English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Bos

Bos translate Turkish

28,759 parallel translation
Bos, nenhum investidor diz nada há várias semanas.
Bos, haftalardır bir yatırımcıdan bile geri dönüş alamadık.
Bos, tens um segundo?
Bos. Bos biraz bakar mısın?
É rápido.
Hemen biter Bos.
- "Bos, queres vir cá..."
- "Bos gelip şununla da -"...
Mandaram o Bos dar-me um aumento para eu me calar.
Susayım diye Bos'dan bana zam yapasını istediler.
Gordon, é uma formalidade, o Bos pode fazer isso.
Gordon bu formalite icabı. Bos yapabilir.
Se achas que foi muito rápido, agradece ao Bos.
Eğer çok çabuk olduğunu düşünüyorsan adamın Bos'a teşekkür etmelisin.
- Essa já é velha. Bos! - Havias de ver.
Bos!
- Anda lá, Bos.
Hadi ama.
Bos!
Bos!
Vou usar a ciência dele para levar a humanidade ao próximo estágio, e acabar com o peso morto que me atrapalha.
Bilimini kullanarak insanlığı bir sonraki aşamaya götüreceğim ve beni geride tutan boş ağırlığın iplerini koparacağım.
Em nome do peso morto, não, obrigado!
Boş ağırlık adına, hayır, teşekkürler!
No entanto todas as segundas, terças, quartas e quintas até 2019 estão disp...
Her pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, ta 2019 sonuna kadar boş...
Eu e o Peter vamos segurar estes barris vazios acima das nossas cabeças pelo tempo que conseguirmos.
Peter ve ben şu boş bira fıçılarını başımızın üzerine kaldırıp tutabileceğimiz kadar tutacağız.
É uma série dos anos 80.
80'lerden bir dizi. Boş ver.
OK, sabes que mais.
Tamam, neyse, boş ver onu.
Esquece isso.
Boş ver şimdi kışın altı haftasını.
- A casa está vazia.
Ev boş.
Está vazio há anos.
Yıllardır boş.
A sala de controlo está vazia.
Kontrol odası boş.
Pode ser uma ameaça oca.
İçi boş bir tehdit olabilir bu.
Acho que é injusto para o Teddy continuar à deriva desta maneira.
Teddy'nin sürekli boş yere çabalamasına neden olmak hiçte adil değil.
Sim. Bem, suponho, que se referem aos navios no feminino, por alguma razão, não é?
Evet, sanırım gemilere boş yere "dişi" demiyorlar, ha?
E o frasco está quase vazio.
Ve şişe de neredeyse boş.
Só que eles não se importam que a concha não esteja vazia.
Tek umursamadıkları şey kabuğun boş olmaması.
Quer que assumamos o controlo do navio - com armas sem balas?
Gemiyi boş şarjörlerle almamızı mı istiyorsun?
Esqueça.
Boş ver.
Bos, é tão lento.
Bos bu çok yavaş bir şey.
- E o parque estava vazio.
Park yeri de boş görünüyor.
Montes, pára de brincar.
Montes, boş boş dolaşmayı bırak.
Certo, o abrigo está vazio, por isso eles foram-se embora.
Tamam sığınak boş yani burayı terk etmişler.
E quando voltamos à estaca zero, o meu coração parte-se mais um bocado.
Sonunda elimiz boş döndüğümüzde .. ise kalbim biraz daha kırılmış oluyor..
Jovens ociosos.
Bunlar boş gençlik.
- Não sabemos. - Pode estar vazio?
- Boş olabilir mi?
Neste momento, essas palavras poderosas são ocas.
Bu güçlü kelimeler artık içi boş birer halka.
Várias vizinhos para ele atormentar. Para alimentar os seus prazeres.
Açlığını gidermek, boş zaman öldürmek için avlanmaya müsait bolca komşu da var.
Esquece os acidentes.
Boş ver araba kazalarını...
Sabes que mais? Esquece.
Boş versene.
Ora, tu és muito mais sensual do que ela.
Boş ver, sen ondan çok daha çekicisin.
Acabámos de perder um grande cliente, por isso... agora vou ter muito mais tempo livre para mim.
Büyük bir müşterimizi kaybettik o yüzden artık daha çok boş vaktim olacak.
Procura absolvição no teu tempo livre.
Affı boş zamanlarında dile.
Os Mestres do Terror estão soltos de novo, Gavião.
Kötülük Efendileri yine başı boş kalmışlar Hawkeye.
O que ele disse antes de se ir embora não podia ter sido mais bombástico.
Terk etmeden önce söylediği şeyler daha boş şeyler olabilirdi.
Vê arte nos espaços vazios?
Boş yerlerde sanatsal bir şey görüyor musunuz?
Se estão sob protecção da ilha, estaríamos a revelar a nossa posição por nada.
Adanın arkasındalarsa konumumuzu boş yere açık ederiz.
Não posso prometer casas em bairros degradados de mãos vazias.
Elim boş gidersem... konut veya çocuk bakım evi sözü veremem.
Nunca vieste e eu esperei por ti em vão.
Asla gelmedin. Seni boş yere bekledim durdum.
A igreja está mais vazia do que um frasco de xarope depois de um pequeno-almoço de panquecas.
Kilise, pankek yenilen bir sabah kahvaltısındaki şurup şişesinden bile daha boş.
- Placas em branco?
- Boş künyeler mi? - Evet.
Não gosto de como está esta tempestade.
Bu fırtınanın görünüşünü hiç beğenmedim. Boş ver fırtınayı...
O restaurante vazio é só imaginação minha?
Bu boş restoranı ben hayalimde mi canlandırıyorum? Ne yani, kimsenin bu restorana gelmeyeceğini mi düşünüyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]