyi iyi biliyoruz, öyle değil mi?
Como por exemplo, Boon?
Ne gibi Boon?
Boon voltei para ver a Sra. Fletcher, e o marido dela veio à varanda com o bulldog.
Boon... Bayan Fletcher'ın evine yine gittim ama kocası buldoğuyla verandaya çıkmıştı.
Viva, Boon.
Merhaba Boon.
- Boa noite, Boon.
- İyi akşamlar Boon.
Andas na farra com o Boon.
Boo'yla bir cümbüştesin.
Entendo, prometeste que não irias beber com o Boon.
Anlıyorum, Boon'la içmeye gitmeyeceğine söz verdin.
Boon, vai lá abaixo e traz-lhe um copo de leite frio.
Boon, aşağıdan bir bardak soğuk süt getirir misin?
- Vou sair desta vida, Boon.
- Bırakıyorum Boon.
- Boon Hogganbeck!
- Boon Hogganbeck!
- Boon Hogganbeck.
- Boon Hogganbeck.
Olá, Boon.
Selam Boon.
Boon...
Boon...
Um momento, Boon.
Bir dakika Boon.
Vai buscar o cavalo do Boon e traz...
Boon'un atına bahse girip, zengin...
- Boon, pára!
- Boon dur!
- O Boon e a Corrie?
- Boon ve Corrie nerede?
- O que disse o Boon?
- Boon ne dedi?
O Boon bateu-lhe?
Boon ona vurdu mu?
Boon e Lucius espero que tenham esclarecido tudo.
Boon ve Lucius... Her şeyi hallettiniz herhalde.
Portanto, ganha, para que eu, tu e o Boon possamos voltar.
Kazan ki, sen, ben ve Boon eve geri dönelim.
- Certo, Boon...
- Tamam Boon...
É uma amiga do Boon.
Boon'un arkadaşı.
- Katy, onde está o Boon?
- Katy, Boon'u gördün mü?
Prevejo uma profunda experiência religiosa.
Boon, bunun kesinlikle dinsel bir deneyim olacağını sanıyorum.
Boon vem ver isto.
Hey Boon şuna bir bak
- Não, tu acabaste de chegar.
- Hayır Boon. Sen daha yeni geldin.
Pensem em vocês, quando eram caloiros.
Boon, suratın pepperonili pizza gibiydi, değil mi?
Boon, a tua cara parecia uma pizza de salame, não era?
Ve Stork. Herkes onun beyninin hasarlı olduğunu düşünürdü.
Como se chama a miúda?
Boon, o pilicin adı neydi?
Tens 21 anos.
Aslında 21 yaşındasın, Boon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]